Amaç sorgusu için yayınlar alaka düzeyine göre sıralanmış olarak gösteriliyor. Tarihe göre sırala Tüm yayınları göster
Amaç sorgusu için yayınlar alaka düzeyine göre sıralanmış olarak gösteriliyor. Tarihe göre sırala Tüm yayınları göster

Amaç ile ilgili cümleler, Amaç cümle içinde kullanımı, içinde Amaç geçen örnek cümle kurmak, Amaç kelimesi mecaz kullanımı gibi aramaların ...

Amaç ile ilgili cümleler, Amaç cümle içinde kullanımı, içinde Amaç geçen örnek cümle kurmak, Amaç kelimesi mecaz kullanımı gibi aramaların cevabını bulabilirsiniz.

Cümle Örnekleri

Kehribar nedir, nasıl oluşur ve anlaşılır, Kehribar tesbih çeşitleri, zararları ve faydaları nelerdir, Ateş, toz, sıkma ve damla kehribar ne...

Kehribar nedir, nasıl oluşur ve anlaşılır, Kehribar tesbih çeşitleri, zararları ve faydaları nelerdir, Ateş, toz, sıkma ve damla kehribar ne demektir.

Kehribar Hakkında Genel Bilgiler

Fosiller, bazen kendini kömür ve petrol gibi madenlerle gösterse de bazı durumlarda çok daha farklı olabilmektedir. Bu en önemli örneklerden biriside, kehribar taşıdır. Kehribar taşı ağaçların korunma mekanizmaları arasında yer alan reçinelerin fosilleşmiş halidir. Yapılan araştırmalar sonucunda kehribarın içerisinde fosilleşmiş canlılara da rastlanmıştır.

Kehribar Taşı Nedir? Tesbih Çeşitleri, Zararları, Faydaları

Vücudumuzda ki herhangi bir organ yada dokudaki hücrelerin düzensiz olarak bölünmesi ve ardından çoğalmasıyla ortaya çıkan kötü urlara kanse...

Vücudumuzda ki herhangi bir organ yada dokudaki hücrelerin düzensiz olarak bölünmesi ve ardından çoğalmasıyla ortaya çıkan kötü urlara kanser denir. Bu yazımızda kanser nedir, nasıl oluşur, belirtileri nelerdir, tedavisi nasıl yapılır, kanser türleri hangileridir kaç çeşit kanser türü vardır, tedavi yöntemleri nelerdir gibi soruların cevabını, başlıklar altında kısaca ama genel olarak uzun ve detaylı bir şekilde, anlatmaya çalışacağız.

Kanser Nedir Nedenleri Belirtileri Tedavisi, Kanser Hakkında Herşey

Kanser Sayfa İçeriği

Kanser Nedir?

Kanser, tıbbi açıdan, vücudumuzun çeşitli bölgelerindeki hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile oluşan 100'e yakın hastalık grubunun genel ismidir.

Çok çeşitli kanser tipleri vardır ve hepsi hücrelerin genetiğinde bozulma yaşanarak anormalleşmesi ve bu anormalleşen hücrelerin kontrol dışı çoğalması ile başlar. Tedavi edilmediği takdirde ciddi rahatsızlıklara, hatta ölüme bile sebep olabilir.

Kanser (cancer) terimi, tıb denince akla ilk gelen Yunan fizikçi Hippocrates (MÖ 460-370) tarafından oluşturulmuştur. Hippocrates carcinos ve carcinoma terimlerini ülser oluşturan ve ülser oluşturmayan tümörler için kullanmıştır.

Kanser Nasıl Oluşur?

Vücudumuzda bulunan normal hücreler bölünebilme yeteneğine sahiptirler. Fakat, kas ve sinir hücrelerinde bu özellik yoktur. Bu yeteneklerini ölen hücrelerin yenilenmesi ve yaralanan dokuların onarılması amacıyla kullanırlar. Yaşamımızın ilk yıllarında hücreler daha hızlı bölünürken, erişkin yaşlarda bu hız yavaşlar.

Normal hücreler kanser hücresine nasıl dönüşür?

Fakat hücrelerin bölünebilme yetenekleri sınırlıdır, sonsuz değildir. Her hücrenin ömrü boyunca belli bir bölünebilme sayısı vardır. Sağlıklı bir hücrenin ne kadar bölüneceğini ve ne zaman ölmesi gerektiğini bilmesine apoptosis, yani hücrenin programlı ölümü denmektedir.

Normal şartlarda vücudumuzun sağlıklı ve düzgün bir şekilde çalışması için hücrelerin büyümesi, bölünmesi ve daha çok hücre üretmesine gereksinim vardır. Bazen buna rağmen süreç doğru yoldan sapar, yeni hücrelere gerek olmadan hücreler bölünmeye devam eder. Bilincini kaybetmiş kanser hücreleri, kontrolsüz bölünmeye başlar ve çoğalırlar. Fazla hücrelerin kütleleri bir büyüklük veya tümör oluştururlar.

Hücrelerin çekirdeğinin içinde, hem hücrenin, hemde organizmanın genetik bilgisinin saklandığı elektron mikroskopu ile de görüntülenebilen DNA olarak adlandırılan mikroskopik iplikçikler mevcuttur.

DNA hücrenin normal fonksiyonlarını görmesi için gereklidir. DNA iplikçiğindeki hasardan dolayı kanser hücreleri oluşur. Hücrenin normal yaşam siklusunda DNA hasarı olsa da hücre ya bunu onarır ya da ölür. Kanserli hücrelerde hasarlanmış DNA onarılamaz ve kontrolsüz çoğalma başlar. DNA'ın hasar görmesine kimyasallar, virüsler, alkol ve tütün ürünleri yada aşırı güneş ışını vb. gibi etkenler sebep olabilir.

Tümör nedir, iyi huylu ve kötü huylu tümör ne demektir?

