Daha ile ilgili cümleler, Daha cümle içinde kullanımı, içinde Daha geçen örnek cümle kurmak, Daha kelimesi mecaz kullanımı
Daha ile ilgili cümleler, Daha cümle içinde kullanımı, içinde Daha geçen örnek cümle kurmak, Daha kelimesi mecaz kullanımı
Daha ile ilgili cümleler, Daha cümle içinde kullanımı
Stres atmanın, stresten kurtulmanın doğal yolları ve teknikleri, gerginlik ve stres nasıl geçer tedavisi korunma yöntemleri. Stresten Kurtul...
Stres Tedavisi Nasıl Geçer Stresten Kurtulmanın Yolları
Turbofan Motor nasıl çalışır, Turbofan Motor çalışma prensibi ve yapımı, Turbofan Motor özellikleri ve kısımları verim artışı vb. armaların...
Turbofan Motor Yapımı, Çalışma Prensibi, Özellikleri ve Kısımları
Turbofan Motor nasıl çalışır, Turbofan Motor çalışma prensibi ve yapımı, Turbofan Motor özellikleri ve kısımları verim artışı vb. armaların cevaplarını bu sayfamızda bulabilirsiniz...
Turbofan Motor Yapımı ve Çalışma Prensibi
Bir turbofan motorunun nasıl çalıştığını anlayabilmek için öncelikle bir turbofan motorunun ne olduğunu anlamamız gerekir. Turbofan motoru, ağırlıklı olarak orta ve büyük boyutta uçaklar tarafından kullanılan bir tür gaz türbini motorudur. Eğer daha önce ticari bir uçak görmüşseniz, Bypass Turbofan Motorunu görme şansınız yüksek demektir (bu makalenin ilerleyen bölümlerinde bypass oranına değinilecektir).
Turbofan motorları genellikle benzer büyüklükteki pistonlu motorlara (otomobillerde kullanılanlar gibi) nazaran ağırlık oranına göre daha iyi bir itme gücü sağlar, bu nedenle ağırlık oranına ilişkin ürettiği itme gücü daha az verimli olan pistonlu motorları büyük uçaklarda göremezsiniz. Turbofan motorlarının kullanılmasının bir diğer nedeni ise pistonlu motor muadillerine göre çok daha güvenilir olmasıdır. Bir Turbofan motorundaki tüm yapılar, pistonlu motorlardakinin aksine aynı yönde hareket eder.
Turbofan Motorların Dayandığı Prensipler
Turbofan motorunda kullanılan en temel bilimsel ilke Newton'un 1. hareket yasasıdır.
"Eğer bir cisim hareketsiz olarak duruyor veya sabit bir hızda gidiyorsa, dışardan bir kuvvet uygulanıncaya kadar hareketsiz olarak kalmaya veya sabit hızda gitmeye devam edecek, bir kuvvet uygulandığında ise, cisim, o kuvvetin yönünde hızlanacaktır"Newton'un 1. Yasasına göre matematiksel ifade şöyle olur:
Prensibe göre: Motora giren hava motor vasıtasıyla hızlandırılır ve daha sonra dışarı atılır, motorun hızlandırılmış havası, prensip olarak bir pervane ile aynı olup çok daha fazla paladan oluşan fanı çalıştırmak için kullanılır. Çalıştırılmış fan ve hızlanmış egzoz gazlarının birleşimi ileri bir itmeye sebep olur. Bu itme, uçağın ileriye hareketini sağlayan şeydir.
Turbofan motorların aşamaları
Turbofan motorda dört ana aşama bulunur; Havanın girişi (Emme), Sıkıştırma, Yanma ve Egzoz. Bu dört aşamanın her biri, en nihayetinde itme üretmek için birlikte çalışırlar. Dört aşamanın her biri, nihai olarak itme kuvveti üretmek için birlikte çalışıyor.
Turbofan Motor Giriş Aşaması
Turbofan motorunun giriş aşaması motorun kompresörünü soğuk hava ile besler. Bazı hava motorun içine doğru giderken bazı hava motorun dış tarafından geçer, işte bu havanın motora girmemesi bypaslanması şeklinde söylenir. Giren hava ile atılan havanın oranı genellikle bypass (atlama) oranı olarak adlandırılır. Motor dışından geçen hava akımı kütlesinin jet motoruna giren hava akımı kütlesinden çok daha büyük olması özelliği ile çoğu büyük uçakta yüksek bypasslı Turbofan motorları bulunur.
Turbofan Motor Yüksek bypass Oranı
Yüksek bypass oranının iki önemli avantajı daha düşük yakıt tüketimi ve daha düşük gürültülü üretim sağlamasıdır. Bu iki avantaj, hava yolu yöneticilerinin daha az verimli olan düşük bypass motorlarından ziyade yüksek Bypass motorları daha çok tercih edip satın almalarını sağlar.
Turbofan Motor Düşük-bypass Oranı
Yüksek bypass oranlarının en büyük dezavantajı, ses altı hızlarda (ses hızından daha yavaş) uçmaya sınırlanmış olmasıdır.
Turbofan Motor Sıkıştırma Aşaması
Motorun sıkıştırma aşaması, her türlü gaz türbini motorunun verimi için oldukça önemli bir konudur. Sıkıştırma aşaması, havanın yanma aşamasında ateşlenebilmesi için doğru basınç ve sıcaklıkta olmasını sağlar. Kompresör sabit bıçaklardan (statör bıçakları olarak da bilinir) ve tahrik bıçaklarından (rotor bıçakları olarak da bilinir) oluşur; döner ve sabit bıçakların kombinasyonu, havanın yüksek basınca maruz kalarak daha yüksek termal enerjiye sahip olmasına neden olur. Sıcak basınçlı hava daha sonra yanma odasına akar.
Turbofan Motor Yanma Aşaması
Odadaki yapılarla birlikte yanma aşaması, hava-yakıt karışımını oluşturmaktan ve yakılmasından sorumludur. Yanma odası, yakıtın ateşlenerek yüksek sıcaklık ve basınçlı havada yakılmasını sağlayan yakıt enjektör sisteminden oluşur. Hava yakıt karışımı yanarken hızla genişleyerek (hacmi artar) arka taraftaki egzoz aşamasına geçmeye zorlanır. Genişleyen gazlar ile ortaya çıkan muazzam enerji, yanma türbinine bağlı koaksiyal şaft vasıtasıyla dönme enerjisine çevrilir.
Turbofan Motor Egzoz Aşaması
Egzoz aşamasında meydana gelen itme gücü, açık bir şekilde Newton'un 3. Kanununa dayanmaktadır.
" Bir cisme etki eden kuvvete eşit ve ters yönde bir tepki oluşur."
Matematiksel ifadesi: F1 = -F2’dir.
Egzoz gazları, motorun arka tarafından yüksek hızda çıkar, bu egzoz gazlarının reaksiyon kuvveti ise egzozun ters yönünde olup itki kuvveti olarak tanımlanır.
Turbofan Motor Mekaniği
Bu enerji değişimi ile çalışan büyük fan yüksek bypasslı Turbofan motorlarda pervaneye benzer şekilde davranır. Yanma türbini aşamasında genleşen gazlar, şaftı çalıştırarak büyük fanların dönmesini sağlar. Büyük fan havayı, yakıtla tutuşarak yanmasına neden olacak doğru basınç ve sıcaklığa gelmesini sağlayan bypass ve sıkıştırma odasına havayı yönlendirir.
Ancak, turbofan motoru, hava yakıt karışımını yakmak için sıcak ve sıkıştırılmış havaya ihtiyaç duyuyor ve sıkıştırma aşamasında görev alan fanları çalıştırmak için sonradan yanmalı türbinleri çalıştırmamız gerekiyorsa, belki şunu soruyor olabilirsiniz: Bir turbofan motoru nasıl başlatılır?
Turbofan motoru nasıl başlatılır?
Fanın bıçakları, yanma döngüsünü başlatmak için dönme enerjisine ihtiyaç duyar; bu nedenle, mühendisler, Hava Türbin Marş motoru adı verilen yüksek basınçlı bir giriş ağzı tasarlamıştır. Hava türbini marşı motorun yanına takılır.
Hava türbin marş motoru, aşağıda gösterilen start arabasıyla çalıştırılan küçük basınçlı bir türbindir. Start arabası, debriyaj vasıtasıyla motor miline bağlı olan hava türbin marşına basınçlı hava gönderir. Böylelikle, hava türbin marş motorunu döndürülerek, motora giren havanın sıkıştığı motor kompresörünün dönmesine neden olur. Hava türbin marş motoru, motorun ondan bağımsız şekilde rölantide çalışmasına kadar şaftı döndürmeye devam eder.
Mühendisler ve teknisyenler, 21. yüzyılın Turbofan motorlarını geliştirmek için daima yeni yollar bulmaya devam etmektedir. Artık bir Turbofan motorunun nasıl çalıştığına dair giriş niteliğinde bir anlama ve bakış açısına sahip olduğunuza göre, onu bir akranınıza veya aile üyesine açıklamayı deneyin. Açıklamanızı anlayabiliyorsa, o zaman turbofan motorunun temellerini biliyorsunuz demektir. Eğer anlamadıysa kendinize bir iyilik yaparak bu makaleyi tekrar okumanızı öneririz.
Turbofan Motorlarda Verim
Isıl Verim
Isıl verim; motordan çıkan net gücün yakıttan elde edilen ısıl enerjinin oranına denir. Bir ideal turbojet motorunun T-s diyagramına göre ısıl verim.
İtme Verimi
İtme verimi; yararlı güç çıkışının toplam güç çıkışına oranı olarak tanımlanır. Yararlı gücü, thrust kuvveti üretimi ve uçuş hızının çarpımı olarak ifade edebilirken, toplam güç çıkışı ise motorun içinden geçen gazın kinetik enerjisindeki değişim oranıdır.
Performans kapasitesini artırmak için günümüzde iki kriter izlenir:
Kompresör basınç oranını artırarak termodinamik çevrim verimini artırmak
Türbin giriş sıcaklığını artırarak motor güç çıkışını artırmak
Mekanik Tasarımda Bu Kriterlerin Sonuçları Ne olur? Amaç 1: Kompresör Basınç Oranını Artırmak Kompresör Basınç Oranındaki Değişim
Çözüm 1 : Stator kanatçıklarının değişken konsepti
Güvenilir hava akışının kontrol sisteminin tasarımı
Yüksek sıcaklık ve basınçlarda kanatçıkların ucundan gerçekleşecek hava sızıntısının korunması
Çözüm 2 : Çoklu Rotor Konsepti
Avantajları
Yüksek basınç ve düşük basınç kısımlarında en uygun hız seçenekleri
Kompresör kısımlarının sayılarının azaltılması
Düşük basınç ve yüksek basınç rotorlarının arasına soğuk havayı daha kolay almak
Sadece yüksek basınç rotoru döneceği için daha kolay motor startı
Akciğer kanseri vakalarının neredeyse yüzde 85'lik büyük bir bölümü, tütün ve tütün ürünleri kullanımına bağlı olarak başladığı, ve bu ü...
Akciğer Kanseri Hakkında Herşey, Nedir Belirtileri Tedavisi Ameliyatı Nedenleri Korunma Yolları
Akciğer kanseri vakalarının neredeyse yüzde 85'lik büyük bir bölümü, tütün ve tütün ürünleri kullanımına bağlı olarak başladığı, ve bu ürünlerin erkekler arasında kullanımı daha yaygın olduğu için, Akciğer kanseri de erkeklerde daha çok görülmektedir ve en yaygın yaş aralığı 50-70 arasıdır. Akciğer kanseri nedir, nedenleri ve belirtileri hangileridir, akciğer kanserinden korunma yolları nelerdir, akciğer kanseri evreleri ve tedavisi nasıl yapılır, bu hastalığa yakalananlarda yaşam süresi ne kadardır vb. akciğer kanseri ile ilgili bir çok sorunun cevabını bu sayfamızda bulabilirsiniz...
Akciğer Kanseri Sayfa İçeriği
- Akciğer Kanseri Nedir?
- Akciğer Kanserinin Cinsiyete Göre Görülme Oranları
- Akciğer Kanseri Belirtileri
- Akciğer Kanseri Nedenleri
- Akciğer Kanseri Tanısı
- Akciğer Kanserinde Görüntüleme Yöntemleri
- Akciğer Kanserinde Biyopsi Yöntemleri
- Akciğer Kanserinin Evreleri
- Akciğer Kanseri Tedavisi
- Akciğer Kanserinde Aşı Tedavisi
- Akciğer Kanserinden Korunmanın Yolları
- Akciğer Kanserinde Bitkisel Tedavi
Akciğer Kanseri Nedir?
Oksijen vücudumuzun temel yaşam kaynağıdır. Vücudumuza oksijen alınımı ve hücrelerimizin oksijeni tüketmesi sonrasında oluşan karbondioksitin vücuttan dışarı atılmasını sağlamakla görevli akciğerlerimizdeki doku ve hücrelerin, bazı olumsuz etkenler neticesinde kontrolsüz şekilde çoğalması sonucu akciğer kanseri oluşur. Kontrolsüz çoğalan bu kitleler bulunduğu ortamda büyür ve etrafındaki dokulara yayılabilir, yani metastaz yapabilir ve hasar verebilir.
Küçük hücreli (yulaf hücreli) akciğer kanseri ve küçük hücreli olmayan akciğer kanseri olmak üzere ikiye ayrılan akciğer kanseri, insan hayatını çok büyük bir tehlikeye atar. Çünkü ölüm denilen şey ne şekilde olursa olsun, solunumun durmasıyla gerçekleşir. Solunum konusunda ise en hayati ve başlıca organımız akciğerlerimizdir.
Küçük Hücreli Olmayan Akciğer Kanseri
Değişik tipleri bulunan küçük hücreli olmayan akciğer kanserinde, her bir tipin kanser hücrelerinin türü diğerinden farklıdır. Her kanser hücresi farklı şekilde büyümekte ve farklı yollardan yayılmaktadır. Küçük hücreli olmayan akciğer kanserinin tipleri mikroskopla incelendiğinde kanser dokusundaki hücrelerin türüne ve hücrelerin görüntüsüne göre belirlenir:
Skuamoz hücreli karnisom: Akciğerlerde sıklıkla merkeze daha yakın olan bronşiyollerin duvarlarında meydana gelmektedir. Balıksırtı gibi ince ve düzleşmiş bir görüntüsü olan skuamoz hücrelerden kaynaklanır. Epidermoid karsinom da denir. Bu yassı hücreli karsinom, karsinomun alt tiplerin olup, cilt, akciğer, dudak, ağız, mesane, vajina, serviks (rahim ağzı) vb. birçok organdan köken alabilmektedir.
Adenokarsinom: Akciğerlerimizin mukus üreten bezlerinde oluşur ve akciğerin merkezinden çok dış kısımlarına yakın bölgelerinde ortaya çıkar. Bez (salgısal) özellik gösteren hücrelerden kaynaklanır.
