Ateş ile ilgili ayetler ve hadisler, kısaca içinde Ateş geçen Kuran ayetleri ve sahih hadisler, Ateş hakkındaki ayetlerin ve hadislerin meal...

Ateş İle İlgili Ayetler ve Sahih Hadisler Türkçe Anlamları

Ateş ile ilgili ayetler ve hadisler, kısaca içinde Ateş geçen Kuran ayetleri ve sahih hadisler, Ateş hakkındaki ayetlerin ve hadislerin mealleri Türkçe anlamları, açıklamaları.

Ateş İle İlgili Kuran Ayetleri

Konulara Göre Kuran Ayetleri

Bakara Suresi, 17. ayet: Bunların örneği, ateş yakan adamın örneğine benzer; (ki onun ateşi) çevresini aydınlattığı zaman, Allah onların aydınlığını giderir ve göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir.

Bakara Suresi, 24. ayet: Ama yapamazsanız -ki kesin olarak yapamayacaksınız -bu durumda kafirler için hazırlanmış ve yakıtı insanlar ile taşlar olan ateşten sakının.

Bakara Suresi, 39. ayet: "İnkar edip de ayetlerimizi yalanlayanlar ise; onlar, ateşin halkıdırlar ve orada süresiz kalacaklardır."

Bakara Suresi, 80. ayet: Dediler ki: "Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir." De ki: "Allah Katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?"

Bakara Suresi, 81. ayet: Hayır; kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, (artık) onlar, ateşin halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır.

Bakara Suresi, 126. ayet: Hani İbrahim: "Rabbim, bu şehri bir güvenlik yeri kıl ve halkından Allah'a ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır" demişti de (Allah: "Sadece inananları değil) inkar edeni de az bir süre yararlandırır, sonra onu ateşin azabına uğratırım; ne kötü bir dönüştür o" demişti.

Bakara Suresi, 167. ayet: (O zaman, yönetilip) Uyanlar derler ki: "Eğer bize bir kere (daha dünyaya dönme) fırsatı verilse(ydi) muhakkak (şimdi) onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşır (onları yüzüstü bırakır)dık." Böylece Allah, onlara bütün yaptıklarını onulmaz hasretlerle gösterecektir. Ve onlar ateşten çıkacak değildirler.

Bakara Suresi, 174. ayet: Allah'ın indirdiği Kitap'tan bir şeyi göz ardı edip saklayanlar ve onunla değeri az (bir şeyi) satın alanlar; onların yedikleri, karınlarında ateşten başkası değildir. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azap vardır.

Bakara Suresi, 175. ayet: Onlar, hidayete karşılık sapıklığı, bağışlanmaya karşılık azabı satın almışlardır. Ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar!

Bakara Suresi, 201. ayet: Onlardan öylesi de vardır ki: "Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik (ver) ve bizi ateşin azabından koru" der.

Bakara Suresi, 221. ayet: Müşrik kadınları, iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir cariye, -hoşunuza gitse de- müşrik bir kadından daha hayırlıdır. Müşrik erkekleri de iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir köle, -hoşunuza gitse de- müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar, ateşe çağırırlar, Allah ise Kendi izniyle cennete ve mağfirete çağırır. O, insanlara ayetlerini açıklar. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler.

Bakara Suresi, 257. ayet: Allah, iman edenlerin Velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut'tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır.

Bakara Suresi, 266. ayet: Hangi biriniz ister ki, altından ırmaklar akan hurmalardan, üzümlerden bir bahçesi olsun, içinde kendisinin olan bütün ürünler de bulunsun; fakat kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, (üstelik) zayıf ve küçük çocukları olsun (böyle bir durumda iken) ona (bahçesine) ateşli bir kasırga isabet etsin de yanıversin. İşte Allah size ayetleri böyle açıklar, ki düşünesiniz.

Bakara Suresi, 275. ayet: Faiz (riba) yiyenler, ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda) kalkmazlar. Bu, onların: "Alım-satım da ancak faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alış-verişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de (faize) bir son verirse, artık geçmişi kendisine, işi de Allah'a aittir. Kim (faize) geri dönerse, artık onlar ateşin halkıdır, orada sürekli kalacaklardır.

Al-i İmran Suresi, 10. ayet: Şüphesiz inkar edenler, onların malları da, çocukları da kendilerine Allah'tan (gelecek azaba karşı) hiçbir şey kazandırmaz. Ve onlar ateşin yakıtıdırlar.

Al-i İmran Suresi, 16. ayet: Onlar: "Rabbimiz şüphesiz biz iman ettik, artık bizim günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından koru" diyenler;

Al-i İmran Suresi, 24. ayet: Bu, onların: "Ateş bize sayılı günler dışında kesinlikle dokunmayacak" demelerindendir. Onların bu iftiraları, dinleri konusunda kendilerini yanılgıya düşürmüştür.

Al-i İmran Suresi, 116. ayet: Gerçekten inkar edenlerin ise, ne malları, ne çocukları, onlara Allah'tan yana bir şey sağlayamaz. İşte onlar,
ateşin halkıdırlar, onda temelli olarak kalacaklardır.

Al-i İmran Suresi, 131. ayet: Ve kafirler için hazırlanmış olan ateşten sakının.

Al-i İmran Suresi, 151. ayet: Kendisi hakkında hiçbir delil indirmediği şeyi Allah'a ortak koştuklarından dolayı küfredenlerin kalplerine korku
salacağız. Onların barınma yerleri ateştir. Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür.

Al-i İmran Suresi, 183. ayet: "Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir elçiye inanmamamız konusunda and verdi," diyenlere de
ki: "Şüphesiz, benden önce nice elçiler, apaçık belgeler ve söylediklerinizle geldi; eğer, siz doğru idiyseniz, o halde onları ne diye
öldürdünüz?"

Al-i İmran Suresi, 185. ayet: Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve
cennete sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir.

Al-i İmran Suresi, 191. ayet: Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda
düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru."

Al-i İmran Suresi, 192. ayet: "Rabbimiz, şüphesiz Sen kimi ateşe sokarsan, artık onu 'hor ve aşağılık' kılmışsındır; zulmedenlerin yardımcıları
yoktur."