Kanser hücrelerinin birikerek oluşturduğu kitlelere tümör denir. Tümörler iyi huylu veya kötü huylu olarak ikiye ayrılır.

İyi huylu tümörler

İyi huylu tümörler kanser değildir, çünkü vücudun diğer taraflarına yayılmazlar ve hayati risklere çok fazla sebep olmazlar. Bunlar genellikle alınırlar ve çoğu zaman tekrarlamazlar.

Kötü huylu tümörler

Kötü huylu tümörler kanserdir. Kötü huylu tümörlerdeki hücreler anormal hücrelerdir. Kontrolsüz ve düzensiz bölünürler. Bu tümörler normal dokuları sıkıştırabilirler, içine sızabilirler ya da tahrip edebilirler.

Metastaz Nedir?

Eğer kanser hücreleri oluştukları tümörden ayrılırsa, kan ya da lenf dolaşımı aracılığı ile vücudun diğer bölgelerine gidebilirler. Gittikleri yerlerde tümör kolonileri oluşturur ve büyümeye devam ederler. Kanserin bu şekilde vücudun diğer bölgelerine yayılmasına metastaz denir.

Kanserin Nedenleri Nelerdir?

Çok ilginç ama henüz kanserin kesin sebebi bilinmemektedir. Bilinen sadece ne şekilde olduğu ve nelerin kanser olma riskini yükseltiğidir.

Kanserin dış etkenleri %85'lik kısmı oluşturur: Sigara, alkol, kimyasal maddeler, radyasyon, bazı enfeksiyonlar, sağlıksız beslenme, hava kirliliği, hareket azlığı ve fazla kilolu olmak vb. etkenler.

Kanserin iç etkenleri %15'lik kısmı oluşturur: Kalıtsal nedenler, değişimler, bağışıklık yetersizlikleri, hormonal ve metabolik bozukluklar vb. etkenler.

Kanser olma riskini artıran başlıca etkenleri çeşitli başlıklar altında inceleyelim.

Kanserin genel nedenleri:

  • Bazı virüsler,
  • Hava kirliliği,
  • Bazı kimyasal maddeler,
  • Sigara ve alkol kullanımı,
  • Radyasyona maruz kalma,
  • Düzensiz beslenme alışkanlığı,
  • Yetersiz beslenme alışkanlığı,
  • Düzensiz uyku alışkanlığı,
  • Ailevi yatkınlıklar,
  • Hormonal dengesizlikler,
  • Gıdalardaki katkı maddeleri,
  • Uzun süre güneş ışığına maruz kalma,
  • Aşırı dozda röntgen ışınına maruz kalma,
şeklindedir. Bu faktörlere maruz kalanların kesinlikle kanser olması gibi bir durum söz konusu değildir. Hatta bu faktörlerden bir çoğuna maruz kaldığı halde kansere yakalanmayan kişilerde olabilir. Yada kanser olduğu kesinleşen hastalardan bazıları bu etkenlerin hiç birisine maruz kalmamış bile olabilir.

Kanserin kişisel nedenleri:

  • Stres: Birçok dokuda tümör oluşumu
  • Yüksek tansiyon: Meme ve kolon kanseri
  • Erkekte temizliğe uymama: Penis kanseri
  • Kadınlarda rastgele cinsel ilişkide bulunmak: Rahim ağzı
  • Yaş: 55 yaşın üstünde olmak: Çeşitli kanser türleri
  • Hareketsiz yaşam tarzı: Meme, kolon, diğer yerleşimler.
  • Erkek homoseksüel ilişkisi: Kaposi sarkomu, anüs ve dil kanseri
  • Ümmin sistem (bağışıklık sistemi) yetersizliği: lenfoma ve karsinoma kanseri

Kansere neden olan virüsler, bakteriler:

  • T gözeli lösemi virüsü: Lösemi kanseri
  • Helicobacter pylori: Mide kanseri
  • Hepatit B ve C virüsü: Karaciğer kanseri
  • HP virüsü: Döl yolu ağzı, daha nadir olarak ağız, dil, gırtlak

Kansere neden olan çevresel etmenler:

  • Güneş ışığı: Cilt kanserleri
  • Mekanik darbeler: Kemik ve yumuşak doku tümörleri
  • Isı: Deri, yumuşak doku, yemek borusu ve yutak kanserleri
  • Radyasyon: Lösemiler, akciğer, boğaz-yutak, yemek borusu, mide bağırsak, deri, tiroit kanserleri ile yumuşak doku tümörleri

Kanserin Türleri Çeşitleri Nelerdir?

Bir çok kanser türü vardır. Kişiye ve bölgelere göre değişiklik göstermekle beraber, en sık görülen başlıca kanser türleri aşağıdaki gibidir.
  • Akciğer Kanseri
  • Anal Kanal Kanseri
  • Baş ve Boyun Kanserleri
  • Böbrek Kanseri
  • Cilt Kanseri
  • Cilt (Melanom) Kanseri
  • Dudak Kanseri
  • Hipofarinks (Yutak)
  • İnce Bağırsak Kanseri
  • Kalın Bağırsak (Kolorektal) Kanseri
  • Kan (Lösemi) Kanseri
  • Karaciğer Kanseri
  • Larinks (Gırtlak)
  • Meme Kanseri
  • Mesane Kanseri
  • Mide Kanseri
  • Oral Kavite Kanseri
  • Over (Yumurtalık) Kanseri
  • Özefagus (Yemek Borusu) Kanseri
  • Prostat Kanseri
  • Pankreas Kanseri
  • Rahim (Endometrium) Kanseri
  • Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri
  • Safra Yolu Kanseri
  • Safra Kesesi Kanseri
  • Tükrük Bezi Kanseri

Kanserin Belirtileri Nelerdir?