Büyük hücreli karsinom: Mikroskopta bakıldığında, büyük ve anormal hücrelerin görüldüğü kanserdir.
Adenoskuamoz karsinom: Mikroskopta düzleşmiş görünen hücrelerden başlayan ve aynı zamanda bez özellikleri gösteren kanserdir.
Pleomorfik, sarkomatoid, veya sarkomatöz karsinom: Mikroskopta kanser hücrelerinin değişik tipleri ile giden bir grup kanserdir.
Karsinoid tümör: Yavaş yavaş büyüyen ve nöroendokrin, yani sinirsel uyarı sonucu hormon salgılayan hücrelerden başlayan kanserdir.
Küçük Hücreli Akciğer Kanseri
Küçük hücreli akciğer kanserlerinin, toplam akciğer kanserlerinin içindeki oranı %15 civarındadır. Çoğunlukla, sigara içen hastalarda görülmektedir. Diğer akciğer kanseri türlerine göre metastaz ihtimali, yani lenfatik sistem ve kan yoluyla vücuda yayılımı daha hızlıdır.
Akciğer Kanserinin Cinsiyete Göre Görülme Oranları
Sigara kullanımı erkeklerde daha yaygın olduğundan dolayı, akciğer kanseri, daha çok erkeklerde görülmektedir. Yaş faktörü de akciğer kanseri nedenlerinden biri olarak kabul edilebilir. Akciğer kanseri çoğunlukla 55 yaş ve üzerinde görülmektedir. Fakat bu; sigaraya başlama yaşına, sigara kullanma sıklığına, çeşitli kanser yapıcı maddelere maruz kalma durumuna göre değişmektedir. Akciğer kanseri 45 yaş altında nadiren ortaya çıkarken, genellikle 50-70 yaşlarında daha fazla tanı konulmaktadır.
Akciğer kanseri, her ne kadar hayati tehlikesi yüksek kanser türleri arasında olsa da, son dönemlerde ortaya çıkan yeni tedavi yöntemleri ve erken teşhis olanakları sayesinde iyileşme oranı her geçen gün artan bir hastalıktır. Yaklaşık olarak dünyada her yıl 1,3 milyon kişi akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde ise her yıl 30-40 bin kişiye akciğer kanseri teşhisi konulmaktadır. Bir yılda, ülkemizde sigaradan kaynaklı akciğer kanseri olan hastaların sayısı net olarak bilinmese de akciğer kanseri vakalarının %80-90’lık bir kısmının sigara kaynaklı olduğu söylenebilir. Akciğer kanserinde erken tanı çok önemlidir. Çünkü akciğer kanseri sıklıkla kemik, karaciğer, beyin ve böbrek üstü bezlerine hızla yayılım gösterebilme özelliğine sahiptir.
Akciğer kanseri hem ölümcül tehlikesi en yüksek olan hem de önlenmesi çok kolaydır. Dünyada en çok 50-70 yaşları arasında görülen akciğer kanserinde risk 35 yaşından sonra artar. Kadınlarda erkeklere göre kanserin seyri çok daha hızlıdır. 25 yıl önce akciğer kanseri her 11 erkeğe karşılık 1 kadında görülürken, günümüzde neredeyse her 2 erkeğe karşı 1 kadında akciğer kanseri saptanmaktadır ve bunun en büyük nedeni artık kadınların da çok sigara içiyor olmasıdır.
Akciğer Kanseri Belirtileri
Aşağıdaki belirtilerin süresi birkaç haftayı aşıyorsa zaman geçirmeden doktora başvurulmalıdır.
- Ani zayıflama
- Kanlı balgam
- İştah kaybı
- Göğüs ağrısı
- Ses kısıklığı
- Yutma güçlüğü
- Yorgunluk ve halsizlik
- Kollarda ve omuzda ağrı
- Göz kapağı düşüklüğü
- Geçmeyen ve giderek kötüleşen inatçı öksürük
- Sürekli nefes darlığı, hırıltılı solunum
Akciğer kanserinin en genel belirtisi inatçı öksürüklerdir. Bunun dışında göğüs ağrısı, nefes darlığı, ateş, ses kısıklığı, yüz ve boyunda şişme, omuz ve kol ağrısı, sırt ağrısı, yutma güçlüğü ve kanlı balgam gibi bulgular da akciğer kanseri belirtileridir. Öksürükle birlikte gelen kanlı balgam, akciğer kanseri hastalarının dörtte birlik bir kısmında görülmektedir. Akciğer kanseri belirtilerinden baş ve kemik ağrısı, yorgunluk ve halsizlik de sıkça görülür.
Akciğer kanserinin belirtileri yaşam bölgesine göre değişiklik göstermektedir. Akciğerin üst kısmına yerleşmiş olan bir kitle, bazı sinirlere bası yaparak kolda ve omuzda ağrıya, ses kısıklığına ve göz kapağı düşüklüğüne neden olabilir. Ancak bu belirtiler birçok hastalıkta görülebildiği için ihmal edilebilmektedir. Herhangi bir üst solunum yolu enfeksiyonu, akciğer enfeksiyonu, kas iskelet sistemi ağrısı bu şikayetlere yol açabilir.
Akciğer kanseri belirtileri bazen oldukça sinsidir. Hiç bir belirti vermeden ilerleyebilen bir hastalıktır. Hastaların neredeyse dörtte birinde kanser, hiçbir belirti vermeden oluşmaktadır. Çoğu kişi akciğer kanseri olduğunu, başka bir hastalık sebebiyle akciğer röntgeni çektirdiğinde öğrenmektedir. Bu nedenle rutin olarak yapılan kontrollerin akciğer kanserinin erken evrede belirlenmesinde hayati önemi bulunmaktadır. Akciğer kanseri erken evrelerde teşhis edilirse tedavisinde başarı şansı oldukça yüksektir. Günümüzde düşük doz spiral bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme tekniklerindeki ilerlemeler ile akciğer kanseri artık erken evrede saptanabilmektedir.
Akciğer Kanseri Nedenleri
Akciğer kanserinin başlıca nedenleri:
- Hava kirliliği
- Genetik geçişler
- Radon gazına maruz kalmak
- İçme sularındaki arsenik
- Sigara vb. tütün ürünleri kullanmak
- Tütün ürünleri kullanılan ortamlarda bulunmak
- Diğer hastalıklar nedeniyle akciğere radyoterapi uygulanması
- Aspest (Bir silikat olan tremolitin değişmesiyle oluşan, kırılmadan bükülebilen, ipek görünümünde lifli, ateşe dayanıklı bir minera)
Akciğer kanserine sadece siraga içenlerde değil, içmeyenlerde de rastlanabilmektedir. Akciğer kanserleri vakalarının %15’lik dilimi hiç sigara içmemiş kişilerden oluşturmaktadır. Sigara vb. tütün ürünleri kullanılan ortamlarda bulunmak da akciğer kanseri gelişim riskini artırmaktadır. Sigaradan uzak durarak 10 yıl için de akciğer kanseri riski yüzde 50 azaltılabilir. Sigara, pipo, puro ve nargile gibi ürünler, kanser nedeni olarak ispatlanmış en önemli risk faktörleridir. Sigaranın dışında; genetik geçiş, asbest, radon gazı, hava kirliliği de akciğer kanseri nedenlerindendir. Verem gibi bazı akciğer hastalıkları, akciğerlere radyoterapi uygulanması riski artırabilmektedir. İçme sularında yüksek düzeyde arsenik maddesi olması da önemli bir nedendir. Kadınların da giderek daha fazla sigara tüketmesi ile son yıllarda akciğer kanserinde artış görülmektedir.
Akciğer kanserinin en önemli nedeni olan sigarayı bırakmak ya da sigarada içilmiyorsa hiç başlamamak, kanserden korunmanın en önemli yoludur. Sigara karşıtı kampanyalar sayesinde sigara bağımlılığında azalma görülmüş ve buna bağlı akciğer kanseri vakalarında ciddi bir azalma sağlanmıştır. Akciğer kanserinin diğer nedenleri arasında gösterilen Radon gazının, yaşanılan yerde bulunup bulunmadığının ölçülebilir bir metodu yoktur. Aspest maddesinden de korunmak çok mümkün değildir.
Radon gazı renksiz ve kokusuz radyoaktif bir gazdır. Toprakta, kayalarda ve sulardaki uranyumda bulunur. Toprakta bulunan radon gazı, sürekli yukarı doğru hareket eder ve evlerin tabanlarındaki ya da duvarlarındaki çatlaklardan ve boşluklardan içeri sızar. 3. Kattan daha aşağıdaki katlarda, özelliklede zemin katlarda oturanlar radon gazına mutlaka dikkat etmelidirler.
Batılı ülkelerde konut inşaatı yapılmadan önce radon gaz ölçümü yapılması mutlaka zorunludur. Radon gazından korunmak için, evler ssürekli havalandırılmalı; özellikle de bodrum katlardaki taban ve duvar çatlakları kapatılmalı ve yeni yapılan binaların radona dirençli olmasına özen gösterilmelidir. Bu konudaki denetimler artırılmalıdır.
Akciğer Kanseri Tanısı
Hastaya akciğer kanseri tanısı koyabilmek için öncelikle röntgende belirlenen bir kitleye ulaşmak gerekir. Kişinin geçirdiği tüm hastalıklar, tütün ürünleri kullanma ( sigara, pipo, puro vs.) durumu, çevresel veya mesleki olarak maruz kaldığı maddeler ve diğer aile bireylerinde kanser vakası olup olmadığı sorgulanır. Eğer akciğer kanserinden şüpheleniliyorsa, doktor tarafından balgam tetkiki (balgam sitolojisi; akciğerlerdeki mukozadan derin öksürükle çıkan materyalin mikroskopta incelenmesi) de istenebilir. Bu tetkik, akciğer kanserini tespit etmek için basit ve oldukça yararlı bir testtir.
Doktorun kanserden emin olmak için akciğer dokusunu incelemesi gerekebilir. Bu inceleme, kanserin türünü (küçük hücreli olmayan veya küçük hücreli) ve yayılma durumu (metastaz) veya kanser evresini belirlemek içindir. Daha sonra bilgisayarlı tomografi çekilerek kitleye nasıl ulaşılacağı belirlenir. İnce iğne biyopsisi ya da bronkoskopiden kitleye en uygun ulaşma yoluna karar verilir. Biyopsinin incelenmesi sonucu da akciğer kanserinin tanısı konulur. Eğer kanser, metastaz yoluyla başka organlara da sıçramışsa, o organlardan da parça alınarak tanıya gidilebilir. Tanı konulduktan sonra sıra, akciğer kanseri evrelerine gelir.
Akciğer kanserinde erken tanı çok önemlidir.
Akciğer kanseri, kanser tarama programları içinde değerlendirilemeyen bir tür olduğundan erken dönemde yani akciğer içinden lenflere veya başka organlara yayılmadan önce, nadiren başlangıç evresinde tespit edilebilir. Erken dönemde hastalığın yakalanma ihtimali % 15 civarlarındadır. Lenf düğümlerine sıçramamış vakalarda 5 yıllık sağ kalım oranı %50’dir. Ancak genellikle bu hasta gruplarında kanser teşhisi konulduğunda hastalık akciğer dışında yakın organlara da yayılmış durumda olduğu için bu oran % 15’in altına inmektedir. Akciğer kanserinde erken tanı, çoğunlukla ya rutin yapılan testlerde ya da bir başka sağlık sorunu için yaptırılan tetkiklerde ortaya çıkmaktadır.
Akciğer Kanserinde Görüntüleme Yöntemleri
Akciğer kanserinde, akciğer grafisi, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme, pozitron emisyon tomografi ve kemik sintigrafisi olmak üzere beş yöntem vardır.
Akciğer grafisi: Hastaların ayrıntılı öyküsü ve fizik muayenesinin ardından tanı için ilk adım olarak iki yönlü akciğer grafisi çekilir. Bazı vakalarda bu görüntüleme yöntemi ile tümör nedeniyle akciğerlerde meydana gelen harabiyet bu film ile tespit edilebilir. Ancak akciğer grafisi her zaman net bir yanıt vermediği için filmde görülecek herhangi küçük bir değişiklik akciğer tomografisi ile saptanmalıdır.
Bilgisayarlı tomografi (BT): Tümörün boyutları, şekli ve bulunduğu yer hakkında bilgi vermektedir. Yayılmış akciğer kanseri nedeniyle büyümüş olan lenf düğümlerini gösterir. Erken evre akciğer kanserinin tanısı ile karaciğer, böbrek üstü bezleri, beyin ve akciğer kanserinin yayılabileceği diğer iç organlarının da durumunu gösterir.
Manyetik Rezonans görüntüleme (MRI): Manyetik ve radyo dalgaları ile birlikte bilgisayar aracığı ile akciğeri kesitlere ayırarak görüntülenmesini sağlar. MRI incelemesinde x ışınları kullanılmadığı için radyasyon tehlikesi de bulunmamaktadır.
Pozitron Emisyon Tomografi (PET): İşlem, kanserli dokularda toplanan şeker molekülüne bağlanmış düşük doz radyoaktif bir madde kullanılarak yapılır. Kanser tanısından çok kanser tanısı almış olan hastalarda tümörün yayılıp yayılmadığının belirlenmesinde, akciğer kanserinin evrelenerek tedavisinin planlanmasında uygulanmaktadır.
Kemik Sintigrafisi: Damar yolu ile hastaya verilen radyoaktif madde vasıtasıyla kanser hücrelerinin kemiklere herhangi bir yayılım gösterip göstermediği belirlenir. Özellikle de küçük hücreli akciğer kanserinde rutin olarak küçük hücreli olmayan akciğer kanserlerinde de kemik metastazı şüphesi bulunan durumlarda uygulanan bir yöntemdir.
Akciğer Kanserinde Biyopsi Yöntemleri
Akciğer kanseri bölgesel olarak akciğerlerde ilerleyebilir veya lenf bezleri, kemik ve beyin dahil vücudun başka diğer bölgelerine yayılma (metastaz) göstermiş olabilir. Bu nedenle, akciğer kanseri ve türünü belirlemek için akciğerden doku örneği alınmaktadır. Biyopsi yoluyla alınan bu doku örneği mikroskop altında incelenir. Akciğerde görülen ve kanser olduğuna inanılan dokudan biyopsi almak tümörün yayılmasına ve hastalığın kötüleşmesine neden olmaz.
Akciğer kanserinde, doku parçasını almak için kullanılan yöntemler şunlardır:
Akciğer Kanserinde Bronkoskopi: Bronşlara ve soluk borusuna ağızdan sokulan ince ışıklı bir tüp yoluyla hava yolları incelenir ve küçük doku örnekleri alınır.