Nisa Suresi, 10. ayet: Gerçekten, yetimlerin mallarını zulmederek yiyenler, karınlarına ancak ateş doldurmuş olurlar. Onlar, çılgın bir ateşe
gireceklerdir.

Nisa Suresi, 14. ayet: Kim Allah'a ve elçisine isyan eder ve onun sınırlarını aşarsa, onu da içinde ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için
alçaltıcı bir azap vardır.

Nisa Suresi, 30. ayet: Kim haddi aşarak ve zulmederek böyle yaparsa, Biz onu ateşe göndeririz. Bu Allah için pek kolaydır.

Nisa Suresi, 55. ayet: Böylece, onlardan kimi ona inandı, kimi ona sırt çevirdi. Çılgın ateş olarak cehennem yeter.

Nisa Suresi, 56. ayet: Ayetlerimize karşı inkara sapanları şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onları başka
derilerle değiştireceğiz. Gerçekten, Allah, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

Nisa Suresi, 145. ayet: Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı bulamazsın.

Maide Suresi, 10. ayet: İnkar edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar ise, onlar da, alevli ateşin halkıdırlar.

Maide Suresi, 29. ayet: "Şüphesiz kendi günahını ve benim günahımı yüklenmeni ve böylelikle ateşin halkından olmanı isterim. Zulmedenlerin cezası
budur."

Maide Suresi, 37. ayet: (Orda) Ateşten çıkmak isterler, ama ondan çıkacak değiller. Onlar için sürekli bir azap vardır.

Maide Suresi, 64. ayet: Yahudiler: "Allah'ın eli sıkıdır" dediler. Onların elleri bağlandı ve söylediklerinden dolayı lanetlendiler. Hayır; O'nun
iki eli açıktır, nasıl dilerse infak eder. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun taşkınlıklarını ve inkarlarını artıracaktır. Biz
de onların arasına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin salıverdik. Onlar ne zaman savaş amacıyla bir ateş alevlendirdilerse Allah onu
söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuğa çalışırlar. Allah ise bozguncuları sevmez.

Maide Suresi, 72. ayet: Andolsun, "Şüphesiz Allah, Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler küfre düşmüştür. Oysa Mesih'in dediği (şudur:) "Ey
İsrailoğulları, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin. Çünkü O, Kendisi'ne ortak koşana şüphesiz cenneti haram kılmıştır,
onun barınma yeri ateştir. Zulmedenlere yardımcı yoktur."

Maide Suresi, 86. ayet: İnkar edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar; işte onlar, çılgın ateşin arkadaşlarıdırlar.

En'am Suresi, 27. ayet: Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: "Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de
Rabbimiz'in ayetlerini yalanlamasaydık ve mü'minlerden olsaydık."

En'am Suresi, 128. ayet: Onların tümünü toplayacağı gün: "Ey cin topluluğu insanlardan çoğunu (ayartıp kendinize kullar) edindiniz" (diyecek).
İnsanlardan onların dostları derler ki: "Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlandı ve bizim için tespit ettiğin süreye ulaştık." (Allah) Diyecek
ki: "Allah'ın dilediği dışta olmak üzere, ateş sizin içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir." Şüphesiz Rabbin, hüküm ve hikmet sahibi
olandır, bilendir.

Araf Suresi, 12. ayet: (Allah) Dedi: "Sana emrettiğimde, seni secde etmekten alıkoyan neydi?" (İblis) Dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın."

Araf Suresi, 36. ayet: Ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, işte onlar ateşin arkadaşlarıdır; onda sonsuzca kalacaklardır.

Araf Suresi, 38. ayet: (Allah) diyecek: "Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin." Her bir ümmet girişinde kardeşini (kendi benzerini) lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca, en sonra yer alanlar, en önde gelenler için: "Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse ateşten kat kat artırılmış bir azap ver diyecekler. (Allah da:) "Hepsi için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz" diyecek.

Araf Suresi, 44. ayet: Cennet halkı, ateş halkına (şöyle) seslenecekler: "Bize Rabbimiz'in vadettiğini gerçek buldunuz mu?" Onlar da: "Evet" derler. Bundan sonra içlerinden seslenen biri (şöyle) seslenecektir: "Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun."

Araf Suresi, 50. ayet: Ateşin halkı cennet halkına seslenir: "Bize biraz sudan ya da Allah'ın size verdiği rızıktan aktarın." Derler ki: "Doğrusu Allah, bunları inkar edenlere haram (yasak) kılmıştır."

Enfal Suresi, 14. ayet: İşte bu sizin; tadın bunu. İnkara sapanlara bir de ateş azabı vardır.

Tevbe Suresi, 17. ayet: Şirk koşanların, kendi inkarlarına bizzat kendileri şahidler iken, Allah'ın mescidlerini onarmalarına (hak ve yetkileri) yoktur. İşte bunlar, yaptıkları boşa gitmiş olanlardır. Ve bunlar ateşte süresiz kalacak olanlardır.

Tevbe Suresi, 35. ayet: Bunların üzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gün, onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve:) "İşte bu, kendiniz için yığıp-sakladıklarınızdır; yığıp-sakladıklarınızı tadın" (denilecek).

Tevbe Suresi, 63. ayet: Bilmiyorlar mı, kim Allah'a ve elçisine karşı koymaya çalışırsa, gerçekten onun için, onda ebedi kalmak üzere cehennem ateşi vardır? İşte en büyük aşağılanma budur.

Tevbe Suresi, 68. ayet: Allah, erkek münafıklara da, kadın münafıklara da ve (bütün) kafirlere, içinde ebedi kalmak üzere cehennem ateşini vadetti. Bu, onlara yeter. Allah onları lanetlemiştir ve onlar için sürekli bir azap vardır.

Tevbe Suresi, 81. ayet: Allah'ın elçisine muhalif olarak (savaştan) geri kalanlar oturup-kalmalarına sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad etmeyi çirkin görerek: "Bu sıcakta (savaşa) çıkmayın" dediler. De ki: "Cehennem ateşinin sıcaklığı daha şiddetlidir." Bir kavrayıp-anlasalardı.