Kanser hastalığının tedavisi, özellikle erken evrede tesbit edildiğinde çok daha başarılı olmakta. Fakat kanserin erken evre belirtileri çok daha az olması ve kanserin türüne göre belirtiler değişiklik gösterdiğinden dolayı, başka hastalıklarla karıştırıla bilmekte ve bizzat hasta tarafından çokta ciddiye alınmamaktadır. Bu durum erken tanı şansını azaltarak, hastalığın tedavisini zorlaştırıyor ve tedavi sürecini uzatıyor, hatta bazen tedavinin başarısızlıkla sonuçlanmasına neden oluyor.

Kanserin türüne ve evresine göre bir çok belirtisi vardır. Aşağıda sayacaklarımız bunların başlıcaları olmakla birlikte sadece bazılarıdır.

Kanserin Belirtileri: İştahsızlık ve nedensiz kilo kaybı

İştah kaybı veya özellikle son 6 ay içinde belli bir nedeni olmadan vücut ağırlığının %10’undan fazlasının kaybedilmesi, kanserin en yaygın belirtilerindedir. Ani kilo kaybı özellikle; pankreas, mide, gırtlak, akciğer veya ilerlemiş diğer tüm kanserlerde görülebilir. İştahsızlık ve ani kilo kaybı, kanser haricinde, guatr ve diyabet gibi hastalıkların da belirtisi olabilir.

Kanserin Belirtileri: Göğüs ağrısı ya da kronik öksürük

Bronşit ve öksürük, akciğer tümörleri ya da lösemi gibi çok hayati kanser çeşitlerinin belirtisi olabilir. Akciğer kanserine yakalanmış bazı hastalar, kollarına ve omuzlarına doğru yayılan bir göğüs ağrısı hissettiklerini belirtirler.

Kanserin Belirtileri: İnatçı yüksek ateş

Herhangi bir soğuk alınlığı veya gribal enfeksiyon gibi durumlar dışında aniden meydana gelen ve tüm müdahalelere rağmen bir türlü geçmeyen inatçı ateş, lösemi, hodgkin ve hodgkin olmayan lenfomanın önemli belirtileri arasında bulunmaktadır. Lösemi, vücudun enfeksiyonlarla savaşma yeteneğini çökertir.

Kanserin Belirtileri: Giderek artan yorgunluk hissi

Dinlenme ihtiyacının artması ve hareket halindeyken daha çabuk yorulma veya zorlanma gibi durumlar özellikle kansızlığa neden olan lösemi başta olmak üzere bazı kanser türlerinin belirtisi olabilir. Yorgunluk belirtisi, kanser haricinde, uyku düzensizliği, kalp sorunları, diyabet, fibromyalji ve iltihaplı eklem hastalıkları sebebiyle de görülebilir.

Kanserin Belirtileri: Kolay morarma

Vücudumuzda kolay görülen morarmalar, kırmızı kan hücrelerinde bir anormallik olduğunu gösterir. Bu durum, lösemi belirtisi olabilir.

Kanserin Belirtileri: Nefes darlığı veya hırıltı

Nefes almada konusunda güçlük çekmek, akciğer kanserinin ilk belirtilerindendir. Mutlaka doktora başvurulmalıdır.

Kanserin Belirtileri: Vücudumuzun bazı yerlerinde kanama görülmesi

Bir darbeye veya kazaya maruz kalmaksızın, vücudumuzda oluşan morluklar, küçük kırmızılıklar şeklinde olan cilt ve ağız içi kanamalar löseminin önemli belirtileri arasında sayılabilir.

Kanserin Belirtileri: İyileşmeyen yara ve deri değişiklikleri

Deride değişik renkteki asimetrik lekelerin görülmesi ya da vücutta önceden mevcut olan benlerin büyümesi, renk değiştirmesi cilt kanserinin en tehlikeli türü olan melanomanın belirtisi olabilir. Yaranın geç iyileşmesi, aynı zamanda diyabet göstergelerinden biridir.

Kanserin Belirtileri: Yutkunma güçlüğü ve kronik ses kısıklığı

Yutkunmada zorluk ve uzun süre geçmeyen ses kısıklığı, özellikle yemek borusu ile gırtlak kanserlerinin belirtisi olabilir.

Kanserin Belirtileri: İdrarda veya dışkıda kan görülmesi

İdrarda kan görülmesi hastalar tarafından idrar yolu enfeksiyonu ya da böbrek taşı hastalığının belirtisi olarak düşünülebilir. Ancak bu belirti böbrek veya idrar kesesi tümörünün habercisi de olabilir. Hemoroid belirtileri ile karıştırılabilen dışkıda kan görülmesi de kolon kanserinin belirtisi olabilir.

Kanserin Belirtileri: Nedeni bilinmeyen ağrılar

Vücutta başlayan nedensiz ve geçmeyen ağrılar tümör habercisi olabilir. Ağrıların şiddeti, tümörün oluştuğu yere göre değişebilir.

Kanserin Belirtileri: Vücutta oluşan şişlikler

Vücudun çeşitli yerlerinde oluşan şişlikler birçok kanser türünün belirtisi olabilir. Ayrıca fark edilen şişlikler kanserin ilk evresinin habercisi olabileceği gibi son evre göstergesi de olabileceği unutulmamalıdır.

Kanserin Belirtileri: Huzursuzluk veren şikayetler

Sürekli devam eden, kişiye huzursuzluk veren ve nedeni bilinmeyen şikayetlerin mutlaka kanser ile ilişkisi araştırılmalı, doktora başvurma konusunda zaman geçirilmemeli ve gerekirse ileri tetkikler yaptırılmalıdır.

Kanserin Belirtileri: Öksürük ve horlama

İnatçı ve geçmeyen öksürük akciğer kanserinin horlama ise gırtlak (larinks) kanserinin ilk belirtileri olabilir.