Akciğer Kanserinde İğne Aspirasyonu Uygulaması: Akciğerdeki kitleye yönelik göğüs duvarından iğne ile girilerek kanserli dokudan örnek alınır. Bu örnek mikroskop altında incelenir.
Akciğer Kanserinde Torasentez Uygulaması: Kanser hücrelerini tespit etmek için akciğerleri çevreleyen sıvıdan iğneyle örnek alınır.
Akciğer Kanserinde Torakotomi Uygulaması: Akciğer kanseri tanısı konması için kullanılan bu yöntem cerrahi bir müdahale ile göğüs kafesinin açılmasıdır. Diğer tüm yöntemler uygun değil ise veya tüm yöntemler ile başarı elde edilemez ise uygulanır.
Akciğer Kanserinde Balgam Sitolojisi Uygulaması: Akciğerlerdeki mukozadan derin öksürükle çıkan materyalin mikroskopta incelenmesi yöntemidir. Kanser hücrelerinin belirlenmesi için hastadan alınan balgam örneği mikroskop altında incelenir.
Yapılan tüm tetkikler neticesinde, hastaya akciğer kanseri teşhisi konulduğunda, kanserin evresini ve yayılma durumunu belirlemek ve en iyi tedavi yöntemini tespit edebilmek için hastadan alınan örnekler, bir dizi teste daha tabi tutulur. Kanserin evresine ve bu testlerin sonuçlarına göre hastaya özel tedavi şekli belirlenir...
Akciğer Kanserinin Evreleri
Akciğer kanserinde 4 evre vardır. Eğer kanser henüz akciğer içindeyse evre 1, en yakın lenf bezlerine yayılmışsa evre 2, her iki akciğer arasındaki boşluğa ve akciğer zarına yayılmışsa evre 3 ve kemik, karaciğer, böbrek üstü bezleri gibi organlara yayıldıysa da evre 4 olarak tanımlanır. Akciğer kanseri evrelerinintedavi planları da birbirinden farklıdır. Akciğer kanseri 1. evrede tespit edildiyse tedavide başarı oranı daha yüksektir. Akciğer dokusundaki tümörlü hücreler ameliyat edilerek temizlenir ve doktorun kararına göre koruyucu tedavi planlanır. Hastalık ileri evredeyse; kemoterapi ve radyoterapi tedavilerinde, hücre tipine göre hangi ilaçların kullanılacağı ve ne kadar süre devam edileceğine de doktor tarafından kara verilir.
Küçük Hücreli Olmayan Akciğer Kanserinde Evreleme
Akciğer kanserinin tedavi yönteminin belirlenmesi için kanserin evresinin tespit edilmesi şarttır. Tümöre ve metastaz durumuna göre evre belirlenmektedir.
Evre 1: Kanser, 5 cm veya daha küçük boyutta olup lenf düğümlerine yayılmamıştır.
Evre 2: Kanser, lenf bezlerine yayılmamış ancak 5 cm’den büyük veya göğüs kafesine veya diyaframa (göğüs boşluğu ile karın boşluğunu ayıran zar yapı) yakındır. Kanser, 7 cm veya daha küçük, lenf düğümlerine veya bronşların yakınlarına yayılmışsa da ikinci evre olarak kabul edilir.
Evre 3A: Kanser, akciğerlerin arasındaki lenf düğümlerine yayılmış veya soluk borusunun ikiye ayrılan bölümüne yakındır. Bu yayılma oldukça sık görülmektedir. Bunun yanında, akciğerlerdeki lenf düğümleri veya bronşlara yakın ya da lenf düğümlerine yayılmadan kalp, nefes borusu, diğer akciğer lobu gibi organlara yayıldığı da gözlemlenmiştir.
Evre 3B: Kanserin, göğsün diğer tarafındaki lenf düğümlerinde veya köprücük kemiğinin üstünde veya daha geniş (kalp, nefes borusu gibi) ve göğsün ortasındaki lenf düğümlerinde veya soluk borusunun ikiye ayrıldığı bölgeye yakın görülmektedir.
Evre 4: Kanser, her iki akciğerde, akciğeri ve kalbi çevreleyen sıvıda veya karaciğer, beyin, kemik gibi vücudun diğer bölümlerine sıçradığı görülmektedir.
Tedavinin seçimi hastalığın yaygınlığı ile alakalıdır. 1. ve 2. evrede cerrahi müdahale en çok kullanılan tedavi şeklidir. 3. evrede ise tedavi seçimi 3A ve 3B evresine göre değişir. 3A evresi son derece kapsamlı değerlendirilmesi gereken bir evredir. Bu evrede PET-BT sonucu göz önüne alınarak mediastinoskopi veya bronkoskopi ile göğüs boşluğunda yer alan lenf bezlerinde örnekleme yapılır. Bu örnekleme sonucuna göre tedavi konusunda karar verilir. 3B evresinde olan hastalara radyoterapi tek başına veya kemoterapi ile eş zamanlı olarak önerilebilir. 4. evrede ise radyoterapi veya kemoterapi de hastalığın süresini yavaşlatma ve semptomları kontrol etmede kullanılabilir. Son yıllarda yaşanan en önemli gelişme, uygun hastalarda akıllı moleküllerin (hedefe yönelik ilaçlar) kullanımıdır. Bu ilaçların kullanımının uygunluğu hastanın tümörüne yönelik detaylı patolojik inceleme ile kararlaştırılır. Günümüzde, ileri evre küçük hücreli olmayan akciğer kanserinde bireye özgü tedavi denilen yöntemlerin her hasta için uygun olup olmayacağının test edilmesi ve hasta için bu şansın gerektiğinde kullanılması oldukça önemlidir.
Küçük Hücreli Akciğer Kanserinde Evreleme
Küçük hücreli akciğer kanserinde de kesin tedavinin belirlenmesi için yine önce hastalığın evresi tespit edilmelidir. Bu evreleme; akciğere sınırlı ve akciğer dışına da taşmış yaygın hastalık olmak üzere iki başlık altında değerlendirilir. Sınırlı ve yaygın küçük hücreli akciğer kanserlerinin tedavi yöntemleri farklıdır.
Bazı testler yoluyla hastalığın evresi belirlenerek, tedavi yöntemine karar verilir. Şayet kanser akciğerin tek yanında görülmüşse, sınırlı evre, her iki akciğerde gözükmüşse veya diğer organlara yayılmış ise ileri (yaygın) evre tanısı konulur. Hastalığın tekrarlaması mümkündür. Kemoterapi içeren tedavi de akciğerdeki tümörler veya vücudun diğer bölümlerindeki tümörler hedeflenerek uygulama yapılır. Bazı hastalara beyine yönelik radyoterapi orada kanser olmasa da koruyucu amaçla uygulanabilir. Bu tedaviye koruyucu “beyin ışınlaması” denir. Bu, beyinde gözle görülemeyen hücreleri yok etmek ve tümör oluşmasını engellemek için verilir. Cerrahi tedavi küçük hücreli akciğer kanserinde tercih edilen bir yöntem değildir.
Akciğer Kanseri Tedavisi
Akciğer kanseri tedavisi diğer tüm kanserlerde de olduğu üzere hastalığın genel sağlık durumu, hastalığın evresi ve kanserin tipi gibi pek çok faktöre bağlı olarak değişmektedir. Birçok evrede farklı tedavi kombinasyonları ve kişiye özel tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Bu sebeple akciğer kanseri tedavisinde tam donanımlı bir hastane ve uzman doktor seçimi çok önemlidir.
Akciğer kanseri ameliyatı sonrasında gözle görülmese de geride kalmış olması muhtemel olan az sayıda kanser hücresi Adjuvan tedavi yöntemi ile yok edilir. Bu tedavi yöntemi de hastanın tanı raporuna, yaşına ve genel sağlık durumuna göre planlanır. Akciğer kanseri ameliyatı sonrası hastalar adjuvan tedavi olarak sadece kemoterapi veya sadece radyoterapi ya da hem kemoterapi hem radyoterapi tedavisi alabilir. Bazı zamanlarda ise erken evre hastalarında ameliyat sonrası adjuvan tedavi gerekmeyebilir.
Akciğer Kanseri Tedavi Yöntemleri
Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi: Akciğer kanseri ameliyatı akciğer kanseri tedavi yöntemlerinden biridir. Cerrahi müdahalenin tipi, kanserin akciğerdeki yerleşimine bağlıdır. Akciğerdeki küçük bir parçayı almak için yapılan bir operasyondur. Eğer cerrahi olarak tüm lob alınırsa (lobektomi), sağ veya sol akciğerin biri alınırsa (pnomonektomi) olarak adlandırılır. Maalesef bazı tümörler yerleşimi, büyüklüğü ve hastanın genel sağlık durumu gibi sebeplerle ameliyat edilemez.
Akciğer Kanserinde Kemoterapi Tedavisi: Akciğer kanserinde kemoterapi tedavisi kanser hücrelerinin ilaçla yok edilmesidir. Kemoterapi genellikle 2 ilaçtan oluşur. Kemoterapi sadece bu konuda özel eğitim almış hemşireler tarafından verilebilir. Kemoterapinin verilme sayısı ‘’kür’’ şeklinde ifade edilir ve genellikle 21-28 günde bir tekrarlanır. Akciğer kanserinde kemoterapi genellikle damardan sıvı şeklinde veya ağızdan hap olarak tam donanımlı ayakta tedavi merkezlerinde uygulanır. Bazı durumlarda, hastanın durumundaki olumsuzluk ya da verilen ilaçların niteliğine göre kemoterapi yatarak da verilir. Her kemoterapi kürü sonrası hastalar, tıbbi onkoloji polikliniğinde kontrolden geçirilir. Bu kontrollerde hastalar muayene edilir, şikayetleri dinlenir, ilaçların yan etkileri sorgulanır ve vücuttaki diğer organlara bir zarar verip vermediğini araştırmak için bazı kan tetkikleri yapılır. Her kür öncesi kan sayımının yapılması ve bu sayımın kemoterapiyi veren yetkili hemşirelere gösterilmesi gerekmektedir.
Kanser hastasının ameliyat sonrası kemoterapi alıp almayacağını, eğer alacaksa kaç kür alacağını patoloji raporundaki tümöre ait özellikler belirler. Fakat, bu kararların verilmesinde hastanın yaşı ve genel durumu da dikkate alınır. Bir gün içinde 12 saatten fazla zamanını yatarak geçirecek kadar genel durumu kötü olan hastalara kemoterapi verilmesi, yan etkilere tahammül edemeyeceklerinden uygun değildir. Kemoterapi yapılması planlanan hastalar, ameliyat olmuşlarsa, ameliyattan sonraki 3 hafta içinde kemoterapinin başlanması tercih edilir. İlk kemoterapi alan hastalar kemoterapiden yaklaşık bir hafta kadar sonra tıbbi onkoloji polikliniğinde kan ve genel durum kontrolünden geçmelidir. Bu kontrolde hastaların genel durumları, tedaviyi tolere ediş biçimleri ve kan tahlilleri incelenir, varsa şikayetleri dinlenir. Sonraki kür uygulamalarında da, her tedavi öncesi hastanın kan kontrolleri ve genel durumları incelenir. Kemoterapinin yan etkileri değerlendirilerek gerekirse ilacın dozunda yeniden ayarlamaya gidilebilir.
Akıllı İlaçlar ve Akıllı Molekül Tedavisi: Son zamanlarda küçük hücreli olmayan akciğer kanserlerinin, yassı hücreli olmayanlarına yönelik yapılan kapsamlı patolojik inceleme sonrasında, uygun hastalara verilen ağızdan hap şeklinde ilaçlar ile yapılan tedavi şeklidir. Küçük hücreli ve yassı hücreli akciğer kanserlerine yönelik akıllı hap tedavisi uygun değildir. Tüm dünyada tedavi kılavuzlarında ileri evre hastalarda eğer patoloji raporIarı uygun ise, küçük ve yassı hücreli olmayan akciğer kanserlerinin ilk basamak tedavisi olarak akıllı tedaviler kullanılır. Bu hastalarda yapılan ileri patolojik incelemeler EGFR mutasyon testi ve ALK füzyon testi olarak adlandırılır. Bu testlerin sigara içmeyen bireylerde olumlu (pozitif) saptanma oranları daha yüksektir. Ancak sigara içen bireylerde bile her iki testten birinin pozitif çıkma oranı yaklaşık %20 civarındadır. Bu da her beş hastadan birinin bu tedavilerden yarar görme ihtimalidir ki asla göz ardı edilmemesi gerekir.
Akciğer Kanserinde Radyoterapi Tedavisi: Radyoterapi yani ışın tedavileri, kanser hücresini öldürmek için yüksek enerjili ışınlar kullanılmasıdır. Sınırlı bir alana uygulanır ve bu alandaki kanser hücrelerini etkiler. Radyoterapi bir tümörü küçültmeye yönelik olarak cerrahiden önce veya kanser hücresini yok etmek için yapılan bir müdahaleden sonra uygulanabilir. Doktorlar radyoterapiyi genellikle kemoterapi ile birlikte cerrahi yapılamayan kanseri bölgesel olarak ilerlemiş ancak uzak bölgeye yayılmamış (metastaz) hastalarda birinci alternatif olarak kullanır. İlerlemiş evrede olan hastalarda ise radyoterapi nefes darlığı veya ağrı gibi belirtilerin giderilmesi için de kullanılabilir.
Akciğer Kanserinde Aşı Tedavisi
Akciğer kanserinin tedavisinde özellikle son 5 yıldır ciddi gelişmelerden söz edilebiliyor. Daha çok dördüncü evre akciğer kanseri hastalarını ilgilendiren bu gelişmelerin en önemlilerinden biri immünoterapi, bir diğer adıyla akciğer kanser aşısı. İmmünoterapi hastanın, kendi bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser hücrelerine savaş açması anlamına gelmektedir. Bu sebeple de diğer kemoterapi ilaçlarına göre yan etkileri çok daha azdır. Birkaç yıl öncesine kadar dördüncü evre akciğer kanserli hastalar için diğer kemoterapi ilaçları deneniyor ve başarılı sonuçlar alınamadığında ise akciğer kanseri aşısı kullanılıyordu. Günümüzde, Amerika’da ve Avrupa’da dördüncü evre akciğer kanseri hastaları, ilk andan itibaren bu kanser aşısı ile tedavi edilebilmekte.
Akciğer Kanseri Aşısını Kimler Kullanabilir?
Akciğer kanseri aşısını yapabilmek için, öncesinde kanser hastasından bazı tetkikler istenir. Akciğer kanserinin tipine göre bu aşıya aday olup olmadığı saptanır. Eğer aşıya adaysa, tanı konulduğu ilk andan itibaren akciğer kanseri aşısı tedavisine başlanabilir. Aşının, bulantı ve kusma gibi tipik yan etkileri olmasa da bağırsaklarda ve tiroit bezinde geçici olarak inflamasyona yol açabilme özellikleri bulunmaktadır.