Tevbe Suresi, 109. ayet: Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez.

Tevbe Suresi, 113. ayet: Kendilerine onların gerçekten çılgın ateşin arkadaşları oldukları açıklandıktan sonra -yakınları dahi olsa- müşrikler için bağışlanma dilemeleri peygambere ve iman edenlere yaraşmaz.

Yunus Suresi, 8. ayet: İşte bunların, kazandıkları dolayısıyla barınma yerleri ateştir.

Yunus Suresi, 27. ayet: Kötülükler kazanmış olanlar ise; her bir kötülüğün karşılığı, kendi misliyledir. Bunları bir zillet sarıp kaplar. Onları Allah'tan (kurtaracak) hiçbir koruyucu yok. Onların yüzleri, sanki bir karanlık gecenin parçalarına bürünmüş gibidir. İşte bunlar ateşin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır.

Hud Suresi, 16. ayet: İşte bunların, ahirette kendileri için ateşten başkası yoktur. Onların onda (dünyada) bütün işledikleri boşa çıkmıştır ve yapmakta oldukları şeyler de geçersiz olmuştur.

Hud Suresi, 17. ayet: Rabbinden apaçık bir delil üzerinde bulunan, onu yine ondan bir şahid izleyen ve ondan önce bir önder ve rahmet olarak Musa'nın kitabı (kendisini doğrulamakta) bulunan kimse, (artık onlar) gibi midir? İşte onlar, buna (Kur'an'a) inanırlar. Gruplardan biri onu inkar ederse, ateş ona vaadedilen yerdir. Öyleyse, bundan kuşkuda olma, çünkü o, Rabbinden olan bir haktır. Ancak insanların çoğunluğu inanmazlar.

Hud Suresi, 98. ayet: O, kıyamet günü kavminin önderliğine geçer, böylece onları ateşe götürmüş olur. Sonunda vardıkları yer, ne kötü bir yerdir..

Hud Suresi, 106. ayet: Mutsuz olanlar ateştedirler, onlar için orada (kahırla ve acıyla) nefes alıp vermeler vardır.

Hud Suresi, 113. ayet: Zulmedenlere eğilim göstermeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka velileriniz yoktur, sonra yardım göremezsiniz.

Ra'd Suresi, 5. ayet: Eğer şaşıracaksan, asıl şaşkınlık konusu onların şöyle söylemeleridir: "Biz toprak iken mi, gerçekten biz mi yeniden yaratılacağız?" İşte onlar Rablerine karşı inkara sapanlar, işte onlar boyunlarına (ateşten) halkalar geçirilenler ve işte onlar -içinde ebedi kalacakları- ateşin arkadaşları olanlardır.

Ra'd Suresi, 17. ayet: (Allah) Gökten bir su indirdi de dereler kendi miktarınca çağlayıp aktı. Sel de yüze vuran bir köpük yüklendi. Bir süs veya bir meta sağlamak için ateşte üzerine yakıp-erittikleri şeyler (madenler)de de bunun gibi bir köpük (artık) vardır. İşte Allah, hak ile batıla böyle örnekler verir. Köpüğe gelince, o atılır gider, insanlara yarar sağlayacak şey ise, yeryüzünde kalır. İşte Allah örnekleri böyle vermektedir.

Ra'd Suresi, 35. ayet: Takva sahiplerine vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkar edenlerin sonu ise ateştir.

İbrahim Suresi, 30. ayet: O'nun yolundan saptırmak için Allah'a eşler koştular. De ki: "Yararlanın. Çünkü elbette sizin varışınız ateşedir."

İbrahim Suresi, 50. ayet: Giyimleri katrandandır, yüzlerini ateş bürümektedir.

Hicr Suresi, 18. ayet: Ancak kulak hırsızlığı yapan olursa, onu da parlak bir ateş izler.

Hicr Suresi, 27. ayet: Ve Cann'ı da daha önce 'nüfuz eden kavurucu' ateşten yaratmıştık.

Nahl Suresi, 62. ayet: Onlar, Allah'a, hoşlarına gitmeyen şeyleri uygun görürler, dilleri de yalan olarak en güzel olanın 'kendilerinin olduğunu' düzmektedir. Hiç şüphesiz ateş onlar içindir ve hiç şüphesiz onlar, (cehennemde) öncülerdir.

Kehf Suresi, 29. ayet: Ve de ki: "Hak Rabbinizdendir; artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin. Şüphesiz Biz zalimlere bir ateş hazırlamışız, onun duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. Eğer onlar yardım isterlerse, katı bir sıvı gibi yüzleri kavurup-yakan bir su ile yardım edilirler. Ne kötü bir içkidir o ve ne kötü bir destektir.

Kehf Suresi, 53. ayet: Suçlu-günahkarlar ateşi görmüşlerdir, artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır; ancak ondan bir kaçış yolu bulamamışlardır.

Kehf Suresi, 96. ayet: "Bana demir kütleleri getirin", iki dağın arası eşit düzeye gelince, "Körükleyin" dedi. Onu ateş haline getirinceye kadar (bu işi yaptı, sonra:) dedi ki: "Bana getirin, üzerine eritilmiş bakır dökeyim."

Taha Suresi, 10. ayet: Hani bir ateş görmüştü de, ailesine şöyle demişti: "Durun, bir ateş gördüm; umulur ki size ondan bir kor getiririm veya ateşin yanında bir yol-gösterici bulurum."

Enbiya Suresi, 39. ayet: O inkar edenler, yüzlerinden ve sırtlarından ateşi püskürtemeyecekleri ve hiç yardım alamayacakları zamanı bir bilselerdi.

Enbiya Suresi, 69. ayet: Biz de dedik ki: "Ey ateş, İbrahim'e karşı soğuk ve esenlik ol."

Hac Suresi, 4. ayet: Ona yazılmıştır: "Kim onu veli edinirse, şüphesiz o (şeytan) onu şaşırtıp-saptırır ve onu çılgın ateşin azabına yöneltir."

Hac Suresi, 17. ayet: Gerçekten iman edenler, Yahudiler, yıldıza tapanlar (Sabii) Hıristiyanlar, ateşe tapanlar (Mecusi) ve şirk koşanlar; şüphesiz Allah, kıyamet günü aralarını ayıracaktır. Doğrusu Allah, herşeyin üzerinde şahid olandır.