Kanserin Belirtileri: Ben ve siğillerdeki değişiklikler

Vücudumuzda yıllardır mevcut olan bir ben veya siğilde şekil, boyut veya renkte yeni ortaya çıkan bir değişiklik durumunda hemen bir doktora müracaat edilmelidir. Zira melanom denilen cilt tümörlerinde erken teşhis ile tedavi şansı artmaktadır.

Kanserin Belirtileri: Memede veya vücutta hissedilen kitleler

Özellikle meme, testis, lenf bezi veya yumuşak doku tümörleri cilt altında bir yumru veya şişlik ile hissedilebilir.

Kanserin Belirtileri: Dışkı ya da idrar yapma alışkanlığında değişiklikler

Uzun süren kabızlık, ishal veya dışkı boyutunda değişiklik kalın bağırsak kanserinin ilk belirtisi olabilir. İdrar yaparken sancı, idrarda kan görülmesi veya idrar yapma sıklığının değişmesi prostat veya idrar torbası (mesane) kanserinin ilk belirtileri olabilir.

Kanserin Tıbbi Tedavi Yöntemleri

Günümüzde kanser tedavisinde etkili olan ana yöntemler; cerrahi, kemoterapi, ve radyasyon tedavisidir. Ancak kanserin türüne ve evresine göre ara ve destek anlamında diğer tedavi yöntemleride mevcuttur.

Evreleme

Evreleme dönemi kanser tedavisi için çok önemlidir, çünkü kanser tedavisi kanserin evresine göre değişmektedir.

Evreleme kanserin nerede yerleştiğinin, nerelere yayıldığının ya da vücutta diğer organları etkilenip etkilenmediğinin belirlenmesidir. Bunun için tanı metodları kullanılır. Evrelemenin tamamlanması için tüm testlerin yapılması zorunludur.

Kanserin türüne göre, farklı evre tanımlamaları vardır.Şu anda çeşitli evreleme sistemlerinden en yaygın olarak kullanılanı AJCC (Amerikan Kanser Komitesi) tarafından hazırlanmış TNM evreleme sistemidir. TNM T(tümör), N(nod=lenf nodu) ve M(metastaz) kısaltmasıdır.

Kanserin evresini belirlemek için üç faktöre bakılır. İlk tümörün büyüklüğü nedir ve nerede yerleşmiştir?(Tümör, T) Tümör lenf nodlarına yayılmış mıdır?(Nod=N) Kanser vücudun diğer bölgelerine yayılmış mıdır(metastaz yapmış mıdır)?(M=metastaz)

Biyolojik Tedavi

Vücudumuzun kendi bağışıklık sistemini ve savunma mekanizmalarını kullanarak kanserle savaşma yöntemidir.

Biyolojik tedavi immünoterapi olarak da bilinir. İnterferon ve koloni stimülan faktör gibi biyolojik ajanlar vücudumuzun savunma mekanizmalarını onarırlar. Araştırıcılar monoklonal antikorlar ve aşılar gibi özel biyolojik tedaviler de geliştirmektedirler.

Monoklonal antikorlar laboratuvar ortamında üretilmiş, kanser hücre yüzeylerinde belli alanlara bağlanan maddelerdir. Kanser hücre yüzeyine bağlandıklarında hücrede fonksiyon gören proteinlerin sentezini etkiler.

Mesela trastuzumab meme kanseri hücrelerinde aşırı miktarda üretilen HER2/neu proteinine bağlanır, kanser hücrelerinin büyüme ve bölünmesini önler. Kanser tedavisinde kullanılan diğer monoklonal antikorlar cetuximab (Erbitux), rituximab (Rituxan), ve bevacizumab (Avastin) dir.

Kanser aşıları vücudun immün sistemini etkileyerek kanser hücrelerini tanımalarını sağlarlar, kanser aşıları üzerinde klinik araştırmalar devam etmektedir. Ancak halen çok deneysel bir tedavi yöntemidir.

Kemoterapi

Kemoterapi, ilaç yoluyla tümörün tedavi edilmesine denir. Cerrahi ve ışın tedavisi ile birlikte tümör tedavisinin çok önemli bir parçasıdır. İlgili bilim dalı Medikal Onkoloji diğer adıyla Tıbbi Onkoloji'dir. Bu alanda çalışan ve tedaviyi uygulanan doktora Medikal Onkolog (Tıbbi Onkolog) denir ve tümör tedavisi konusunda ayrı bir uzmanlık alanıdır.

Kemoterapi tedavisi, tümörü tamamen yok etmek ve hastayı iyileştirmek, tümörün yayılmasını engellemek, tümörün büyümesini durdurmak veya yavaşlatmak, tümörün sebep olduğu belirtileri yok etmek üzere 4 ayrı amaçla yapılır.

Kemoterapi yoluyla tümör hücreleri öldürülür veya tümörün büyümesi durdurulmaya çalışılır. Bazen tek, bazen birkaç ilaç çeşitli yollarla verilerek uygulanır.

Kemoterapi yapacak ekipte tümör cerrahisi ile ilgili uzman cerrah, ışın tedavisi (radyoterapi) ile ilgili radyasyon onkoloğu, kemoterapi ve hasta bakımı (destek tedavisi) ile ilgili medikal onkolog bulunmalıdır.

Kemoterapi, bazı tümörlerde tek tedavi yöntemi olmakla birlikte, bazı tümörlerde de diğer tedavi yöntemleri ile (cerrahi ve radyoterapi) peş peşe veya eş zamanlı olarak uygulanır.

Hedefe Yönelik Tedavi

Hedefe yönelik tedavi adı verilen yöntemlerde, bizzat kanser hücresi hedeflenir. Böylece hem etkili bir tedavi yapılır hem de yüksek başarı oranı elde edilir. Kemoterapi ilaçlarının aksine sağlıklı hücreleri etkilemeden sadece kanser hücrelerini öldürür.