Akciğer Kanseri Aşısının Etkisi Nedir?
Akciğer kanseri aşısı şu anda sadece dördüncü evre hasta gruplarında kullandığı için yaşam süresini etkileyen özelliği bulunmaktadır. Evre 4 ‘te tüm tedaviler hastanın yaşam süresini uzatmaya yönelik olarak uygulanmaktadır.
Akciğer Kanseri Aşısının 1.Evrede Uygulanması Mümkün Olabilir Mi?
Akciğer kanseri aşısının 4, 3, 2 ve 1’inci evrede uygulanabilmesi için bilimsel çalışmalar hala sürüyor. Fakat, aşının yan etkilerinin çok fazla olması nedeniyle 1. evrede kullanılabilmesi çok daha zor görünüyor. Özellikle üçünü evre akciğer kanseri hastalarını aşı ile tedavi etmek mümkün olabilecek gibi görünüyor.
Akciğer Kanserinden Korunmanın Yolları
Akciğer kanseri oluşumu, sadece bir tek sebeple olmaz. Yapılan araştırmalar neticesinde akciğer kanserinin birçok nedeni bulunmuştur. Çeşitli faktörler akciğer kanseri oluşumunda rol alabilir. Bu faktörlerin büyük bir bölümü tütün ürünleri kullanımıyla alakalıdır. Akciğer kanseri kesinlikle bulaşıcı bir hastalık değildir. Bazı insanların akciğer kanseri olma riski diğerlerinden daha fazla olabilir. Aşağıdaki durumlarda kanser riski artmaktadır.
Sigara ve Akciğer Kanseri; Sigara içmek akciğer kanserine neden olur. Tütündeki zararlı maddeler (karsinojen) akciğerdeki hücrelere zarar verir. Zamanla bu etkiler, hücrelerde kansere neden olabilir. Bir sigara içicisinin akciğer kanseri olması; hangi yaşta sigara içmeye başladığı, ne kadar süredir sigara içtiği, günde içtiği sigara sayısı, sigarayı ne kadar derin içine çektiğiyle alakalıdır. Sigara içmeyi bırakmak bir kişinin akciğer kanseri olma riskini büyük ölçüde düşürür.
Puro ve Pipo ve Akciğer Kanseri; Puro ve pipo kullananlar, bunları kullanmayanlara göre daha çok akciğer kanseri olma riski taşır. Kişinin kaç yıldır puro veya pipo içtiği, günde kaç adet içtiği ve ne kadar derin içine çektiği, kanser olma riskini etkileyen faktörlerdir. İçlerine çekmeseler de puro ve pipo içicileri akciğer ve ağız kanserinin diğer tipleri için de risk altındadır. Pasif içicilerin (tütün dumanına maruz kalanlar) akciğer kanseri olma riski pasif içicilik durumunda da artmaktadır.
Hastanın Hayat Hikâyesi; Bir kez akciğer kanseri olan kişinin tekrar ikinci akciğer kanseri olma riski, hiç kanser olmamış kişiye oranla çok daha fazladır. Akciğer kanseri tanısı konulduktan sonra sigara içmeyi bırakmak, ikinci bir akciğer kanserinin gelişmesini önlemede çok yardımcıdır.
Asbest ve Akciğer Kanseri; Yalıtım malzemesi olarak bazı endüstrilerde kullanılan ve doğal olarak fiber halinde bulunan bir mineral grubudur. Asbest fiberleri parçacıklara ayrılmaya meyillidir ve havada dolaşıp kıyafetlere yapışır. Bu parçacıklar solunduğu zaman akciğerlere yerleşir. Orada akciğer hücrelerini zarara uğratır ve böylece kanser gelişme riskini artırır. Çalışmalar asbeste maruz kalan işçilerde akciğer kanseri gelişme riskinin, maruz kalmayanlara göre 3–4 kat daha fazla olduğunu göstermiştir. Bu artış, gemi inşası, asbest madenleri, yalıtım işi ve fren tamiri gibi endüstrilerde çalışanlarda daha fazladır. Akciğer kanseri olma riski, asbest işçileri sigara içiyorlarsa daha fazladır. Asbest işçileri işverenleri tarafından temin edilen koruyucu malzemeleri kullanmak ve tavsiye edilen iş ve güvenlik uyarılarını takip etmek zorundadır.
Hava Kirliliği ve Akciğer Kanseri; Akciğer kanseri ile hava kirliliğine maruz kalmak arasında bir ilişki bulunmuştur. Ama bu ilişki açıkça tarif edilememiştir ve daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.
Akciğer Hastalıkları; Verem gibi bazı akciğer hastalıkları, kişinin kanser olma riskini artırır. Akciğer kanserinin veremden etkilenen bölgelerde daha fazla gelişme eğilimi vardır.
Akciğer Kanserinde Bitkisel ve Doğal Tedavi
Günümüzde artık neredeyse tüm hastalıkların tedavisinde önem verilen Bitkisel Tedavi Yöntemleri, akciğer kanseri tedavisi için de etkin bir şekilde tercih edilmekte ve çok başarılı sonuçlar alınmaktadır. Bitkisel tedavi diğer adıyla Fitoterapi modern tıpta en önemli tedavi yöntemlerinden biridir. Ameliyat olmak istemeyen, bıçak altına yatmaktan çekinen, kimyasal ilaçları tehlikeli gören hastalar, hiçbir yan etkisi bulunmayan bitkisel tedavi yöntemlerine başvurmakta ve bitkisel tedavi tercihi tüm dünyada hızla yaygınlaşmaya devam etmektedir.
Tüm dünyada popülerliği ve kullanımı hızla yaygınlaşan bitkisel tedavi ya da tıp dilindeki adıyla fitoterapi, tıp fakültesi mezunu ve bitkisel tedavi alanında uzmanlaşmış doktorların kontrolü altında yapılmalıdır.
Bu konuda Google Amca'ya danışarak, bitkisel tedavi konusunda uzman pek çok doktorun iletişim adreslerine ve resmi web sitelerine ulaşabilirsiniz. Bu konuda ki aramalarınızda, karşınıza bazı hastaların kendi kendilerine yaptıkları ilaçların iyi gelmiş olmasıyla ilgili haberler çıkabilir, ancak bunlara itibar etmeden direkt bu konuda da uzman doktorlarla görüşmelisiniz...
Unutmayın ki, uzman doktorlar tarafından tedavi edildiği ve iyileştiği halde, bunu kendi yaptığı doğal ilaçlara borçlu olduğunu iddia edebilecekler ve bu hastalığa yakalanıp sonra da iyileşmiş olmasını parasal açıdan kazanç kapısına döndürmeye çalışacaklar olabilir...
Alzheimer nedir, Alzheimer hastalığının belirtileri, ilaçları, bakımı, nedenleri, risk faktörleri, teşhisi, aşamaları ve tedavileri Alzhei...
Alzheimer Hastalığı Nedenleri Belirtileri Tedavisi ve İlaçları
Alzheimer nedir, Alzheimer hastalığının belirtileri, ilaçları, bakımı, nedenleri, risk faktörleri, teşhisi, aşamaları ve tedavileri
Alzheimer hastalığı nedir?
Ahiret ile ilgili ayetler ve hadisler, kısaca içinde Ahiret geçen Kuran ayetleri ve sahih hadisler, Ahiret hakkındaki ayetlerin ve hadisleri...
Ahiret İle İlgili Ayetler ve Sahih Hadisler Türkçe Anlamları
Ahiret ile ilgili ayetler ve hadisler, kısaca içinde Ahiret geçen Kuran ayetleri ve sahih hadisler, Ahiret hakkındaki ayetlerin ve hadislerin mealleri Türkçe anlamları, açıklamaları.
Ahiret Hakkında Kuran Ayetleri
Ashab-ı Kehf ile ilgili ayetler, kısaca içinde Ashab-ı Kehf geçen Kuran ayetleri, Ashab-ı Kehf hakkındaki ayetlerin mealleri Türkçe anlamlar...
Ashab-ı Kehf İle İlgili Ayetler ve Türkçe Anlamları
Ashab-ı Kehf Hakkında Kuran Ayetleri
Uçak motorlarının tarihçesi, uçak motorlarının tarihsel gelişimi, Uçak motorlarının gelişim öyküsü İşte Uçak Motorlarının Tarihçesi ve...
Uçak Motorlarının Tarihçesi ve Gelişimi Öyküsü
Uçak motorlarının tarihçesi, uçak motorlarının tarihsel gelişimi, Uçak motorlarının gelişim öyküsü
İşte Uçak Motorlarının Tarihçesi ve Gelişimi
Wright kardeşlerin 1903 yılındaki uçuşundan II. Dünya Savaşının sonuna kadar uçaklara gerekli itki gücü pistonlu – pervaneli motorlardan elde edilmişti. Bu motorlar otomobil endüstrisinde kullanıldığından uçaklar için de doğal başlangıç noktasını oluşturdu. 1930’ların sonlarına doğru pervaneli uçak motorları artık pistonlu – pervaneli uçak motorları performans limitlerine ulaşmış, yüksek hızlara çıkılabilmesinden dolayı jet tepkili uçak motorları gelişim sürecinde rol almaya başlamışlardı. 1950 yıllarında jet motorlarla güçlendirilmiş uçakların ses hızlarına kolaylıkla ulaşabiliyordu. 1950 yıllarının sonunda turbojet motorlar artık Comet, Caravelle ve Boeing 707 gibi ticari uçuşlara entegre oluyordu. Yüksek yakıt tüketimi ve ürettikleri yüksek sesten dolayı 1960’lı yıllara geldiğimizde yerini turbofan uçak motorlarına bırakacaktı. Yüksek by-pass oranlı turbofan motorların gelişimi sonucunda sağladığı; yüksek yakıt verimliliği ve güvenirliliği ile geniş gövdeli uçaklarda tercih sebebi olmaktaydı.
20. yüzyıl başlarında hava emişli jet motorları Lorin ve M. Guillaume tarafından patentlendirildi ancak bunlar uygulamaya geçirilemedi. 1903 yılında Elling gaz türbini fikrini patentleyerek, Norveç’te 11 hp gücünde bir prototip üretti. 1930 yılında İngiltere’den Sir Frank Whittle da turbojet motor fikrinin patentini alarak Power Jet Ltd. firmasında 1937 yılında ilk prototipini üretti. Yapılan çeşitli deneylerden oldukça başarılı sonuçlar alındıktan sonra İngiliz Havacılık Bakanlığı Gloster deneme uçağı üzerinde bir geliştirme programı başlattı. W1X motorunun başarılı geçen testlerinin ardından İngiliz uçak motor üreticileri bilhassa Rolls-Royce turbojet motorunu geliştirmeye başladı. Amerikan ordusu bu yeni motoru ve ilgili teknolojiyi, İngilizler ile çeşitli anlaşmalar sonucunda, benzer isimle (GE 1-A) Amerika’da üretmeye başladılar. By-pass özelliğine sahip turbofan motor fikri de yine Sir Frank Whittle aitti. Bu fikre öncülük eden turbojet motorlarının yakıt tüketimini azaltma çalışmalarıydı.
Birleşik Krallıkta turbojet motorlar ile ilgili çalışmalar yürütülürken, Alman bilim insanı von Ohain tarafından turbojet motoru üzerinde çalışılıyordu. Araştırma Heinkel’de özel bir takım tarafından yürütülüyordu. Prototip turbojet motor 1937 yılında üretildi. Radyal turbomakine bileşenleri ile birlikte yakıt olarak Hidrojen kullanılmıştı. Testleri tamamlanması sonrasında metrekarede 1000 hp beygire eşdeğer güce ulaşılmıştı. Aynı firma tarafından prototip uçak He – 178 üretilerek, yeniden şekillendirilerek uçağa uyarlanan motor ile entegre edildi ve He S3 ismini aldı. 1939 yılında, turbojet motorlu He – 178 uçağı ilk uçuşunu gerçekleştirdi. Ayrıca bu uçuş; turbojet motorlarının güçlendirmesi ile gerçekleştirilen ilk uçuştur. Yüksek hız seviyelerine ulaşarak başarılı uçuş gerçekleştiren uçak, Alman uçak motor firmaları olan Junkers ve BMW ile Heinkel arasında iş birliği geliştirildi. Motor daha ileri seviyeye taşınacak ve eksenel akışlı kompresör ve türbin kullanılacaktı. Jumo004B motoru gelişmiş Alman savaş uçaklarında kullanıldı. Turbojet motorundaki gelişmeler 2. Dünya Savaşı sonuna kadar devam etti.
Von Ohain’e göre; ilk gelişimden günümüzdeki teknolojik seviyeye kadar motor teknolojisindeki gelişim:
> Yanma prosesinin araştırılması sonucunda, yanma odasına giren kütle akışının artması ve basınç düşmelerinin azaltılması ile % 99’lara ulaşan yanma verimliliği
> Yapısal tasarımın ve malzemelerin gelişimi
> Hava soğutma etkinliğinin arttırarak türbin sıcaklık kapasitesinin arttırılması sonucunda türbin politropik verimin artması
> İtki nozulunda ve uçakla ilgili diğer kısımlarda ileri kontrol seviyeleri
> Kontrol sistemlerinin gelişimi
> Titreşimlerin azaltılması
Turbojet gelişim sürecinde ortalama verimliliğin arttırılması amacıyla yapılan araştırmalarda, performans ve verimliliğin kompresör basınç oranının arttırılması ile direkt olarak ilişkili olduğu görülmüştür. Bu sebepten dolayı, 1930 yılları sonrasında turbofan ve turbojet motorlarının kompresör basınç oranları sürekli artma yönünde geliştirildi. Değişken stator kanatçıklarının kullanılması neticesinde daha yüksek kompresör basınç oranlarına ulaşmak azalan akışlarda oranlarında bile mümkün oldu. Yükseltilen basınçla; motor uzunluğu, motor ön alanı ve elde edilen güç başına motor ağırlığı azaltıldı.
Hava akışlı motorların gelişim süreci hala sürmektedir. Daha yüksek uçuş hızlarının daha yüksek bileşen verimliliği ile eldesi yakın geleceğin araştırma konularındandır. Malzeme biliminin bize sunabileceği daha hafif malzemeler ile daha az yakıt tüketimi ve bunun sonucunda daha yüksek verimli motorların üretimi bizler için oldukça önemlidir.
D vitamini içeren besinler, ne işe yarar, faydaları, D vitamini ile ilgili bilgiler hangi besinlerde bulunur, D vitamini eksikliği belirtile...
D vitamini içeren besinler, ne işe yarar, faydaları, eksikliğinde ne olur
D vitamini içeren besinler, ne işe yarar, faydaları, D vitamini ile ilgili bilgiler hangi besinlerde bulunur, D vitamini eksikliği belirtileri nelerdir, eksikliğinde neler olur.