Hac Suresi, 19. ayet: İşte bunlar çekişen iki gruptur, Rableri konusunda çekiştiler. İşte o inkar edenler, onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir; başları üstünden de kaynar su dökülür.

Hac Suresi, 51. ayet: Ayetlerimiz konusunda acze düşürücü çabalar harcayanlar, alevli ateşin halkıdır.

Hac Suresi, 72. ayet: Onlara karşı apaçık olan ayetlerimiz okunduğu zaman, sen o inkar edenlerin yüzlerindeki 'red ve inkarı' tanıyabilirsin. Neredeyse, kendilerine karşı ayetlerimizi okuyanın üzerine çullanıverecekler. De ki: "Size, bundan daha kötü olanını haber vereyim mi? Ateş... Allah, onu inkar edenlere va'detmiş bulunmaktadır; ne kötü bir duraktır."

Mü'minun Suresi, 104. ayet: Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde onlar, (etleri sıyrılmış olarak sırıtan) dişleriyle kalıverirler.

Nur Suresi, 35. ayet: Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu Kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar
için örnekler verir. Allah, herşeyi bilendir.

Nur Suresi, 57. ayet: İnkara sapanların, yeryüzünde (Allah'ı) aciz bırakacaklarını sanma. Onların son barınma yerleri ateştir. Ne kötü bir dönüştür o.

Furkan Suresi, 11. ayet: Hayır, onlar kıyamet-saatini yalanladılar; Biz kıyamet saatini yalan sayanlara çılgınca yanan bir ateş hazırladık.

Neml Suresi, 7. ayet: Hani Musa ailesine: "Şüphesiz ben bir ateş gördüm" demişti. "Size ondan ya bir haber veya ısınmanız için bir kor ateş getireceğim."

Neml Suresi, 8. ayet: Oraya gittiğinde, kendisine seslenildi: "Ateş (yerin)de olanlar da, çevresinde bulunanlar da kutlu kılınmıştır. Alemlerin Rabbi olan Allah Yücedir.

Neml Suresi, 90. ayet: Kim bir kötülükle gelirse, artık onlar da ateşe yüzükoyun atılır (ve onlara:) "Yaptıklarınızdan başkasıyla mı cezalandırılıyorsunuz?" (denir).

Kasas Suresi, 29. ayet: Böylelikle Musa, süreyi tamamlayıp ailesiyle birlikte yola koyulunca, Tur tarafında bir ateş gördü. Ailesine: "Siz durun, gerçekten bir ateş gördüm; umarım ondan ya bir haber, ya da ısınmanız için bir kor parçası getiririm" dedi.

Kasas Suresi, 38. ayet: Firavun dedi ki: "Ey önde gelenler, sizin için benden başka ilah olduğunu bilmiyorum. Ey Haman, çamurun üstünde bir ateş yak da, bana yüksekçe bir kule inşa et, belki Musa'nın ilahına çıkarım çünkü gerçekten ben onu yalancılardan (biri) sanıyorum."

Kasas Suresi, 41. ayet: Biz, onları ateşe çağıran önderler kıldık; kıyamet günü yardım görmezler.

Ankebut Suresi, 24. ayet: Bunun üzerine kavminin (İbrahim'e) cevabı yalnızca: "Onu öldürün ya da yakın" demek oldu. Böylece Allah onu ateşten kurtardı. Şüphesiz bunda, iman eden bir kavim için ayetler vardır.

Lokman Suresi, 21. ayet: Onlara; "Allah'ın indirdiklerine uyun" denildiğinde, derler ki; "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." Şayet şeytan, onları çılgınca yanan ateşin azabına çağırmışsa da mı (buna uyacaklar)?

Secde Suresi, 20. ayet: Fasık olanlar içinse, artık onların da barınma yeri ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, geri çevrilirler ve onlara: "Kendisini yalanladığınız ateş azabını tadın" denir.

Ahzab Suresi, 64. ayet: Gerçekten Allah, kafirleri lanetlemiş ve onlar için 'çılgın bir ateş' hazırlamıştır.

Ahzab Suresi, 66. ayet: Yüzlerinin ateşte evrilip çevrileceği gün, derler ki: "Eyvahlar bize, keşke Allah'a itaat etseydik ve Resûl'e itaat etseydik."

Sebe Suresi, 12. ayet: Süleyman için de, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan rüzgara (boyun eğdirdik); erimiş bakır madenini ona sel gibi akıttık. Onun eli altında Rabbinin izniyle iş gören bir kısım cinler vardı. Onlardan kim Bizim emrimizden çıkıp-sapacak olsa, ona çılgın ateşin azabından taddırırdık.

Sebe Suresi, 42. ayet: Artık bugün, bir kısmınızın bir kısmınıza yarar ve zarar sağlamaya gücü yetmez. Biz de o zulmedenlere deriz ki: "Yalanlamakta olduğunuz ateşin azabını tadın."

Fatır Suresi, 6. ayet: Gerçek şu ki, şeytan sizin düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman edinin. O, kendi grubunu, ancak çılgınca yanan ateşin halkından olmağa çağırır.

Fatır Suresi, 36. ayet: İnkar edenlere gelince, onlar için de cehennem ateşi vardır. Onlar için ne, karar verilir, ki böylece ölüversinler, ne de kendilerine onun azabından (bir şey) hafifletilir. İşte Biz, her nankör olanı böyle cezalandırırız.

Yasin Suresi, 80. ayet: Ki O, size yeşil ağaçtan bir ateş kılandır; siz de ondan yakıyorsunuz.

Saffat Suresi, 55. ayet: Derken, bakıverdi, onu 'çılgınca yanan ateşin' tam ortasında gördü.

Saffat Suresi, 64. ayet: Şüphesiz o, ‘çılgınca yanan ateşin' dibinde bitip çıkar.

Saffat Suresi, 68. ayet: Sonra onların dönecekleri yer, elbette (yine) çılgınca yanan ateştir.