Yeni geliştirilen ve dünyada kabul gören bu ilaçlar, Türkiye’de de özellikle; meme, akciğer, kolon, yumurtalık kanseri, prostat kanseri ve melanom tedavisinde kullanılmaktadır. Kişinin tümör hücreleri hedefe yönelik ilaca uygunluk açısından test edilerek, hastanın bu tedaviden maksimum yarar sağlaması mümkünse hedefe yönelik ilaç tedavisine başlanmaktadır.

Mesela; meme kanseri hücrelerinde Her-2 reseptörü pozitif, akciğer kanserinde EGFR ve ALK gen mutasyonu var ve kolon kanserinde K-RAS mutasyonu yok ise bu ilaçlardan hasta açısından uygun olanları tercih edilerek kullanılmaktadır. Uygun olmayan hastalarda ise bu ilaçlar, tedavi başarısı üzerinde olumsuz etkiye neden olmaktadır.

Palyatif Tedavi

Kanser hangi evresinde olursa olsun, Palyatif tedavide amaç kişinin kendini mümkün olduğunca iyi hissetmesini sağlamaktır.

Palyatif tedavi fiziksel, ruhsal, psikolojik ve kişinin sosyal ihtiyaçlarına yönelik olabilir. Palyatif tedavi, küratif tedaviyle aynı anda devam edebilir.

Palyatif tedavide beş amaç vardır:

Kişinin ruhsal ihtiyaç ve endişelerinin giderilmesi, Kişinin psikolojik ihtiyaçlarının ve depresyonun tedavisi, Ağrı ve kansere ya da tedaviye bağlı diğer bulguların tedavisi, Kişinin sosyal ve mali ihtiyaçlarının ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlarının giderilmesi, Hastanın ölümünden sonrada hasta yakınları, hastanın arkadaşları ve bakıcılara desteğin sağlanmasıdır.

Hormonal Tedavi

Meme ve Prostat kanseri gibi bazı kanserler vücutta hormon olarak adandırılan bazı maddelerin varlığında büyüyüp gelişirler.

Hormonal tedavi vücuttaki hormon miktarını değiştirerek meme, prostat kanseri ve üreme sistemi kanserlerinin tedavisine yardımcı olur. Mesela tamoksifen vücuttaki östrojen miktarını azaltır ve hormona duyarlı meme kanserinin tedavisinde kullanılır.

Hormonal tedavinin de maalesef potansiyel bazı yan etkileri bulunmaktadır, çoğunlukla tedavinin tamamlanmasıyla bu yan etkilerde ortadan kalkar. Yan etkiler kullanılan ilaca göre erkek ve kadında değişiklik gösterir.

Radyasyon Tedavisi

Radyasyon tedavisi, radyoterapi olarakta adlandırılır. Bu tedavi yöntemi kanser hastalarına, Wilhelm Conrad Röntgen'in 1895’de X ışınını keşfinden hemen sonra uygulanmaya başlamıştır. Günümüze dek fizik ve bilgisayar teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak gelişmiş ve son yıllarda modern radyasyon tedavi yöntemleri geliştirilmiştir.

Radyasyon tedavisi, Radyasyon Onkolojisi Kliniklerinde kanserli hastalarda tek yöntem olarak uygulanabildiği gibi, cerrahi ve kemoterapi ile beraber aynı anda ya da ardışık olarak uygulanabilir. Toplamda kanserli hastaların %52’sine kanser tedavisinin bir aşamasında radyasyon tedavisi uygulanmakta.

Radyasyon tedavisi veya daha bilinen adıyla radyoterapi, hastanın Radyasyon Onkolojisi uzmanı tarafından değerlendirilmesi ve uygulanmasına karar verilmesiyle başlar. Simulasyon işlemi sonrasında, radyasyon konusunda yetişmiş Fizik mühendislerinin de katılımıyla planlama ve fizik hesapları yapılır. Uygulama uzman doktor ve fizik mühendislerinin kontrol ve gözetiminde radyasyon teknikerleri tarafından yapılır.

Radyoterapide iyonizan radyasyon kullanılır. Amacı kanserli hücreleri yok etmek ve tümörü küçültmektir. Radyasyondan etkilenebilecek normal dokuların minimum düzeye indirilmesini sağlamak, planlamanın temel amaçlarındır.

Cerrahi Tedavi

Bu tedavi yöntemi, cerrahi müdahaleler ile kanserli dokunun vücuttan çıkartılması şeklindedir.

Pek çok kanser türünde cerrahi tedavi uygulanan ilk yöntemdir ve bazı kanserlerde cerrahi tedavi ile şifa sağlanabilir.

Cerrahi tedavi, aynı zamanda tanının doğrulanması(biyopsi), evreleme, yan etkilerin ve ağrının azaltılmasında da kullanılan bir tedavi yöntemidir.

Günümüzde bazı cerrahi tedaviler, günübirlik özel klinik veya doktor ofislerinde, çoğu da hastanelerde uygulanmaktadır.

Cerrahi tedavinin yan etkileri, cerrahinin tipine ve hastanın tedavi öncesi genel sağlık durumuna göre değişmektedir.

En çok görülen yan etki, hastaların bir çoğunda kolaylıkla tedavi edilebilen ağrıdır.

Kanserin Doğal Tedavi Yöntemleri

Alternatif tıp olarakta adlandırılan bu yöntemde de, mutlaka tedaviden önce doktora danışılmalıdır.

Kanser tedavisinde bilimsel açıdan deneylenmemiş ve kanıtlanmamış, fakat halk arasında muteber yöntemlerde vardır. Bu yöntemler, genellikle hasta yakınlarının hata için bir şeyler yapmak istemesi üzerine uygulanır. Hatta bunların bazıları bizzat doktorlar tarafından da tıbbi tedaviyi desteklemek açısından tevsiye edilebiliyor.

Örneğin, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Canfeza Sezgin’in "Hangi Kansere Hangi Bitki?" isimli bir kitabı bulunmaktadır.