Akciğer kanserinin ilk evre belirtileri nelerdir, ilk olarak hangi belirtileri gösterir. Akciğer kanserinin, henüz 5 cm veya daha küçük bo...
Akciğer Kanseri İlk Evre Belirtileri Nelerdir
Akciğer kanserinin ilk evre belirtileri nelerdir, ilk olarak hangi belirtileri gösterir.
Akciğer kanseri belirtileri yaşam bölgesine göre değişiklik gösterebilir. Akciğerimizin üst kısmına yerleşmiş olan bir kitle, bazı sinirlere baskı yapmak suretiyle kolda ve omuzda ağrıya, ses kısıklığına, göz kapağı düşüklüğüne sebep olabilir. Bu belirtilerin birçok hastalıkta görülebilmesi nedeniyle maalesef ihmal edilebilmektedir. Herhangi bir üst solunum yolu enfeksiyonu, akciğer enfeksiyonu, kas iskelet sistemi ağrısı bu şikayetlere yol açabilir. Bu belirtilerin süresi birkaç haftayı aşıyorsa vakit kaybetmeden doktora başvurulmalıdır. Akciğer kanserinin belirtilerinden bazıları şunlardır;
Akciğer Kanseri İlk Evre Belirtileri
ÖKSÜRÜK:
Yeni gözlemlenmeye başlamış bir öksürük, gözlem yapılması gerektiği anlamını taşır. Soğuk algınlığı ya da solunum yolu enfeksiyonu ile ilişkili bir öksürük, bir veya iki hafta içinde kesilecektir, fakat kalıcı öksürük, akciğer kanserinin belirtisi olabilir. Uzun süreli öksürük sorunu yaşıyorsanız doktorunuza başvurun.
GÖĞÜS BÖLGESİNDE AĞRI:
Akciğer kanseri, maalesef göğsümüzde, omzumuzda ya da sırtımızda ağrıya sebep olabilir. Keskin, donuk, sürekli veya aralıklı herhangi bir göğüs ağrısına rastlarsanız doktorunuza söyleyin. Ayrıca, belirli bir alanla sınırlı mı yoksa göğsünüzde mi meydana geldiğini de not etmelisiniz. Akciğer kanseri, göğüs ağrısına neden olduğunda, rahatsızlık genişlemiş lenf düğümleri veya göğüs duvarında metastaz nedeniyle oluşabilir.
HIRILTI:
Solunum yolları daraldığında, tıkandığında veya iltihaplandığında, akciğerler nefes aldığınızda hırıltılı veya ıslık sesi çıkarır. Hırıltı, bazıları iyi huylu ve kolayca tedavi edilebilen birçok nedenden kaynaklanabilir.
DEĞİŞEN ÖKSÜRÜK:
Özellikle sigara içiyorsanız , kronik öksürükteki tüm değişikliklere dikkat edin. Eğer daha çok öksürüyorsanız, öksürüğünüzde kan ya da anormal miktarda balgam öksürüyorsanız , doktor randevusu alma zamanı gelmiştir.
SOLUNUM DEĞİŞİKLİKLERİ:
Nefes darlığı da akciğer kanserinin olası semptomlarından biridir. Akciğer kanseri solunum yollarını bloke ederse veya daraltırsa ya da akciğer tümöründen gelen sıvı göğsün içinde birikirse nefes almada değişiklikler oluşabilir.
SES DEĞİŞİKLİKLERİ:
Sesinizde önemli bir değişiklik duyarsanız, sesinizin daha derin veya kısık çıktığını fark ederseniz doktorunuza danışın. Ses kısıklığı basit bir durumdan kaynaklanabilir, ancak bu belirti iki haftadan uzun süredir devam ederse daha ciddi bir şeye işaret edebilir. Akciğer kanserine bağlı ses kısıklığı, tümörün larinks veya ses tellerini kontrol eden sinir sistemini etkilediği zaman ortaya çıkabilir.
KİLO KAYBI:
Sebebi bilinmeyen kilo kaybı akciğer kanseri veya başka bir kanser tipinin belirtisi olabilir. Kanser mevcut olduğunda, ani kilo kaybı enerji kullanan kanser hücrelerinden kaynaklanmaktadır.
KEMİK AĞRISI:
Kemiğe yayılan akciğer kanseri, sırtta veya vücudun diğer bölgelerinde ağrıya neden olabilir. Bu acı, geceleri kötüleşebilir. Kemik ve kas ağrısı arasında ayrım yapmak zor olabilir. Kemik ağrısı çoğunlukla geceleri daha çok hissedilir ve hareket ile artar. Ek olarak, akciğer kanseri bazen daha az yaygın olmasına rağmen, omuz, kol veya boyun ağrısı ile ilişkilidir. Ağrınıza dikkat edin ve doktorunuzla konuşun.
BAŞ AĞRISI:
Baş ağrısı akciğer kanserinin beyne yayıldığının bir işareti olabilir. Bununla birlikte, tüm baş ağrıları beyin metastazları ile ilişkili değildir. Bazen, bir akciğer tümörü üst vena kava üzerinde baskı oluşturabilir. Bu, üst vücuttan kalbe giden kanı hareket ettiren büyük damardır. Basınç ayrıca baş ağrılarını da tetikleyebilir.
Retarder nedir, ne demektir, ne işe yarar, nasıl çalışır, Retarder fren sistemi arızaları ve faydaları, Retarder dizel motor ve egzoz freni ...
Retarder Nedir, Retarder Fren Sistemi Ne İşe Yarar Faydaları
Retarder nedir, ne demektir, ne işe yarar, nasıl çalışır, Retarder fren sistemi arızaları ve faydaları, Retarder dizel motor ve egzoz freni hakkında bilgiler.
Retarder Fren Nedir?
Akraba ile ilgili ayetler ve hadisler, kısaca içinde Akraba geçen Kuran ayetleri ve sahih hadisler, Akraba hakkındaki ayetlerin ve hadisleri...
Akraba İle İlgili Ayetler ve Sahih Hadisler Türkçe Anlamları
Akraba ile ilgili ayetler ve hadisler, kısaca içinde Akraba geçen Kuran ayetleri ve sahih hadisler, Akraba hakkındaki ayetlerin ve hadislerin mealleri Türkçe anlamları, açıklamaları.
Akraba Hakkında Kuran Ayetleri
Böbrek kanseri nedir, nasıl bir hastalıktır, Böbrek kanseri yaşam süresi, nedenleri, belirtileri, tedavisi ve ameliyatı hakkında kısaca bilg...
Böbrek Kanseri Nedir, Hakkında Kısaca Bilgiler
Böbrek kanseri nedir, nasıl bir hastalıktır, Böbrek kanseri yaşam süresi, nedenleri, belirtileri, tedavisi ve ameliyatı hakkında kısaca bilgiler.
Böbrek Kanseri Sayfa İçeriği
- Böbrek Kanseri Nedir?
- Böbreklerin Vücudumuzdaki Fonksiyonu Nedir?
- Böbrek Kanseri Belirtileri
- Böbrek Kanserinde Erken Tehşis
- Böbrek Kanserinde Tanı
- Böbrek Kanseri Evreleri
- Böbrek Kanseri İçin Risk Faktörleri
- Böbrek Kanserinde Kişiye Özel Tedavi Belirlenmesi
- Böbrek Kanserinde Tedavi Yöntemleri
- Böbrek Kanserinde Tedavi Yan Etkileri
- Böbrek Kanserinden Korunma Yolları
Böbrek Kanseri Nedir?
Malum, böbreklerimiz, sağlıklı ve ideal bir hayat sürebilmemiz amacıyla gerekli olan çok sayıda görevi yerine getirmektedir. Böbreklerin başlıca görevlerinden biri, kanı süzerek günlük metabolizma sonucunda oluşan üre ve kreatinin gibi zararlı artık maddeleri idrarla vücudumuzdan uzaklaştırmaktır.
Böbrek içinde habis (kötü huylu) hücre büyümesine (bir tümör) böbek kanseri denir. Tıbbi ismi böbrek hücreli karsinom şeklindedir. Böbrekteki tümörler selim (iyi huylu) de olabilir. Böbrek kanseri genel bir terimdir. Böbrekte farklı tümör çeşitleri ve farklı hastalık evreleri bulunur. Tedavi şekliniz, süreniz ve tedavi sırasında yaşayacaklarınız tümöre ait özelliklere ve tıbbi ekibinizin tecrübesine göre değişim gösterecektir. Bu sayfamızdaki bölümler böbrek kanseri, tanı ve tedavi alternatifleri hakkında genel bilgiler sunar.
Böbreklerin Vücudumuzdaki Fonksiyonu Nedir?
Böbrekler 2 adet kuru fasulye şeklinde olup, karnımızın arka kısmında bulunan, kanı süzüp idrar üreten organlardır. Kan basıncının düzenlenmesi, kan hücrelerinin üretilmesi ve kemiklerinizin sağlıklı kalması gibi birçok işlem böbreğin görevidir. Böbrek kanserleri tüm dünyada tanı konulan kanserlerin yaklaşık %2’sini oluşturur. Son 25 yılda Avrupa’da böbrek kanserli hasta sayısı biraz artış göstermiştir. Fakat hayatta kalma oranı da birçok bölgede artmıştır. Ultrason ve BT gibi görüntüleme teknolojilerindeki gelişmeler ve daha sık kullanılmalarından dolayı daha fazla böbrek kanserine şimdilerde erken dönemde tanı konulmaktadır. Erkeklerde kadınlara kıyasla böbrek kanserine yakalanma riski daha fazladır. Genellikle 60-70 yaş arasında görülmektedir.
Böbrek Kanseri Belirtileri
Tümörün henüz küçük olduğu erken dönemlerinde böbrek kanseri, hastalarda çok belirgin bir şikayete neden olmayabilir. Teşhis edilebilirse hastalık bu dönemde genellikle tedavi edilebilir. Bir başka deyimle erken tanı konulduğunda tedavi hem daha kolay olmakta, hem de kanserden tamamen kurtulma olasılığı artmaktadır. Genelde şikayete neden olduğu zaman tümör çok büyük boyutlara ulaşmıştır ve tümör büyüdükçe ve yayıldıkça tedavi olasılıkları azalmaktadır. Böbrek bölgesinde kitle ve ağrı, kanlı idrar gibi böbrek kanseriyle ilişkili olabilecek şikayetler yanında diğer kanserlerde de gelişebilen iştahsızlık, halsizlik, kilo kaybı, tekrarlayan ateş gibi belirtiler de olabilir. Bu yakınmalar böbrek kanserinin belirtisi olabileceği gibi enfeksiyon gibi başka problemlerden de kaynaklanabilir. Kanser yayılmışsa yayıldığı organla ilgili bulgular görülebilir. Örneğin akciğerlere yayıldıysa öksürük, nefes darlığı olabildiği gibi kemik yayılımı olan hastalarda kemik ağrıları, beyin yayılımı olanlarda baş ağrısı, felç gibi bulgular olabilir. Belirtiler metastaz (diğer doku ve organlara yayılma) durumuna göre değişmektedir.
Böbrek kanseri ilk evrelerde genellikle kendini göstermez yani belirti vermeyerek seyreder. Birtakım belirtiler meydana geldiğinde ise çoğu hastada böbrek kanserinin ileri safhalara taşındığını gözlemleriz. İşte bu belirtileri şöyle sıralayabiliriz;
- Kansızlık
- İştahsızlık
- Aşırı yorgunluk
- İdrarda kan görülmesi
- Geçmeyen yan ağrı (böğür ağrısı)
- Sebebi bilinmeyen kilo kaybı
- Karın alt ve yan bölgesinde şişkinlik
- Bacaklarda ve eklemlerde şişmeler
- Nefes darlığı (Diğer organlara yayılmışsa)
- Kanlı öksürük (Diğer organlara yayılmışsa)
- Bel ağrısı (Diğer organlara yayılmışsa)
- Herhangi bir enfeksiyon ya da soğuk algınlığı olmadan haftalar boyu süren ateş
Böbrek Kanserinde Erken Tehşis
Yukarıda sayılan belirtilerin altında başka sebeplerin yatabileceğinin unutulmaması gerekir. Her kanserde olduğu gibi böbrek kanserinde de erken teşhis oldukça önem taşır. Hastalık ne kadar erken saptanırsa hem tedavi süreci o kadar kolaylaşır hem de sağlıklı bir yaşam olanağı ilerlemiş bir safhaya kıyas ile daha çok artar.
Böbrek kanserinde belirtilerin kendisini ileri safhalarda belli ettiğini düşünürsek bir birey böbrek kanseri ise bunu nasıl anlayabilir? Yaşadığımız şu günlerde böbrek kanseri adı verilen bu kötü huylu tümörün tanısı genellikle rastlantısal olarak koyulur. Hastalar hastaneye tamamen başka sebeplerden ötürü gider ve yapılan görüntülemeler sonucu böbrekte kanserli kitle tespit edilir. Hastaya bu tanı sıklıkla ultrasonografi yöntemi ile konulur. Eğer ultrasonografi tecrübeli bir radyolog tarafından yapılmaz ise böbrekteki kitlenin tanısı koyulamayabilir, atlanabilir.
Bilgisayarlı tomografi veya MR filmi ile de böbrek kanseri tanısı koyulabilir. Burada ise çeken kişiye göre sonuçlar değişmediği için rahatlıkla böbrekte bulunan kitle tespit edilebilir.
Tabi ki durum bu raddeye gelmeden hayatınızda birtakım değişikliklere giderek böbrek kanserinin önüne geçebilirsiniz. Özellikle ailenizde böbrek kanseri varsa yaşam pratiklerinize dikkat etmenizi öneririz.
Böbrek Kanserinde Tanı
Tanı genellikle başka sebeplerle yapılan radyolojik tarama sonucu tesadüfen böbrek kitlesinin saptanması ile konulmaktadır. Ancak tümörün iyi ya da kötü huylu olduğunu ayırt ettirecek bir yöntem maalesef henüz mevcut değildir. Dolayısıyla aksi ispat edilene kadar böbrekte saptanan her kitle kanser kabul edilerek ileri incelemelere gidilmek zorundadır. Nadir olarak her iki böbrekte birden fazla kitle olarak kendini gösterebilir.
Hastanın yakınmaları, öyküsü ve doktorun ilk değerlendirme bulguları daha sonra yapılacak araştırmaları belirlemek için çok önemlidir. Tanıda kan ve idrar tetkikleri yapılabilir. İdrar tetkikinde idrar rengini değiştirmeyecek kadar az miktarda da olsa kırmızı kan hücreleri (alyuvarlar veya eritrositler) saptanabilir. Hastalığın komşu yapılarla ilişkisi ve uzak yayılımını değerlendirmek için tanı anında görüntüleme yöntemleri olarak akciğer grafisi, intravenöz piyelografi (IVP), ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans (MR), kemik sintigrafisi, pozitron emisyon tomografisi (PET) yapılabilir.