Saffat Suresi, 97. ayet: Dediler ki: "Onun için (yüksekçe) bir bina inşa edin de onu çılgınca yanan ateşin içine atın."

Saffat Suresi, 163. ayet: Ancak kendisi çılgınca yanan ateşe girecek olan başka (onu sürüklersiniz).

Sad Suresi, 27. ayet: Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık. Bu, inkar edenlerin zannıdır. Ateşten (görecekleri azaptan) dolayı vay o inkar edenlere.

Sad Suresi, 59. ayet: (Müşrik olan hakim güçlere:) "İşte bu(nlar) da sizinle birlikte (küfür ve zulümde) göğüs gerenlerdir. Onlara bir merhaba (bile) yok. Çünkü onlar ateşe gireceklerdir." (denilir).

Sad Suresi, 61. ayet: Derler ki: "Rabbimiz, kim bunu bizim önümüze sürdüyse, ateşteki azabını kat kat arttır."

Sad Suresi, 76. ayet: Dedi ki: "Ben ondan daha hayırlıyım; sen beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın."

Zümer Suresi, 8. ayet: İnsana bir zarar dokunduğu zaman, gönülden katıksızca yönelmiş olarak Rabbine dua eder. Sonra ona Kendinden bir nimet verdiği zaman, daha önce O'na dua ettiğini unutur ve O'nun yolundan saptırmak amacıyla Allah'a eşler koşmaya başlar. De ki: "İnkarınla biraz (dünya zevklerinden) yararlan; çünkü sen, ateşin halkındansın."

Zümer Suresi, 16. ayet: Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da tabakalar vardır. İşte Allah, Kendi kullarını bununla tehdit edip-korkutuyor. Ey kullarım öyleyse Benden sakının.

Zümer Suresi, 19. ayet: Azap sözü kendisi üzerinde hak olmuş kimse mi (onlarla bir tutulur)? Ateşte olanı artık sen mi kurtaracaksın?

Mü'min Suresi, 6. ayet: Senin Rabbinin kafirler üzerindeki: "Gerçekten onlar ateşin halkıdır" sözü böylece hak oldu.

Mü'min Suresi, 41. ayet: "Ey kavmim, ne oluyor ki ben sizi kurtuluşa çağırıyorken, siz beni ateşe çağırıyorsunuz."

Mü'min Suresi, 43. ayet: "İmkanı yok; gerçekten sizin beni kendisine çağırmakta olduğunuz şeyin, dünyada da, ahirette de çağrıda bulunma (yetkisi, gücü, değeri ve bağışlama)sı yoktur. Şüphesiz, bizim dönüşümüz Allah'adır. Ölçüyü taşıranlar, onlar ateşin halkıdırlar."

Mü'min Suresi, 46. ayet: Ateş; sabah akşam, ona sunulurlar. Kıyamet-saatinin kopacağı gün: "Firavun çevresini, azabın en şiddetli olanına sokun" (denecek).

Mü'min Suresi, 47. ayet: Ateşin içinde, iddialar öne sürüp karşılıklı tartışırlarken zayıf olanlar, büyüklenen (müstekbir)lere derler ki: "Gerçekten biz, size uymuş (teb'anız) olan kimselerdik. Şimdi siz, ateşten bir parçasını olsun, bizden uzaklaştırabilir misiniz?

Mü'min Suresi, 49. ayet: Ateşin içinde olanlar, cehennem bekçilerine dediler ki: "Rabbinize dua edin; azaptan bir günü (olsun) bize hafifletsin."

Mü'min Suresi, 72. ayet: Kaynar suyun içinde; sonra ateşte tutuşturulacaklar.

Fussilet Suresi, 19. ayet: Allah'ın düşmanlarının biraraya getirilip-toplanacakları gün işte onlar, ateşe bölükler halinde dağıtılırlar."

Fussilet Suresi, 24. ayet: Şimdi eğer sabredebilirlerse, artık onlar için konaklama yeri ateştir. Ve eğer onlar hoşnut olma (dünya)ya dönmek isterlerse, artık hoşnut olacaklardan değildirler.

Fussilet Suresi, 28. ayet: Bu, Allah'ın düşmanlarının cezası olan ateştir. Bizim ayetlerimizi inkar etmeleri dolayısıyla bir ceza olarak, orada onlar için ebedilik yurdu vardır.

Fussilet Suresi, 40. ayet: Bizim ayetlerimiz konusunda çarpıtma yapanlar, Bize gizli kalmazlar. Öyleyse ateşin içine bırakılan mı daha hayırlıdır yoksa kıyamet günü güvenle gelen mi? Siz dilediğinizi yapın. Çünkü O yaptıklarınızı gerçekten görendir.

Şura Suresi, 7. ayet: İşte Biz sana, böyle Arapça bir Kur'an vahyettik; şehirlerin anası (olan Mekke halkı)nı ve çevresinde olanları uyarman için ve kendisinde şüphe olmayan toplanma gününü (haber verip onları) uyarman için de. (O gün onların) Bir bölümü cennette, bir bölümü çılgınca yanan ateşin içerisindedirler.

Casiye Suresi, 34. ayet: Denildi ki: "Bugününüzle karşılaşmayı unuttuğunuz gibi, Biz de sizi bugün unutuyoruz. Barınma yeriniz ateştir. Ve sizin için hiçbir yardımcı yoktur."

Ahkaf Suresi, 20. ayet: İnkar edenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir:) "Siz dünya hayatınızda bütün 'güzellikleriniz ve zevklerinizi tüketip- yok ettiniz, onlarla yaşayıp- zevk sürdünüz. İşte yeryüzünde haksız yere büyüklenmeniz (istikbarınız) ve fasıklıkta bulunmanızdan dolayı, bugün alçaltıcı bir azap ile cezalandırılacaksınız."

Ahkaf Suresi, 34. ayet: İnkar edenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir:) "Bu gerçek değil miymiş?" Onlar: "Rabbimiz'e andolsun, evet (öyledir)" derler. (Allah da:) "Öyleyse inkar ettiklerinizden dolayı azabı tadın" dedi.

Muhammed Suresi, 12. ayet: Şüphesiz Allah, iman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İnkar edenler ise, metalanırlar ve hayvanların yemesi gibi yerler; ateş, onlar için bir konaklama yeridir.