Bu kitaptan bazı bilgileri tanıtım amacıyla, alfabetik sıraya göre paylaşıyoruz. Tamamı için kitabı satın alabilirsiniz.

Hangi Kansere Hangi Bitki?

Aloe veranın, hücre, hayvan ve insan çalışmalarında bağışıklık sistemini düzenleyici etkilerinin bulunması nedeniyle cilt kanserlerinden korunmada yararlı olabileceği düşünülüyor.

Arı poleni, akciğer, beyin, kalın bağırsak, lösemi, malign, melanom, meme ve prostat kanserinde etkili. Ayrıca akciğer kanserine karşı koruyucu.

Biberiye, akciğer, cilt, kalın bağırsak, lösemi ve meme kanserine karşı koruyucu.

Karayılan otu, prostat kanserinin tedavisinde etkili.

Brokoli, idrar yolları ve idrar torbası, kalın bağırsak ve meme kanserleri ile mücadelede etkili aynı zamanda bu kanserlere karşı da koruyucu.

Buğday çimi, meme kanserinde etkili olmakta.

Cezayir menekşesi, çeşitli organ kanserleri, lenfoma ve löseminin tedavisinde yardımcı. (Ancak, doktor kontrolü dışında kullanılmaması gerekir. Zararlı yan etkiler yapabildiği unutulmamalı)

Çemenotu, kalın bağırsak, karın zarı, kemik, lösemi, meme kanserinin tedavisinde etkili.

Çörekotu, akciğer, baş-boyun, kalınbağırsak, karaciğer, karın zarı, lösemi, lenfoma, meme, pankreas, prostat, yumuşak doku kanserlerinin tedavisinde yardımcı.

Devedikeni, akciğer, baş-boyun, idrar yolları ve idrar torbası, kalın bağırsak, prostat kanserine karşı etkili.

Dut, kanser hastalarına destek gıda olarak dikkati çekiyor. Beyaz, kara ve kırmızı dut, yüzyıllardır geleneksel Çin ve Japon tıbbında kullanılıyor.

Ekinezya, kalın bağırsak ve pankreas kanserinde etkili.

Greyfurt, kansere karşı koruyucu etkisi var. Ancak son yıllarda yeni anlaşılan greyfurt-ilaç etkileşimleri unutulmamalı.

Isırganotu, prostat kanserinde etkili.

Karahindiba, kalınbağırsak, karaciğer, lösemi, malign melanom, meme ve rahim kanserinin tedavisinde yardımcı olabileceği düşünülüyor.

Keten tohumu, kalınbağırsak, malign melanom, meme ve prostat kanserinde etkili.

Kızılcık, akciğer, baş-boyun, kalınbağırsak, karaciğer, meme, prostat, yemek borusu ve yumuşak doku kanserlerinde etkili.

Kudret narı, baş-boyun, cilt, idrar yolları ve idrar torbası, lenfoma, lösemi, malign melanom, meme ve prostat kanserlerinde etkili.

Nar, baş-boyun, kalınbağırsak, lösemi, meme ve prostat kanserlerinde etkili. Narın, ayrıca kansere karşı koruyucu etkisi var.

Ökseotu, akciğer, baş-boyun, karaciğer, karın zarı ve meme kanserinde etkili.

Sarımsak, meme kanserinde etkili. Sarımsak, ayrıca kalınbağırsak, mide ve prostat kanserlerine karşı koruyucu etkisi bulunuyor.

Üzümün, kansere karşı koruyucu etkisi var. Günümüzde üzüm çekirdeği ve kabuğunda bulunan kimyasal maddelerin kuvvetli antioksidan olduğu gösterilmiştir. Üzümde bulunan kimyasal maddelerin, kanser, kalp-damar hastalığı, santral sinir sistemi hastalıkları üzerine koruyucu ve tedavi edici özellikleri olduğu saptanmıştır.

Yabanmersini, kalınbağırsak ve lösemide etkili.

Yeşil çay, akciğer, baş-boyun, beyin, kalın bağırsak, karaciğer, lenfoma, lösemi, malign melanom, meme ve prostat kanserinde etkili. Siyah çayın fermente edilmemiş hali olan yeşil çayın ayrıca, kansere karşı koruyucu özelliği bulunuyor. Hem siyah hem de yeşil çay bol miktarda antioksidan madde içeriyor. İçinde polifenoller daha yüksek oranda olduğu için yeşil çay, siyah çaydan daha faydalı. Yeşil çay, kuvvetli antikanserojen, antioksidan ve kilo kaybettirici bir besin maddesi. Yeni yapılan bir çalışma, yeşil çay ve üzüm ekstraktlarının (Kurutulmuş bitkilerden, özel yöntemler kullanılarak elde edilen, ilaç ham maddesi olarak da kullanılan bitki özleri), kansere karşı birbirlerinin etkilerini artırdığını ortaya koydu.

Zencefil, akciğer, kalın bağırsak, karaciğer, lenfoma, lösemi, malign melanom, meme, mide, pankreas ve yumurtalık kanserinde etkili. Zencefilin kanser hücrelerine etkisiyle ilgili laboratuvar çalışmaları yapıldı. Bu çalışmalarda, zencefilin akciğer, kalın bağırsak, malign melanom, meme, mide, karaciğer, pankreas, yumurtalık kanseri ile lösemi ve lenfoma hücrelerini öldürdüğü saptandı.

Zerdeçal, baş-boyun, cilt, idrar yolları ve torbası, kalın bağırsak, meme, mide, pankreas ve rahim ağzı kanserinde etkili. Yeni yapılan çalışmalar, zerdeçalın normal olmayan hücrelerin ve kanser hücrelerinin çoğalmasını engellediğini ortaya koydu. Zerdeçalın, özellikle kanser hücrelerinin yaşamasını sağlayan enzimin aktivitesini azalttığı belirlendi.