Böbrek Kanseri Evreleri
Böbrek kanserinin farklı dönemleri vardır. Tümör (kanserli hücre kitlesi) böbrekle sınırlı ve yayılmamışsa lokalize böbrek kanseri olarak adlandırılır. Lokal ilerlemiş böbrek kanserinde tümör böbreğin dışına çevreleyen dokuya doğru büyümüş, venlere, adrenal bezi ve lenf nodlarına uzanmıştır. Uzak lenf nodlarına veya diğer organlara sıçramışsa, metastatik evreye girilmiş demektir.
Böbrek Kanseri İçin Risk Faktörleri
Diğer pek çok kanser türünde olduğu gibi böbrek kanserinin nedeni de henüz tam olarak saptanamamıştır. Böbrek kanserli hastalar üzerinde yapılan çalışmalarda bazı faktörlerin risk oluşturabileceği gözlemlenmiştir. Yüksek tansiyon (hipertansiyon), aşırı kilolu olmak, uzun süre diyaliz tedavisi görüyor olmak gibi faktörlerin böbrek kanserli hastalarda görülebildiği tespit edilmişdir. Böbrek kanseri riski sigara içenlerde içmeyenlere göre iki kat daha fazladır. Sigara bırakılması ile risk zamanla azalır. Ayrıca ailede böbrek kanserli bir akrabanın olması böbrek kanserine yakalanma riskini artırmaktadır. Mesleksel risk faktörü olarak çelik endüstrisi, kurşun endüstrisi, petrol ve gemi sanayi (asbest) çalışanlarında böbrek kanseri riski artmaktadır. Son olarak yüksek yağ ve kalorili diyet riski artırmaktadır.
Böbrek kanserinin sebeplerini saptamak genellikle zordur. Genel risk faktörleri sigara ve obezitedir. Birinci derece akrabasında böbrek kanseri olanlar ve yüksek kan basıncı olanlar da risk altındadır. Hayatımızdaki tedbir amaçlı bazı değişiklikler, en önemlisi sigaranın bırakılması ve ideal kilonun korunması böbrek kanseri gelişme riskini azaltabilir.
Lokal ilerlemiş böbrek kanseri
Eğer lokal ilerlemiş böbrek kanseri tanısı aldıysanız, doktorunuz size radikal nefrektomi veya embolizasyon tedavisini önerebilir. Her iki prosedürün de kendine özgü avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Tedavinin seçimi sizin bireysel durumunuzla ilişkili olarak belirlenecektir
Lokal ileri böbrek kanseri nedir?
Lokal ilerlemiş böbrek kanseri, tümörün böbreğin etrafındaki kan damarları, doku, organ ve lenf bezlerine yayılması anlamına gelmektedir. Evre III veya IV olarak adlandırılabilir ve tümörün ne kadar uzağa yayıldığını göstermektedir.
Böbrek Kanserinde Kişiye Özel Tedavi Belirlenmesi
Lokal ilerlemiş böbrek kanserlerinin en yaygın tedavisi, tümör içeren böbrek dokusunun cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Lokal ilerlemiş böbrek kanserleri, radikal nefrektomi olarak isimlendirilen ameliyat ile tedavi edilebilir. Bu işlemin açılımı, tümör içeren böbrek dokusu ve etrafındaki dokuların çıkarılması şeklindedir. Radikal nefrektomi, açık veya laparoskopik olarak yapılabilmektedir. Şayet cerrahi imkansız veya çok riskli ise embolizasyon düşünülebilir.
Aşağıdakiler tedavi planınız esnasında doktorunuzla konuşmanız gereken konu başlıklarıdır:
- Tıbbi özgeçmişiniz
- Böbrek fonksiyonlarınız
- Tek böbrekli kaldığınızda neler olacak
- Ailenizde böbrekleriyle ilgili hastalığı olma durumu
- Hastanenizde uygulanabilen tedavi seçenekleri
- Doktorunuzun tecrübesi.
- Sizin kişisel tercih ve değerleriniz
- Tedavi esnasında ve sonrasında destek hizmetleri
- Tek böbreğinizde veya her iki böbreğinizde bir veya birden fazla tümör varsa ne olacak
Böbrek Kanserinde Tedavi Yöntemleri
Böbrek tümörünün tedavisine hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve kanserin yaygınlığına göre karar verilir. Böbrek kanserlerinde uygulanan farklı tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Erken evre kanserlerde tümörün cerrahi olarak çıkarılması altın standarttır.
Böbrek Kanserinde Cerrahi:
Ameliyat yapılarak böbreğin çıkarılması nefrektomi olarak adlandırılır ve böbrek kanserlerinde standart tedavi yöntemlerindendir. Kanserin evresi, büyüklüğü ve sayısına göre değişmek üzere ya böbrek, böbrek üstü bezi ve etrafındaki tabakaları ile birlikte tamamen çıkartılır (ki buna da radikal nefrektomi denir) ya da kısmi olarak yalnızca tümörün çıkarılması (parsiyel nefrektomi) uygulanabilir.
Diğer böbrek sağlıklı ise hastalıklı böbreğin alınması hastanın sağlığı açısından her hangi bir sorun yaratmaz. Nefrektomi klasik olarak açık ameliyatla yapılır. Fakat son dönemlerde kapalı yöntem denen laparoskopi kullanılarak da nefrektomi yapılabilmektedir. Çıkarılan örnekler patolojik olarak incelenir ve tümörün cinsi, karakteri ve yayılım derecesi belirlenir. Bu, hem tanıyı kesinleştirir hem de yayılım hakkında bilgi verir. Erken evrede kanser böbreği saran kılıf içinde sınırlıdır. Bu durumda başka ek bir tedaviye ihtiyaç kalmaz. Eğer tümör böbrek kılıfın dışına çıkmışsa ya da başka yerde de mevcutsa cerrahi sonrası ek bir tedavi gerekecektir.
Böbrek Kanserinde Radyoterapi (Işın tedavisi):
Vücut dışından gelen yüksek enerjili ışınlar ile kanser hücrelerinin öldürülmesi amaçlanan bir tedavi yöntemidir. Bölgesel bir tedavi yöntemidir. Işın tedavisi böbrek kanseri tedavisinde sınırlı role sahiptir, ilk tedavi olarak önerilmez. İleri böbrek kanserli bazı hastalarda radyoterapi kemik tutulumuna bağlı ağrı gibi diğer bulguları gidermeye yönelik olarak uygulanabilmektedir.
Böbrek Kanserinde Kemoterapi:
Kanser hücrelerini öldürmek amacıyla kullanılan ilaçlardan bir kısmına verilen isimdir. Tek ilaç veya birkaç ilaç birlikte kullanılır. Böbrek kanserlerinde kemoterapinin etkisi sınırlı ve tartışmalıdır. Yaygın ve uzak yayılımı olan hastalarda kullanılabilir.
Böbrek Kanserinde Biyolojik Tedavi (immünoterapi):
Kansere karşı hastanın bağışıklık sistemini kullanan tedavi yöntemidir. İnterferon ve interlökin-2 adlı ilaçlar dışarıdan vücuda verilmek suretiyle vücudun savunma sisteminin güçlendirilmesi amaçlanmaktadır. Yan etki olarak kas ağrısı, halsizlik, dikkat kaybı, ateş, kusma ve ishale neden olabilir. Hastalar genelde kendilerini çok yorgun hissederler. Bazılarında deri dökülmesi olur. Bu problemler çok ciddi olabilir ama tedavi bitiminde bu etkiler kaybolur.
Böbrek Kanserinde Hormon Tedavisi:
İlerlemiş böbrek kanserlerinde kullanılır. Progesteron böbrek kanserinde en sık kullanılan hormondur. Tedavi edici değil sıklıkla yakınmaları geçici olarak azaltmak amacıyla kullanılır. Kilo değişiklikleri, terleme ve su kaybı görülen yan etkilerdir.
Böbrek Kanserinde Hedefe Yönelik Tedaviler:
Son yıllarda popüler olan bir tedavi yöntemidir. Sadece yaygın böbrek kanserli hastalarda kullanılabilir. Kanserli hücreler özellikle hedef alınmakta ve diğer hücrelere zarar verilmemektedir. Kanser hücresinin büyümesi ve çoğalmasını tetikleyen mekanizmalar vardır. Bu mekanizmaların tamamı bilinmemektedir. Ancak bilindiği kadarı ile kanserleşmeye sebep olan moleküllerin susturulmasına yönelik ilaçlar geliştirilmiştir. Bu moleküller hücre içi haberleşmeden sorumlu sinyal proteinleri ve büyüme faktörleridir. Hedefe yönelik tedavilerden Sunitinib ve Sorafenib dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu ilaçların etkinliği halen elimizde bulunan ve kullanılan interferon ve interlökin-2 gibi biyolojik ilaçlardan daha iyidir.
Ayrıca tümöre özgü yeni küçük damar oluşumunun (anjiogenesis) engellenmesi sağlanarak tümörün öldürülmesi amaçlanmaktadır. Kanserin yaşaması ve büyümesi amacıyla yeni damar gelişimi önemlidir. Bevasizumab denilen bir ilaç sayesinde tümörün yeni damar yapması engellenerek beslenme bozukluğu sonucu kanserin küçülebildiği gösterilmiştir. Standart tedavilere cevapsız ve yaşam süresi bakımından ümitsiz hastalarda deneysel tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Aşı tedavisi hastalara tümöre karşı oluşan bağışıklık sistemini uyarıcı bir madde verilmesi esasına dayanan yöntemdir. Yine temelde hasta kişinin bağışıklık sistemini aktif hale getirme prensibi söz konusudur. Ayrıca başka bir kişiden (allojeneik) kemik iliği nakli ile başarı elde edilmiş hastalar vardır. Ancak bu yöntem henüz yaygın kabul ve kullanım alanı bulamamıştır.
Böbrek Kanserinde Tedavi Yan etkileri
Tedavinin yan etkileri Kanser tedavisinin yan etkileri tedavinin cinsine, süresine ve hasta ile ilgili kişisel faktörlere göre değişir. Nefrektomi büyük bir cerrahi operasyondur. Operasyondan sonra hasta ağrı ve rahatsızlık duyulabilir. Ancak erken evrelerde yakalanan hastalarda tam şifa elde edilebilmesi nedeni ile olası rahatsızlıklar göze alınabilir. Biyolojik tedavinin yan etkileri türüne göre değişir. Bu tedaviler grip benzeri şikayetler, kas ağrısı, halsizlik, dikkat kaybı, ateş, kusma ve ishale neden olabilir. Hastalar genelde kendilerini çok yorgun hissederler. Bu problemler çok ciddi olabilir ama tedavi bitince bu etkiler kaybolur.
Kemoterapinin yan etkileri verilen ilaçlara göre değişir. Genellikle kanser ilaçları, hızla büyüyen kan hücrelerini etkiler ve saç dökülmesine sebep olur. Diğer ciddi yan etkileri arasında halsizlik, yorgunluk, bulantı, kusma, bağışıklık sisteminin bozulması, kan hücreleri üzerine olan yan etkileri sayılabilir. Bazı hastalarda iştahsızlık, bulantı, kusma, ağız yaraları ve tat değişikliği kilo kaybına neden olabilir.
Böbrek Kanserinden Korunma Yolları
- Sigara içmemeli
- Sigara içilen ortamlardan uzak durulmalı
- Alkol tüketilmemeli
- Kızartma ağırlıklı bir beslenme düzeni olmamalı
- Yoğun radyasyondan uzak durmalı
- Fazla kilolardan kaçınılmalı
- Ayrıca uzun süre diyalize girmekde Böbrek kanserini tetikleyebilir
Ayva Tatlısı nasıl yapılır, tarifi nedir, Ayva Tatlısı videolu ve resimli tarifi, hazırlanışı, malzemeleri, yapım ve pişirme süresi, besin d...
Ayva Tatlısı Nasıl Yapılır, Tarifi, Kalorisi ve Faydaları Videolu
Ayva Tatlısı nasıl yapılır, tarifi nedir, Ayva Tatlısı videolu ve resimli tarifi, hazırlanışı, malzemeleri, yapım ve pişirme süresi, besin değeri, faydaları ve zararları.
Kompozisyon nedir, kısaca tanımı, Kompozisyonun giriş, gelişme ve sonuç bölümleri nasıl yazılır, kompozisyon hakkında bilgiler.
Kompoziyon Nedir, Nasıl Yazılır, Kısaca Tanımı ve Kuralları
Kompozisyon nedir, kısaca tanımı, Kompozisyonun giriş, gelişme ve sonuç bölümleri nasıl yazılır, kompozisyon hakkında bilgiler.
Abbas İbn-i Firnas kimdir, kısaca hayatı hakkında bilgiler, Abbas İbn-i Firnas'ın astronomi ve bilime katkıları, eserleri nelerdir, icat...
Abbas İbn-i Firnas Kimdir, Kısaca Hayatı ve İcatları
Abbas İbn-i Firnas kimdir, kısaca hayatı hakkında bilgiler, Abbas İbn-i Firnas'ın astronomi ve bilime katkıları, eserleri nelerdir, icatları, neyi bulmuştur.
Abbas İbn-i Firnas Kimdir, Genel Bilgiler
Ölüm : 887
Görev : Astronom, filozof, şair
Eserleri : el-Muktebes
Nereli : Kurtuba, Endülüs (bugünkü İspanya)
Meslek : Berberi İslam bilgini, simyacı, gökbilimci ve şair
İbni firnas, 810 yılında Endülüs’ün Kurtuba şehirinde doğmuştur. Tam adı Abbas Kasım İbni firnas’dır. Âilesi, Berâbir Kabîlesindendir. Halîfe İkinci Abdurrahmân bin Hakem’in zamânında yaşadı. MS. 9. yüzyılda günümüzdeki İspanya ve Portekiz topraklarında Endülüs Emevi devleti vardı.
Birçok alanda çalıştı ve kimya, fizik, astronomi ğitimleri aldı. Astronomi tabloları hazırladı, şiir yazdı, el-Makata adlı bir su saati tasarladı. İbni firnas, kendisine has metodlarla bir kısım kum ve taşlardan mükemmel renksiz cam yapma usûlünü buldu. Ayrıca düzeltme kabiliyeti olan camı keşfederek gözlüğün mucidi olduğu kabul edilir. Sülfirik nitrik, nitro hidroklorik asitleri keşfetmiş, ayrıca birçok kimyevî maddeyi de ortaya çıkarmıştır. Ayrıca kaya kristallerini kesme yöntemini geliştirdi. O zamana kadar sadece Mısırlılar kristal kesmeyi bilmekteydi. Bundan sonra, İspanya Mısır’dan kuartz ihracını bıraktı.