Muhammed Suresi, 15. ayet: Takva sahiplerine va'dedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç (böyle mükafaatlanan bir kişi), ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını 'parça parça koparan' kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu?

Fetih Suresi, 13. ayet: Kim Allah'a ve Resûlü'ne iman etmezse, (bilsin ki) gerçekten Biz, kafirler için çılgınca yanan bir ateş hazırlamışızdır.

Zariyat Suresi, 13. ayet: O gün onlar, ateşin üstünde tutulup-eritilecekler:

Tur Suresi, 13. ayet: Cehennem ateşine, 'küçültücü bir sürüklenme ile ' sürüklenecekleri gün;

Tur Suresi, 14. ayet: (Onlara şöyle denir:) "İşte sizin yalanladığınız ateş budur."

Kamer Suresi, 48. ayet: Ateşin içinde yüzükoyun sürüklenecekleri gün cehennemin dokunuşunu tadın" (denecek)

Rahman Suresi, 14. ayet: İnsanı, ateşte pişmiş gibi kuru bir çamurdan yarattı.

Rahman Suresi, 15. ayet: Cann'ı (cinni) da 'yalın-dumansız bir ateşten' yarattı.

Rahman Suresi, 35. ayet: İkinizin de üzerine ateşten yalın bir alev ve (bakır gibi erimiş) kıpkızıl bir duman salıverilir de 'kurtulup-başaramazsınız.'

Vakıa Suresi, 71. ayet: Şimdi yakmakta olduğunuz ateşi gördünüz mü?

Vakıa Suresi, 94. ayet: Ve çılgınca yanan ateşe bir atılma da.

Hadid Suresi, 15. ayet: Artık bugün sizden herhangi bir fidye alınmaz ve inkar edenlerden de.. Barınma yeriniz ateştir, sizin veliniz (size
yaraşan dost) odur; o ne kötü bir gidiş yeridir.

Mücadele Suresi, 17. ayet: Ne malları, ne çocukları onlara Allah'a karşı hiçbir şeyle yarar sağlamaz. Onlar, ateşin halkıdır, içinde süresiz kalacaklardır.

Haşr Suresi, 3. ayet: Eğer Allah, onlara sürgünü yazmamış olsaydı, muhakkak onları (yine) dünyada azaplandırırdı. Ahirette ise onlar için ateş azabı vardır.

Haşr Suresi, 17. ayet: Sonunda onların akibetleri, şüphesiz ateşin içinde ikisinin de süresiz olarak kalıcı olmalarıdır. İşte zalim olanların cezası budur.

Haşr Suresi, 20. ayet: Ateş halkı ile cennet halkı bir olmaz. Cennet halkı 'umduklarına kavuşup mutluluk içinde olanlardır.'

Tegabün Suresi, 10. ayet: İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince; onlar da içinde sürekli kalıcılar olmak üzere, ateşin halkıdırlar. Ne kötü bir dönüş yeridir O.

Tahrim Suresi, 10. ayet: Allah, inkar edenlere, Nuh'un eşini ve Lut'un eşini örnek verdi. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikahları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, (kocaları) kendilerine Allah'tan gelen hiçbir şeyle yarar sağlamadılar. İkisine de: "Ateşe diğer girenlerle birlikte girin" denildi.

Mülk Suresi, 5. ayet: Andolsun, Biz en yakın olan göğü (dünya göğünü) kandillerle süsleyip-donattık ve bunları, şeytanlar için taşlama-birimleri (rücum) kıldık. Onlar için çılgınca yanan ateşin azabını hazırladık.

Mülk Suresi, 10. ayet: Ve derler ki: "Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık."

Mülk Suresi, 11. ayet: Böylece kendi günahlarını itiraf ettiler. Çılgınca yanan ateşin halkına (Allah'ın rahmetinden) uzaklık olsun.

Mearic Suresi, 15. ayet: Hayır; (hiçbiri kabul edilmez). Doğrusu o (cehennem), cayır cayır yanmakta olan ateştir:

Nuh Suresi, 25. ayet: Bunlar, hataları dolayısıyla suda boğuldular, sonra ateşe sokuldular. O zaman da Allah'ın dışında hiçbir yardımcı bulamadılar.

Cin Suresi, 23. ayet: "(Benim görevim,) Yalnızca Allah'tan olanı ve O'nun gönderdiklerini tebliğ etmektir. Kim Allah'a ve O'nun elçisine isyan ederse, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere onun için cehennem ateşi vardır."

Müzzemmil Suresi, 12. ayet: Çünkü Bizim yanımızda bukağılar ve cayır cayır yanan bir ateş vardır:

Müddesir Suresi, 31. ayet: Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Ve onların sayısını inkar edenler için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler (böylece) kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin: "Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?" İşte Allah, dilediğini böyle şaşırtıp-saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularını Kendisi'nden başka (hiç kimse) bilmez. Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür.

İnsan Suresi, 4. ayet: Doğrusu Biz kafirlere zincirler, demir halkalar (tomruklar) ve çılgınca yanan bir ateş hazırladık.

Tekvir Suresi, 12. ayet: Cehennem ateşi çılgınca kızıştırıldığı zaman,

İnfitar Suresi, 14. ayet: Ve şüphesiz facir (kötü) olanlar da, elbette çılgınca yanan ateşin içindedirler.

İnşikak Suresi, 12. ayet: Çılgın alevli ateşe girecek.

Buruc Suresi, 5. ayet: 'Tutuşturucu-yakıt dolu o ateş,'

A'la Suresi, 12. ayet: Ki o, en büyük ateşe yollanacaktır.

Gaşiye Suresi, 4. ayet: Kızgın bir ateşe yollanırlar.

Beled Suresi, 20. ayet: "Kapıları kilitlenmiş" bir ateş onların üzerinedir.

Leyl Suresi, 14. ayet: Artık sizi, 'alevleri kabardıkça kabaran' bir ateşle uyardım.

Beyyine Suresi, 6. ayet: Şüphesiz, Kitap Ehlinden ve müşriklerden inkar edenler, içinde sürekli kalıcılar olmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar, yaratılmışların en kötüleridir.