Onkoloji (Kanser Bilim) Merkezleri

Türkçe karşılığı kanserbilim olan Onkoloji, kanserin oluşumu, nedenleri, kalıtımla ilişkisi, tanısı, tedavisi, kanserle ilgili istatisikler ve kanserden korunmayla ilgilenen tıp dalına denir. Türkiye'de onkoloji ile ilgili hem devletin hem özel sektörün faaliyete geçirdiği bir çok onkoloji merkezleri vardır.

Onkolojinin alt dalları

Jinekolojik onkoloji: Kadın üreme organlarını kapsayan kanserlerin tanı ve tedavisiyle ilgili onkoloji alanı.

Medikal onkoloji: Bazı kanserlerin tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçları konusunda uzmanlaşılan alan.

Pediatrik onkoloji: Çocuklarda gözlenen kanserlerin tanı ve tedavisi ile ilgilenen onkoloji alanı.

Radyasyon onkolojisi: Kanser tedavisindeki yöntemlerden biri olan radyoterapi konusunda uzmanlaşılan alan.

Cerrahi Onkoloji: Biyopsi işlemi ve tümörün çıkartılması için yapılan ameliyatları içeren onkoloji alanı.

Turbofan Motor nasıl çalışır, Turbofan Motor çalışma prensibi ve yapımı, Turbofan Motor özellikleri ve kısımları verim artışı vb. armaların...

Turbofan Motor nasıl çalışır, Turbofan Motor çalışma prensibi ve yapımı, Turbofan Motor özellikleri ve kısımları verim artışı vb. armaların cevaplarını bu sayfamızda bulabilirsiniz...

Turbofan Motor Yapımı ve Çalışma Prensibi

Turbofan Motor Yapımı, Çalışma Prensibi, Özellikleri ve Kısımları

Bir turbofan motorunun nasıl çalıştığını anlayabilmek için öncelikle bir turbofan motorunun ne olduğunu anlamamız gerekir. Turbofan motoru, ağırlıklı olarak orta ve büyük boyutta uçaklar tarafından kullanılan bir tür gaz türbini motorudur. Eğer daha önce ticari bir uçak görmüşseniz, Bypass Turbofan Motorunu görme şansınız yüksek demektir (bu makalenin ilerleyen bölümlerinde bypass oranına değinilecektir).

Turbofan motorları genellikle benzer büyüklükteki pistonlu motorlara (otomobillerde kullanılanlar gibi) nazaran ağırlık oranına göre daha iyi bir itme gücü sağlar, bu nedenle ağırlık oranına ilişkin ürettiği itme gücü daha az verimli olan pistonlu motorları büyük uçaklarda göremezsiniz. Turbofan motorlarının kullanılmasının bir diğer nedeni ise pistonlu motor muadillerine göre çok daha güvenilir olmasıdır. Bir Turbofan motorundaki tüm yapılar, pistonlu motorlardakinin aksine aynı yönde hareket eder.

Turbofan Motorların Dayandığı Prensipler

Turbofan motorunda kullanılan en temel bilimsel ilke Newton'un 1. hareket yasasıdır.

"Eğer bir cisim hareketsiz olarak duruyor veya sabit bir hızda gidiyorsa, dışardan bir kuvvet uygulanıncaya kadar hareketsiz olarak kalmaya veya sabit hızda gitmeye devam edecek, bir kuvvet uygulandığında ise, cisim, o kuvvetin yönünde hızlanacaktır"

Newton'un 1. Yasasına göre matematiksel ifade şöyle olur:

Prensibe göre: Motora giren hava motor vasıtasıyla hızlandırılır ve daha sonra dışarı atılır, motorun hızlandırılmış havası, prensip olarak bir pervane ile aynı olup çok daha fazla paladan oluşan fanı çalıştırmak için kullanılır. Çalıştırılmış fan ve hızlanmış egzoz gazlarının birleşimi ileri bir itmeye sebep olur. Bu itme, uçağın ileriye hareketini sağlayan şeydir.

Turbofan motorların aşamaları

Turbofan Motor Yapımı, Çalışma Prensibi, Özellikleri ve Kısımları

Turbofan motorda dört ana aşama bulunur; Havanın girişi (Emme), Sıkıştırma, Yanma ve Egzoz. Bu dört aşamanın her biri, en nihayetinde itme üretmek için birlikte çalışırlar. Dört aşamanın her biri, nihai olarak itme kuvveti üretmek için birlikte çalışıyor.

Turbofan Motor Giriş Aşaması

Turbofan motorunun giriş aşaması motorun kompresörünü soğuk hava ile besler. Bazı hava motorun içine doğru giderken bazı hava motorun dış tarafından geçer, işte bu havanın motora girmemesi bypaslanması şeklinde söylenir. Giren hava ile atılan havanın oranı genellikle bypass (atlama) oranı olarak adlandırılır. Motor dışından geçen hava akımı kütlesinin jet motoruna giren hava akımı kütlesinden çok daha büyük olması özelliği ile çoğu büyük uçakta yüksek bypasslı Turbofan motorları bulunur.

Turbofan Motor Yüksek bypass Oranı

Yüksek bypass oranının iki önemli avantajı daha düşük yakıt tüketimi ve daha düşük gürültülü üretim sağlamasıdır. Bu iki avantaj, hava yolu yöneticilerinin daha az verimli olan düşük bypass motorlarından ziyade yüksek Bypass motorları daha çok tercih edip satın almalarını sağlar.

Turbofan Motor Düşük-bypass Oranı

Yüksek bypass oranlarının en büyük dezavantajı, ses altı hızlarda (ses hızından daha yavaş) uçmaya sınırlanmış olmasıdır.