875 yılında tüy ve kumaş gibi malzemeleri kullanarak ilk uçuş aletini, bir planör yaptı, bir kuleden atlayarak uçmayı denedi. Uçuş büyük ölçüde başarılı oldu, havada uzun. Ancak, inişi biraz sert oldu, yaralandı. İbni firnas’ın bu başarısından 1028 yıl sonra 17 aralık 1903 tarihinde Wright Kardeşler uçak yapıp uçmayı başardı. Philip Hitti, “Siyasî ve Kültürel İslâm Tarihi” adlı eserinde şöyle der: ‘İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.’ Alman bilim tarihi araştırıcısı Sigrid Hunke, ‘İbn- i Firnas’ın yaptığı bu uçakla İkaros‘un rüyasını gerçekleştirdiğini’ dile getirmektedir. Prof. Dr. Osman Turan da İbn-i Firnas’ın “İslâm medeniyetinde modern havacılığın öncüsü” olduğunu dile getirdikten sonra şöyle bir tesbiti de ilâve etmektedir: “Daha doğrusu şu dünya tarihinde ilk defa uçmayı gerçekleştiren, uçak yapan bir Müslümandır.”
Güneş ve gezegenleri hareket halinde gösteren bir “Plenatarium” da yapmıştır. İbni firnas, Bilgin bu cihazla yıldızlarla birlikte bulutu ve şimşekleri de inceliyordu.
Hayatı hakkında Serberi asıllı azatlı bir köle olduğu dışında çok fazla bilgi bulunmayan Abbas İbn Firnas, Endülüs’ün Rondo bölgesindeki Takeruna’nın köylerinden birinde dünyaya geldi. Kurtuba’da büyüyen ve o bölgede tahsil gören Firnas, daha gençlik yıllarında felsefe, kimya, astronomi ve edebiyat alanında adını duyurmayı başardı. Yaptığı ilmi ve edebi çalışmalar sayesinde Kurtuba’da I. Hakem sarayına girdi ve II. Abdurrahman ile I. Muhammed dönemlerinde de mevkisini korudu.
Meraklı ve araştırmacı bir karaktere sahip olan Abbas İbn Firnas, uzayı temsil eden bir gök küresi kurdu ve sonraları Avrupa'da astronominin gelişmesinde tesiri olan Sindhind tablolarının çizimlerini yaptı. Bir ara uçmayı denediyse de yaptığı uçuş takımında kuyruk kısmı bulunmadığı için inişi çok sert oldu ve ölümden zor kurtuldu. Firnas, bu deneme dolayısıyla havacılığın öncülerinden sayılmaktadır. Kuvarstan kristal yapmayı ve kristal kesimini Batı İslam âlemine tanıttı ve ayrıca kimya ile ilgilendi. I. Muhammed'e takdim etmek üzere, daha önce benzeri görülmemiş menkâne adı verilen bir de saat imal etti. Yaptığı birçok keşifle ve Doğu ilimlerini Batı'da yayma çabalarıyla çağdaşlarının dikkatini çeken Abbas İbn Firnas'a I. Hakem. "Hakimü'I-Endelüs" unvanını vermiştir. Musikiye olan ilgisiyle bilinen Firnas, kendisine karşıt kişiler tarafından sihirbazlık ve zındıklıkla suçlandığı rivayet edilmektedir. İbn Hayyan'ın el-Muktebes adlı eserinde örneklerini verdiği bazı şiirlerinin dışında hiçbir eseri günümüze ulaşmamıştır.
Abbas İbn-i Firnas Bilime Katkıları
Bin yıldan daha uzun süre önce 9. yüzyılda, Müslüman İspanya - Cordoba'da bir kişi daha evvel kimsenin yapmadığı birşeyi cesurca deneyerek tarihe geçti. Abbas ibn Firnas icat ettiği ilk uçuş makinesini test etmek amacıyla hazırdı.
Uçuşa şahit olmak amacıyla davet edilmiş kalabalığa seslendi: "Şimdi sizden ayrılacağım. Aşağı yukarı hareket edebilen bu kanatlar sayesinde, bir kuş gibi yükselebileceğim. Herşey yolunda giderse, bir süre sonra güvenli şekilde yanınızda olabileceğim." diyerek tarihe not düşüyordu.
Uçan Makinenin İmalatı Abbas ibn Firnas, ağırlığını yeteri kadar karşılayabilmek ve yeteri kadar kaldırma kuvveti elde edebilmek amacıyla, açıklıkları 4 - 5 metreyi bulan kanatlar inşa etti. Uçan bu makinenin yeteri kadar güçlü ve hafif olabilmesi amacıyla çalışıyordu. Bir kuşun kanadındaki kemikler gibi içi boş olan kafes oluşturdu ve muhtemelen içi boş olan bambu ağacı kullandı.
Ağaçtan imal ettiği kafesi ipek iplerle bağlayarak o dönemde elde edebileceği en hafif ve güçlü malzemelerle uçuş için gerekli iskeleti oluşturdu. Ayrıca kanatlar da ipek kumaşla kaplanarak kanatlar oluşturuldu. Abbas ibn Firnas, ipler yardımı ile kablo ağı üreterek mekanik olarak kolları yardımı ile kanatları da yönlendirmeye çalıştı.
Abbas ibn Firnas'ın o dönemde 70 yaşında olduğunu ve fiziksel kabiliyetlerini de düşündüğümüzde, kanat hareketleri muhtemelen oldukça kısıtlıydı. Kayıtlara göre; yüksek bir tepeden/kuleden atlayıp bir süre havada süzülmeyi gerçekleştirdiği için tasarlayıp ürettiği bu makine iyi süzülme kabiliyetine sahipti.
İnişte kanatların zarar görmesi ve Abbas ibn Firnas'ın sırtının yaralanması; uçan makinesinin bir eksiğinin olduğunu işaret etmekteydi. Bu eksiklik; uçan makinenin yanal kontrolünü ve vücut hareketlerini oldukça sınırlayan bir kuyruğunun olmaması olarak belirtilir. Abbas ibn Firnas bu uçuşuyla tarihteki diğer uçuşlara da öncülük etmiştir.
Ertuğrul Gazi kimdir, kısaca hayatı hakkında bilgiler, Ertuğrul Gazi yaşamı, biyografisi, eşleri, çocukları, doğum ve ölüm yeri ve tarihi, t...
Ertuğrul Gazi kimdir, kısaca hayatı, biyografisi, türbesi, eşi ve çocukları
Ertuğrul Gazi kimdir, kısaca hayatı hakkında bilgiler, Ertuğrul Gazi yaşamı, biyografisi, eşleri, çocukları, doğum ve ölüm yeri ve tarihi, türbesi mezarı nerede gibi aramaların cevabını bulabilirsiniz.
Akıl ile ilgili ayetler ve hadisler, kısaca içinde Akıl geçen Kuran ayetleri ve sahih hadisler, Akıl hakkındaki ayetlerin ve hadislerin meal...
Akıl İle İlgili Ayetler ve Sahih Hadisler Türkçe Anlamları
Akıl ile ilgili ayetler ve hadisler, kısaca içinde Akıl geçen Kuran ayetleri ve sahih hadisler, Akıl hakkındaki ayetlerin ve hadislerin mealleri Türkçe anlamları, açıklamaları.
Akıl Hakkında Kuran Ayetleri
Bir Zamanlar Çukurova isimli dizi 1970'li yıllarda, İstanbul'da başlamaktadır. Daha sonra evlenmeye hazırlanan iki gencin tamda evle...
Bir Zamanlar Çukurova Oyuncuları ve Konusu, Oyuncuların İsimleri, Yaşları, Boyları ve Haklarında Bilgiler
Bir Zamanlar Çukurova isimli dizi 1970'li yıllarda, İstanbul'da başlamaktadır. Daha sonra evlenmeye hazırlanan iki gencin tamda evlenmek üzereyken, başlarına, Züleyha'nın üvey abisinin kumar borcu yüzünden, hiç hesaba katmadıkları kötü bir olay gelir. Yılmaz, Züleyhayı kurtarmak için katil olur ve kader bu çifti, Adana'da Çukurova'nın uçsuz bucaksız coğrafyasına bırakıverir. Bir Zamanlar Çukurova dizisinin oyuncuları ve konusunu sizler için bir araya derledik, kadrosundaki oyuncuların gerçek isimleri, boyları, yaşları vb. hayatlarına dair haklarında tüm bilgiler bu sayfamızda...
Bir Zamanlar Çukurova Sayfa İçeriği
- Bir Zamanlar Çukurova Dizi Konusu
- Bir Zamanlar Çukurova Hünkar Kimdir Vahide Perçin
- Bir Zamanlar Çukurova Yılmaz Kimdir Uğur Güneş
- Bir Zamanlar Çukurova Demir Kimdir Murat Ünalmış
- Bir Zamanlar Çukurova Züleyha Kimdir Hilal Altınbilek
- Bir Zamanlar Çukurova Gaffur Kimdir Bülent Polat
- Bir Zamanlar Çukurova Fekeli Kimdir Kerem Alışık
- Bir Zamanlar Çukurova Saniye Kimdir Selin Yeninci
- Bir Zamanlar Çukurova Gülten Kimdir Selin Genç
Bir Zamanlar Çukurova Dizi Konusu
Bir Zamanlar Çukurova isimli dizi 1970'li yıllarda, İstanbul'da başlamaktadır. Daha sonra evlenmeye hazırlanan iki gencin tamda evlenmek üzereyken, başlarına, Züleyha'nın üvey abisinin kumar borcu yüzünden, hiç hesaba katmadıkları kötü bir olay gelir. Yılmaz, Züleyhayı kurtarmak için katil olur ve kader bu çifti, Adana'da Çukurova'nın uçsuz bucaksız coğrafyasına bırakıverir.
Hem belalılarından hemde adaletten kaçan Yılmaz'ı, Züleyha yalnız bırakmaz ve onunla beraber gider, fakat tren yolculuğunda ceplerindeki tüm parayı çaldırırlar ve maddi sıkıntı çekerler. Evlenmek için 150 liraya aldıkları yüzükleri bile ancak 25 liraya bozdurabilirler.
Tüm bu sıkıntıların içinde, çarşıda dolaşırken Yaman Ailesinin yanında kahyalık yapan ve asker arkadaşı olan Gaffur'u görür ve yardım istemek için çiftliğe giderler. Ancak Yılmaz ve Züleyha mecburen birbirlerini kardeş olarak tanıtmak zorunda kalırlar. İşte ne olursa bundan sonra olur...
Her şeye rağmen aşklarını yaşamaya ve ayrılmamaya kararlı bu çiftin kaderi, çiftliklerinde çalıştıkları Yaman ailesiyle tanıştıktan sonra, ebediyyen değişmiş olur.
Oyuncular: Vahide Perçin (Hünkar Yaman), Kerem Alışık (Fekeli), Uğur Güneş (Yılmaz), Murat Ünalmış (Demir Yaman), Hilal Altınbilek (Züleyha), Bülent Polat (Gaffur), Turgay Aydın (Sabahattin), Selin Yeninci (Saniye), Sibel Taşçıoğlu (Şermin), Selin Genç (Gülten), Polen Emre (Fadik), Mustafa Açılan (Veli) ve Serpil Tamur (Haminne)
Bir Zamanlar Çukurova Hünkar Kimdir - Gerçek Adı Vahide Perçin
Gerçek Adı Vahide Perçin Doğum 13 Haziran 1965 İzmir, Türkiye Vatandaşlık Türkiye Eğitim Dokuz Eylül Üniversitesi Meslek Oyuncu Boy 1,78 m Etkin yıllar 1992 – günümüz Evlilik Altan Gördüm (e. 1991 – b. 2013) Çocuk Alize (d. 1994)
İlk yılları
Vahide Perçin İzmir'in Karşıyaka ilçesinde, Yunanistan göçmeni bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. Babası kamyon şoförü, annesi ev hanımı olan Perçin, lisede grafik okudu, daha sonra İktisat Fakültesine girdi ama aklı oyunculuktaydı. Sınavlarına girdiği 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü'nü kazandı. Okul birincisi olarak bitirdiği DEU GSF Tiyatro Bölümü'nde, en büyük desteği hocası Özdemir Nutku'dan gördü. Okuldan mezun olunca Ankara'ya yerleşti ve AST'ye girdi. Daha sonra Devlet Tiyatrosu'nun teklifini kabul edip Adana'ya gitti.
Kariyeri
Vahide Perçin 2003'te başlayan Bir İstanbul Masalı dizisindeki Suzan Kozan rolü ile televizyon dünyasına adım attı. Gördüm ailesi İstanbul'a yerleşir. Hemen arkasından Hırsız Polis dizisindeki Fulya rölüyle seyirci karşısına çıktı. 2006'da İlk Aşk filminde Çetin Tekindor ile başrolü paylaştı. Vahide Perçin, 2007 yılından 2010 yılına kadar Annem adlı dizide Zeynep Eğilmez karakterini canlandırdı. Adını Feriha Koydum dizisinde başrol oyuncusu olarak Zehra Yılmaz karakterine hayat veriyordu; ancak sağlık sorunları nedeniyle 3. sezondan itibaren dizide yer almadı. Private Practice adlı dizinin uyarlaması olan Merhaba Hayat adlı yeni bir medikal dizide Yetkin Dikinciler, Seda Güven, Nihan Büyükağaç, Yasemin Sanino, Melike Güner ve Keremcem ile doktor rolünde oynadı. 13 Ocak 2013 tarihinde bu dizi yayından kaldırıldı. Muhteşem Yüzyıl dizisinde Hürrem Sultan karakterini canlandıran Meryem Uzerli'nin diziden ayrılmasından dolayı 3. sezonun son bölümünden itibaren Hürrem Sultan karakterini canlandırmıştır.
Kişisel hayatı
Vahide Perçin 1991'de AST oyuncusu Altan Gördüm ile evlendi ve eşinin soyadını aldı. 1994'te kızları Alize dünyaya geldi. 2011'de meme kanserine yakalandı ve tedavi gördü. 2013 yılında eşinden ayrıldı.