Adiyat Suresi, 2. ayet: (Tırnaklarıyla) Ateş saçanlara,

Kaari'a Suresi, 11. ayet: O, kızgın bir ateştir.

Tekasür Suresi, 6. ayet: Andolsun, o çılgınca yanan ateşi de elbette görecektiniz.

Hümeze Suresi, 6. ayet: Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir.

Mesed Suresi, 3. ayet: Alevi olan bir ateşe girecektir.

Ateş Hakkında Sahih Hadisler (Kütübi Sitte)

Konulara Göre Sahih Hadisler

Fasil : KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ
Konu : Kıyametten Önce Bir Ateşin Çıkması
Ravi : Ebu Hureyre

Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hicaz bölgesinden bir ateş çıkmadıkça kıyamet kopmaz. Bu ateş Busra`daki develerin boyunlarını aydınlatacaktır."
HadisNo : 5027


Fasil : KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ
Konu : Deccal Hakkında
Ravi : Huzeyfe

Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Deccal çıktığı vakit beraberinde su ve ateş vardır. Ancak halkın ateş olarak gördüğü tatlı sudur; halkın su olarak gördüğü ise yakıcı bir ateştir. Sizden kim o güne ererse, halkın ateş olarak gördüğüm düş(meyi kabul et)sin. Çünkü o, tatlı soğuk sudur."
HadisNo : 5011


Fasil : KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ
Konu : Cennet Ve Cehennem
Ravi : Ebu Hureyre

Hadis : Resulullah (sav): "Yaktığınız ateş var ya, bu cehennem ateşinin yetmiş cüzünden bir cüzdür!" buyurmuşta. (Yanındakiler): "Zaten bu ateş, vallahi (asileri cezalandırmaya ahirette) yeterliydi" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Cehennem ateşi öbürüne altmış dokuz kat üstün kılındı. Her bir kat`ın harareti, bunun mislindedir."
HadisNo : 5114


Fasil : TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu : Mu`minun Suresi
Ravi : Ebu Said el-Hudri

Hadis : "ateş onların yüzlerini yalar, dişleri sırıtıp kalır" (Mü`minun 104) ayeti hakkında şu açıklamayı yapar: "ateş yüzü kızartır ve üst dudak büzülür, öyle ki, başının ortasına kadar çekilir, alt dudak da aşagıya sallanır ve göbeğe kadar düşer."
HadisNo : 715


Fasil : ÖLÜM BÖLÜMÜ
Konu : Ölümden Sonrası Hakkında
Ravi : İbnu Ömer

Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Sizden biri ölünce, kendisine akşam ve sabah (cennet veya cehennemdeki) yeri arzedilir. Cennet ehlinden ise, (yeri) cennet ehlinin (yeridir), ateş ehlinden ise (yeri) ateş ehlinin (yeridir). Kendisine: "Allah seni kıyamet günü diriltinceye kadar senin yerin işte budur!" denilir."
HadisNo : 5496


Fasil : İMAN VE İSLAM HAKKINDA
Konu : Kur`an Ve Hadise Uymaya Dair
Ravi : Ebu Hüreyre

Hadis : Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki: "Benim misalimle sizin misaliniz, şu temsile benzer: Bir adam var ateş yakmış. ateş etrafı aydınlatınca, pervaneler (gece kelebekleri) ve aydınlığı seven bir kısım hayvanlar bu ateşe kendilerini atmaya başlarlar. Adamcağız onları kurtarmaya (mani olmaya) çalışır. Ancak hayvanlar galebe çalarak çoklukla ateşe atılırlar. Ben (tıpkı o adam gibi) ateşe düşmememiz için belinizden yakalıyorum, ancak siz ateşe ateşe koşuyorsunuz."
HadisNo : 59


Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Muhtelif Seriyyeler
Ravi : Ali İbnu Ebi Talib

Hadis : Resulullah (sav) bir seriyye gönderdi ve birliğin başına Ensar`dan bir zat koydu ve askerlere komutanlarına itaat etmelerini emretti. (Sefer esnasında komutan, bir meseleden) öfkelenip: "Resulullah (sav) bana itaat etmenizi emretmedi mi?"dedi. Hepsi de: "Evet emretti!" dediler. "Öyleyse," dedi, "derhal bana odun toplayın!" Hemen odun toplanmıştı. Bu sefer: "ateş atın!" emretti. Ashab (odun yığınına) ateş attı. Komutan: "İçine girin!" emretti. Girmek üzere ilerlediler. Ancak birbirlerinden tutup: "Biz, ateşten kaçarak Resulullah (sav)`a geldik (şimdi ateşe girmemiz olur mu?)" diyerek girmediler. Öyle durdular. ateş söndü. Komutanın da öfkesi geçti. Bu vak`a Resulullah (sav)`a intikal edince: "Eğer girselerdi. Kıyamet gününe kadar bir daha ondan çıkamazlardı! Allah`a isyanda (kula) itaat yok! Taat masruftadır!" buyurdular.
HadisNo : 4299


Fasil : FEZAİL BÖLÜMÜ
Konu : Çocuk Ölümü
Ravi : Ebu Hüreyre

Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Mü`minlerden birinin üç çocuğu ölür ve ona da ateş değerse, bu çok hafif bir alev yalamasıdır."
HadisNo : 4703


Fasil : KESB (KAZANÇ) BÖLÜMÜ
Konu : Mübah Olan Kazançlar
Ravi :

Hadis : Resulullah (sav)`ın muhacir ashabından bir adamın anlattığına göre, Resulullah (sav) şöyle buyurdular: "Müslümanlar üç şeyde ortaktırlar: Su, ot ve ateş."
HadisNo : 5182


Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Cihad Ve Mücahidlerin Faziletleri
Ravi : İbnu Abbas

Hadis : Resulullah (sav)`ın şöyle söylediğini işittim: "İki göz vardır, onlara ateş değemez: Allah için ağlayan göz ile, Allah yolunda uyanık sabahlayan göz."
HadisNo : 1000