Turbofan Motor Sıkıştırma Aşaması

Motorun sıkıştırma aşaması, her türlü gaz türbini motorunun verimi için oldukça önemli bir konudur. Sıkıştırma aşaması, havanın yanma aşamasında ateşlenebilmesi için doğru basınç ve sıcaklıkta olmasını sağlar. Kompresör sabit bıçaklardan (statör bıçakları olarak da bilinir) ve tahrik bıçaklarından (rotor bıçakları olarak da bilinir) oluşur; döner ve sabit bıçakların kombinasyonu, havanın yüksek basınca maruz kalarak daha yüksek termal enerjiye sahip olmasına neden olur. Sıcak basınçlı hava daha sonra yanma odasına akar.

Turbofan Motor Yanma Aşaması

Odadaki yapılarla birlikte yanma aşaması, hava-yakıt karışımını oluşturmaktan ve yakılmasından sorumludur. Yanma odası, yakıtın ateşlenerek yüksek sıcaklık ve basınçlı havada yakılmasını sağlayan yakıt enjektör sisteminden oluşur. Hava yakıt karışımı yanarken hızla genişleyerek (hacmi artar) arka taraftaki egzoz aşamasına geçmeye zorlanır. Genişleyen gazlar ile ortaya çıkan muazzam enerji, yanma türbinine bağlı koaksiyal şaft vasıtasıyla dönme enerjisine çevrilir.

Turbofan Motor Egzoz Aşaması

Egzoz aşamasında meydana gelen itme gücü, açık bir şekilde Newton'un 3. Kanununa dayanmaktadır.

" Bir cisme etki eden kuvvete eşit ve ters yönde bir tepki oluşur."

Matematiksel ifadesi: F1 = -F2’dir.

Egzoz gazları, motorun arka tarafından yüksek hızda çıkar, bu egzoz gazlarının reaksiyon kuvveti ise egzozun ters yönünde olup itki kuvveti olarak tanımlanır.

Turbofan Motor Mekaniği

Bu enerji değişimi ile çalışan büyük fan yüksek bypasslı Turbofan motorlarda pervaneye benzer şekilde davranır. Yanma türbini aşamasında genleşen gazlar, şaftı çalıştırarak büyük fanların dönmesini sağlar. Büyük fan havayı, yakıtla tutuşarak yanmasına neden olacak doğru basınç ve sıcaklığa gelmesini sağlayan bypass ve sıkıştırma odasına havayı yönlendirir.

Ancak, turbofan motoru, hava yakıt karışımını yakmak için sıcak ve sıkıştırılmış havaya ihtiyaç duyuyor ve sıkıştırma aşamasında görev alan fanları çalıştırmak için sonradan yanmalı türbinleri çalıştırmamız gerekiyorsa, belki şunu soruyor olabilirsiniz: Bir turbofan motoru nasıl başlatılır?

Turbofan motoru nasıl başlatılır?

Fanın bıçakları, yanma döngüsünü başlatmak için dönme enerjisine ihtiyaç duyar; bu nedenle, mühendisler, Hava Türbin Marş motoru adı verilen yüksek basınçlı bir giriş ağzı tasarlamıştır. Hava türbini marşı motorun yanına takılır.

Hava türbin marş motoru, aşağıda gösterilen start arabasıyla çalıştırılan küçük basınçlı bir türbindir. Start ​​arabası, debriyaj vasıtasıyla motor miline bağlı olan hava türbin marşına basınçlı hava gönderir. Böylelikle, hava türbin marş motorunu döndürülerek, motora giren havanın sıkıştığı motor kompresörünün dönmesine neden olur. Hava türbin marş motoru, motorun ondan bağımsız şekilde rölantide çalışmasına kadar şaftı döndürmeye devam eder.

Mühendisler ve teknisyenler, 21. yüzyılın Turbofan motorlarını geliştirmek için daima yeni yollar bulmaya devam etmektedir. Artık bir Turbofan motorunun nasıl çalıştığına dair giriş niteliğinde bir anlama ve bakış açısına sahip olduğunuza göre, onu bir akranınıza veya aile üyesine açıklamayı deneyin. Açıklamanızı anlayabiliyorsa, o zaman turbofan motorunun temellerini biliyorsunuz demektir. Eğer anlamadıysa kendinize bir iyilik yaparak bu makaleyi tekrar okumanızı öneririz.

Turbofan Motorlarda Verim

Turbofan Motor Yapımı, Çalışma Prensibi, Özellikleri ve Kısımları

Isıl Verim

Isıl verim; motordan çıkan net gücün yakıttan elde edilen ısıl enerjinin oranına denir. Bir ideal turbojet motorunun T-s diyagramına göre ısıl verim.

İtme Verimi

İtme verimi; yararlı güç çıkışının toplam güç çıkışına oranı olarak tanımlanır. Yararlı gücü, thrust kuvveti üretimi ve uçuş hızının çarpımı olarak ifade edebilirken, toplam güç çıkışı ise motorun içinden geçen gazın kinetik enerjisindeki değişim oranıdır.

Performans kapasitesini artırmak için günümüzde iki kriter izlenir:

Kompresör basınç oranını artırarak termodinamik çevrim verimini artırmak
Türbin giriş sıcaklığını artırarak motor güç çıkışını artırmak

Mekanik Tasarımda Bu Kriterlerin Sonuçları Ne olur? Amaç 1: Kompresör Basınç Oranını Artırmak Kompresör Basınç Oranındaki Değişim

Çözüm 1 : Stator kanatçıklarının değişken konsepti
Güvenilir hava akışının kontrol sisteminin tasarımı
Yüksek sıcaklık ve basınçlarda kanatçıkların ucundan gerçekleşecek hava sızıntısının korunması

Çözüm 2 : Çoklu Rotor Konsepti

Avantajları

Yüksek basınç ve düşük basınç kısımlarında en uygun hız seçenekleri
Kompresör kısımlarının sayılarının azaltılması
Düşük basınç ve yüksek basınç rotorlarının arasına soğuk havayı daha kolay almak
Sadece yüksek basınç rotoru döneceği için daha kolay motor startı

Yukarı Çık