Vahide Perçin Rol Aldı Diziler ve Filmler
Ayhan Hanım : Levent Semerci - 2012 - Ayhan Hanım Zefir : Belma Baş - 2011 - Ay Devrim Arabaları : Tolga Örnek - (2008) Suna İyi Seneler Londra : Berkun Oya - (2007), Ferda İlk Aşk : Nihat Durak - (2006) Nevin Anlat İstanbul : Kudret Sabancı - (2005) Hürrem
Tiyatro Oyunları:
Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler : Éric-Emmanuel Schmitt - Oyun Atölyesi - (2007) Olağanüstü Bir Gece : Jerome Chodorov - Adana Devlet Tiyatrosu - 2002 Cadı Kazanı : Arthur Miller - Adana Devlet Tiyatrosu - 2001 Kızılırmak Karakoyun : Tuncer Cücenoğlu - Adana Devlet Tiyatrosu - 2001 Ayrılık : (Behiç Ak) - Ankara Sanat Tiyatrosu - 2000 Köse Dağın Köprüsü : Erol Aksoy - İzmir Devlet Tiyatrosu - 1999 Barış : Aristopfones - İzmir Devlet Tiyatrosu - 1998 Oyunun Oyunu : Michael Frayn - İzmir Devlet Tiyatrosu - 1997 Şeytan Örümceği : Erdogan Aytekin - İzmir Devlet Tiyatrosu - 1996 Pazar Keyfi : G. Mitchelle - Ankara Sanat Tiyatrosu - 1994 403.Kilometre : İsmet Küntay - Ankara Sanat Tiyatrosu - 1993 Yer Demir Gök Bakır : (Yaşar Kemal - Ankara Sanat Tiyatrosu - 1992 Fehmi Paşa Konağı : Turgut Özakman Macbeth : William Shakespeare
Bir Zamanlar Çukurova Yılmaz Kimdir - Gerçek Adı Uğur Güneş
Gerçek Adı Uğur Güneş Doğum 13 Ocak 1987 Ankara Eğitim Ankara Üniversitesi Meslek Oyuncu Etkin yıllar 2011 - günümüz
İsimsizler dizisinde "Kaymakam Fatih" karakterini canlandıran Uğur Güneş, 1987 yılında Ankara’da doğmuştur. Uğur Güneş hem karakteri hem de mesleğindeki başarısı ile en çok beğenilen oyunculardan birisi olmuş durumdadır. Ankara da büyüyen ve üniversite eğitimini de Ankara Üniversitesi'nde tamamlayan başarılı oyuncu en son Urfalıyam Ezelden isimli dizide Çetin karakterini canlandırmıştır. Ayrıca sinema filmlerinde de rol alan Uğur Güneş Şeytan-ı Racim isimli filmde Emrah karakterini canlandırmıştır. Başarılı oyuncu TRT 1'de yayınlanan Diriliş Ertuğrul dizisinde Tuğtekin karakterini canlandırmıştır. Uğur Güneş İsimsizler dizisinde Kaymakam Fatih karakterini canlandırıyor. 2018'da Bir zamanlar Çukurova oyunuyor.
Uğur Güneş Rol Aldı Diziler ve Filmler
2011 Yeniden Başla Eray Televizyon dizisi 2013 Şeytan-ı Racim Emrah Sinema filmi 2014 Urfalıyam Ezelden Çetin Televizyon dizisi 2015 Diriliş: Ertuğrul Tuğtekin Televizyon dizisi 2015 Seddülbahir 32 Saat Hüseyin Televizyon dizisi 2017 İsimsizler Kaymakam Fatih Televizyon dizisi 2018- Bir Zamanlar Çukurova Yılmaz Televizyon dizisi
Bir Zamanlar Çukurova Demir Kimdir - Gerçek Adı Murat Ünalmış
Gerçek Adı Murat Ünalmış Doğum 23 Nisan 1981 Kayseri, Türkiye Milliyet Türkiye Meslek Oyuncu Etkin yıllar Günümüz Evlilik Birce Akalay (2011-2012)
Çocukluğu Kayseri'de geçen ve aslen de Kayserili olan Murat Ünalmış, ortaokul dönemi sonrasında İstanbul'a gelmiştir. Lise yıllarında profesyonel olarak Fenerbahçe Spor Kulübü'nde basketbol oynamıştır. Ardından Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü'nden mezun olan Ünalmış, üniversite eğitiminden sonra Akademi İstanbul'da oyunculuk eğitimi almıştır. Bu eğitim sürecinin paralelinde; Hayat Bağları, Sınırlı Aşk, Kurşun Yarası dizilerinde ve “Üç Kadın”, “Deli Duran”, “Sen Ne Dilersen” adlı sinema filmlerinde rol almıştır. Mahsun Kırmızıgül'ün yönettiği Güneşi Gördüm filminde geniş kitlelerce tanınmış ve aynı yönetmenin filmi olan New York'ta Beş Minare filminde de rol almıştır. Yer gök aşk dizisinde başrol oynamıştır. Aynı dizide başrolü paylaştığı Birce Akalay ile evlenmiştir.Evlilikleri 1,5 yıl sürmüştür. TRT 1'de yayınlanan Sevda Kuşun Kanadında adlı dizide başrol oynamıştır.
Murat Ünalmış Rol Aldı Diziler ve Filmler
New York'ta Beş Minare - 2010 (Ülkücü Reisi) Güneşi Gördüm - 2009 (Mamo) Gecenin Kanatları - 2009 (Yusuf) Celal Oğlan Bir Zamanlar Çukurova - 2018- (Demir) Deli Gönül - 2017 (Mehmet Kadir Ölçek) Sevda Kuşun Kanadında - 2016 (Arif Ünlü) Seddülbahir 32 Saat - 2016 (Mahmut Sabri) İnadına Yaşamak - 2013 (Ali) Babalar ve Evlatları - 2012 Yer Gök Aşk - 2010 (Yusuf Hancıoğlu) Kasaba Rüzgâr Sır Gibi Şöhret Üç Kadın Deli Duran Sınırlı Aşk Kurşun Yarası - 2003
Bir Zamanlar Çukurova Züleyha Kimdir - Gerçek Adı Hilal Altınbilek
Gerçek Adı Hilal Altınbilek Doğum 21.01.1991 İzmir Boyu 1.68 cm Kilosu 50 kg Burcu Oğlak Göz Rengi Yeşil Eğitim Müjdat Gezen Sanat Merkezi Oyunculuk Eğitimi
Hilal Altınbilek 21.01.1991 tarihinde İzmir’de doğmuştur.Çocukluğundan beri tiyatroya ilgi duyan güzel oyuncu İzmir’de Çağdaş Drama Topluluğu’nda Ali Haydar Elçığ’dan eğitim alarak oyunculuk kariyerine ilk adımı atmıştır. Daha sonra İstanbul’a gelerek Müjdat Gezen Sanat Merkezinde oyunculuk eğitimleri almaya devam etmiştir. Fox Tv de yayınlanan Derin Sular adlı dizide Şükrü Özyıldıza eşlik ederek oyunculuğa ilk adımını atmıştır. Yine Fox Tv de yayınlanan Karagül dizisinde canlandırdığı Özlem Şanverdi karakteri ile adını duyurmayı başarmıştır. Karagül dizisinde gösterdiği performans ile dikkatleri çeken Hilal Altınbilek Atv’de yayınlanan Bir Zamanlar Çukurova adlı dizide Züleyha Yaman karakterini canlandırmaktadır. Bir dönem İdo Tatlıses ile aşk yaşayan güzel oyuncunun şuanda sevgilisi yoktur.
Hilal Altınbilek Rol Aldı Diziler ve Filmler
Bir Zamanlar Çukurova Züleyha Yaman Karagül Özlem Şanverdi Derin Sular İrem
Bir Zamanlar Çukurova Gaffur Kimdir - Gerçek Adı Bülent Polat
Gerçek Adı Bülent Polat Doğum 8 Mart 1979 Tunceli, Türkiye Meslek Dizi ve tiyatro oyuncusu Etkin yıllar 1986 - günümüz
1993 yılında "Yer Gösterme" ile başlayan profesyonel tiyatro yaşamı, 1994'te yine aynı tiyatroda "Sokak Kedisi" oyununda "yoldan geçen adam" rolüyle devam etti. Daha sonra yine aynı tiyatro ile mukavele yenileyen Polat, "Ormanların Barış Ateşi", Rumuz Goncagül ve "Keloğlan" gibi oyunlarda rol aldı. Orhan Oğuz 'un yönettiği "Herkesin Gözü Önünde" adlı oyunda olgunluk dönemindedir.
Polat daha sonra kariyerine yeni bir yön çizmeye karar verdi; "Yılan Hikayesi"nde, Orhan Oğuz'un yönettiği "Son Oyun" adlı TV filminde oynadı. Ardından "Gece Kahvesi" adlı programda sıra dışı karakterler çizdiği skeçlerde rol aldı. 2004'te Okan Bayülgen'in sunduğu Zaga programında Engin Günaydın ile beraber her hafta yayınlanan bölümlerde damatlar adında kısa skeçlerle çıktı. Asıl ününü ise Avrupa Yakası dizisindeki 3,5 sene canlandırdığı Şehsuvar(Şesu) karakteriyle kazandı.
Bülent Polat Buzda Dans adlı yarışmaya katıldı. Ardından ABD'ye gidip önce dil sonra oyunculuk eğitimi almaya başladı. Önce Los Angeles'ta Stella Adler'ın oyunculuk atölyesine katıldı. Sonra New York'a geçti. Orada bir yandan eğitim alırken bir yandan da geçimini sağlamak için bir arkadaşının girişimiyle bar işletmeciliğine başladı. ABD'de kaldığı süre boyunca Manhattan'da bar işleten Polat 2011'de Türkiye'ye döndü. 2013 yılında, Kanal D'de yayınlanan İnadına Yaşamak adlı dizide, "Sansar" rolünü canlandırmıştır.
Bülent Polat Rol Aldı Diziler ve Filmler
2003 Giz 2004 Balans ve Manevra (Zagor) 2005 Keloğlan Kara Prens'e Karşı (Cankuşoğlan) 2008 Sıfır Noktası 2014 Tut Sözünü 1986 Güvercinim 1987 Kavanozdaki Adam 1989 Atlı Karınca 1991 Aile Bağları 1995 Çiçek Taksi 1999 Yılan Hikayesi (Mahmut) 2000 Dadı (Hurşit) 2001 Yeditepe İstanbul 2002 Beşik Kertmesi 2002 Canım Kocacığım 2002 Ah Yaşamak Var Ya! 2002 Lahmacun ve Pizza (Takıyettin) 2003 Estağfurullah Yokuşu (Osman) 2003 Oğlum İçin (Bülent) 2004 Avrupa Yakası (Şehsuvar) 2004 Kadirşinas (Avukat Vahit) 2005 Köpek (Konuk oyuncu) 2006 Rüyalarda Buluşuruz (Halil) 2007 Düş Yakamdan (Ozi) 2010 Haneler (Yönetmen, bir bölüm) 2012 Behzat Ç. (Bülent Polat) 2012 Acayip Hikayeler (Hakkı) 2012 İşler Güçler (Kazan Ustası) 2013 Karagül (dizi) (Sabri) 2014 Gölgedekiler (Ali) 2016 Kertenkele: Yeniden Doğuş (Yılmaz) 2017 Çukur (Bar Sahibi) 2018- Bir Zamanlar Çukurova (Gaffur)
Bir Zamanlar Çukurova Fekeli Kimdir - Gerçek Adı Kerem Alışık
Gerçek Adı Kerem Alışık Doğum 5 Haziran 1960 İstanbul, Türkiye Milliyet Türkiye Meslek Oyuncu Evlilik Sibel Turnagöl (1988-1992) Çocuk Sadri Ebeveynler Sadri Alışık, Çolpan İlhan Amca Atilla İlhan
Sadri Alışık ve Çolpan İlhan'ın oğlu olan oyuncu günümüze kadar birçok televizyon dizisinde rol aldı. İlk sinema filmi deneyimini, yönetmenliğini ve senaryo yazarlığını; gazeteci Savaş Ay'ın üstlendiği Dansöz ile yaşadı. 14. Kral TV Video Müzik Ödülleri'nin Berna Laçin ile sunuculuğunu yaptı. Gençliğinde bir süre Anadolu Üsküdar futbol takımında oynamıştır.
Kerem Alışık Rol Aldı Diziler ve Filmler
Arif V 2016 (2018) 72. Koğuş (2011) Saddam'ın Askerleri (2008) Hababam Sınıfı Askerde - Sabit (2004) Hoşgeldin Hayat - Serhat (2004) Dansöz - Zorro (2000) Zehirli Çiçek Ah Nalan Ah - Kemal (1988) Bir zamanlar Çukurova 2018 Kara Sevda (Dizi) - Ayhan (2016-2017) Kara Kutu (Dizi) - Başkomiser Tekin (2015)
Bir Zamanlar Çukurova Saniye Kimdir - Gerçek Adı Selin Yeninci
Gerçek Adı Selin Yeninci Doğum 16 Ocak 1988 İstanbul Boy 1.64 m Kilo 54kg Göz rengi Kahverengi Saç rengi Siyah
Selin Yeninci, 1988 yılında İstanbul'da doğmuştur. Eğitimini Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümü'nde tamamlamıştır. İlk oyunculuk deneyimini Olur Olur sinema filminde rol alarak yaşamış daha sonra ise Toz Ruhu filminde rol almıştır. İlk dizi deneyimini ise Kaçın Kurası dizisinde oynayarak yaşamış; Avlu ve Yüz Yüze dizilerinde rol almıştır. Atv ekranlarında yayınlanan; kadrosunda Vahide Perçin, Murat Ünalmış, Uğur Güneş, Hilal Altınbilek'in yer aldığı Bir Zamanlar Çukurova dizisi ile ilk oyunculuk deneyimini yaşamakta ve Saniye karakterini canlandırmaktadır.
Ekranların yeni ve başarılı yüzlerinden birisi olan henüz oyunculuk yaşamının başında olmasına karşın, dahil olduğu projede yer aldığı kısa süreç içerisinde gerek oyunculuğu gerekse de güzelliği ile dikkatleri üzerine toplamayı başarmıştır. Yaşamına ilişkin detaylı bir bilgi olmamasına karşın 16 Ocak 1988 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelen Selin Yeninci, halen yaşamını burada sürdürmektedir.
İstanbul’da bulunduğu dönemde eğitiminin bir bölümünü alan lise döneminde İzmir’e taşınan Selin Yeninci, burada İzmir Atatürk Lisesinden 2006 tarihinde mezun olmuştur. Lise yıllarında başlayan tiyatro çalışmalarında oldukça başarılı bir performans sergileyen ve o dönemden itibaren başarılı bir oyuncu olacağına dair pek çok övgü alan Yeninci, İzmir’de oyunculuk eğitimleri almaya başlamıştır.
Selin Yeninci Rol Aldı Diziler ve Filmler
Bir Zamanlar Çukurova 2018 Yüz Yüze 2017 Rengarenk 2016
Bir Zamanlar Çukurova Gülten Kimdir - Gerçek Adı Selin Genç
Gerçek Adı Selin Genç Doğum 26.06.1994 İstanbul Eğitim Işık Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Kilo 54kg Boy 1.75 m
Selin Genç, 1994 yılında İstanbul'da doğmuştur. Eğitimini Işık Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü'nde tamamladıktan sonra Dilek Sabancı Devlet Konservatuvarı Tiyatro bölümünde de oyunculuk üzerine eğitim görmüştür. Atv ekranlarında yayınlanan; kadrosunda Vahide Perçin, Murat Ünalmış, Uğur Güneş, Hilal Altınbilek'in yer aldığı Bir Zamanlar Çukurova dizisi ile ilk oyunculuk deneyimini yaşamakta ve Gülten karakterini canlandırmaktadır.