Fasil : NAMAZ BÖLÜMÜ
Konu : Cemaate Devam Vacibtir
Ravi : İbnu Abbas
Hadis : İbnu Abbas (ra)`dan gündüz oruç tutan, gece de namaz kılan ve fakat cemaate ve cumaya gelmeyen bir kimse hakkında sorulmuştu: "Bu, ateş ehlindendir!" diye cevap verdi.
HadisNo : 2788


Fasil : ORUÇ BÖLÜMÜ
Konu : Orucun Ve Ramazan Ayının Fazileti
Ravi : Ebu Hüreyre

Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim Allah Teala yolunda bir gün oruç tutsa, Allah onunla ateş arasına, genişliği sema ile arz arasını tutan bir hendek kılar."
HadisNo : 3109


Fasil : HACC VE UMRE BÖLÜMÜ
Konu : Tavaf Ve Sa`yde Dua
Ravi : Abdullah İbnu Saib

Hadis : Safa ile Merve arasındaki tavaf sırasında Resulullah (sav)`ın şöyle dua ettiğini işittim: "Rabbimiz bize dünyada hayır ver, ahirette de hayır ver ve bizi ateş azabından koru."
HadisNo : 1393


Fasil : KANAAT BÖLÜMÜ
Konu : Kanaat Hakkında
Ravi : Ebu Hüreyre

Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim (malını artırmak için) insanlardan dilenirse, o mutlak surette ateş talep etmiş olur. Öyleyse ister azla yetinsin isterse çoğaltmayı istesin, (artık kendisi bilir}!"
HadisNo : 4871


Fasil : MUHTELİF NEV`E GİREN HADİSLER
Konu : Muhtelif Nev`de Hadisler
Ravi : Ebu Musa

Hadis : Medine`de bir ev, geceleyin aile halkı içinde olduğu halde yandı. Durumları Aleyhissalatu vesselam`a haber verilmişti: "Bu ateş var ya! Sizin düşmanınızdır. Uyuduğunuz zaman onu söndürün de size zarar vermesin." buyurdular.
HadisNo : 5947


Fasil : FEZAİL BÖLÜMÜ
Konu : Ashabın Faziletlerinin Mücmel Zikri
Ravi : Cabir

Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Beni gören veya beni göreni gören bir müslümana ateş değmeyecektir."
HadisNo : 4364


Fasil : SEFER (YOLCULUK) VE ADABI BÖLÜMÜ
Konu : Deniz Yolculuğu
Ravi : Abdullah İbnu Amr İbni`l-As

Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hacc veya umre veya Allah yolunda cihad maksadları dışında gemiye binme. Zira denizin altında ateş, ateşin altında da deniz vardır."
HadisNo : 2203


Fasil : KAZA (DAVA) VE HÜKÜM BÖLÜMÜ
Konu : Adil Ve Zalim Hakim
Ravi : Ebu Hüreyre

Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim Müslümanların kadılık hizmetini talep edip elde etse, sonra adaleti zulmüne galebe çalsa cennete girer. Zulmü adaletine galebe çalsa, ateş onundur."
HadisNo : 4885


Fasil : AZAD MÜDEBBER KILMA; MUKATEBE VE KÖLE İLE MUSAHABE
Konu : Köle Azad Etmenin Fazileti
Ravi : Vasile İbnu`l-Eska`

Hadis : Kendisine -katl sebebiyle ateş- vacib olan bir arkadaşımızla Resulullah (sav)`a gelmiştik. "Ona bedel bir köle azad edin, Allah da onun her bir uzvuna bedel sizden bir uzvu ateşten azad etsin!" buyurdu.
HadisNo : 4150


Fasil : İlaveler Bölümü
Konu : Nefisle İlgili Eedebe Giren Hadisler
Ravi : İbnu Mes`ud

Hadis : Resulullah (sa) buyurdular ki: "Kendisi ateşe haram edilen ve kendisine de ateşin haram kılındığı kimseyi size haber vermeyeyim mi? ateş, (halka) her yakın olana, yumuşak huylu ve insanlara kolaylık gösterene haram kılınmıştır."
HadisNo : 5860


Fasil : NAMAZ BÖLÜMÜ
Konu : Ezanın Başlangıcı
Ravi : Enes

Hadis : İnsanlar çoğalınca, herkesçe bilinecek olan bir şeyle namaz vaktinin duyurulmasının gerektiğini aralarında konuştular. (Bu meyanda bir ateş yakılması veya bir çan çalınması teklif edildi). Bunun üzerine Resulullah (sav) Bilal`e emrederek ikişer kere söyleyerek de ikamet okumasını emretti.
HadisNo : 2455


Fasil : KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ
Konu : Kıyametten Önce Bir Ateşin Çıkması
Ravi : İbnu Ömer

Hadis : Resulullah (sav): "Kıyametten önce, Hadramevt`ten -veya Hadramevt denizinden- bir ateş çıkacak, insanları toplayacak" buyurmuşlardı. (Orada bulunanlar): "Ey Allah`ın Resulü (o güne ulaşırsak) ne yapmamızı emredersiniz?" diye sordular. "Size Şam(`ı yani Suriye`ye gitmenizi) tavsiye ederim" buyurdular.
HadisNo : 5028


Fasil : TIBB VE RUKYE BÖLÜMÜ
Konu : Rukye Ve Temimlerin (Muskaların) Cevazı
Ravi : İbnu Abbas

Hadis : Resulullah (sav), hummaya ve bütün ağrılara karşı şu duayı okumamızı öğretmişti: "Bismillahi`l-Kebiri eüzü billahi`l-Azimi min külli ırkın na`arın ve min şerri harri`n nar." "Ulu Allah`ın adıyla, kanla kabaran her bir damardan ve ateş hararetinin şerrinden büyük Allah`a sığınırım."
HadisNo : 4026


Fasil : NAMAZ BÖLÜMÜ
Konu : Secdeler Üzerine Fasıl - Tilavet Secdesi
Ravi : Ebu Hüreyre

Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ademoğlu secde ayeti okur ve secde ederse şeytan ağlayarak ayrılır ve: "Yazık bana, insanoğlu secdeyle emredildi ve secde etti, mukabilinde ona cennet var. Ben de secdeyle emrolundum ama ben itiraz ettim, benim için de ateş var" der."
HadisNo : 2765

0 Comments:

Yukarı Çık