Neden sorgusu için yayınlar alaka düzeyine göre sıralanmış olarak gösteriliyor. Tarihe göre sırala Tüm yayınları göster
Neden sorgusu için yayınlar alaka düzeyine göre sıralanmış olarak gösteriliyor. Tarihe göre sırala Tüm yayınları göster

Neden ile ilgili cümleler, Neden cümle içinde kullanımı, içinde Neden geçen örnek cümle kurmak, Neden kelimesi mecaz kullanımı gibi aramala...

Neden ile ilgili cümleler, Neden cümle içinde kullanımı, içinde Neden geçen örnek cümle kurmak, Neden kelimesi mecaz kullanımı gibi aramaların cevabını bulabilirsiniz.

Cümle Örnekleri

Beyin küçülmesi nedir, nasıl olur, hangi yaşlarda başlar, nasıl önlenir, Beyin küçülmesi belirtileri, tedavisi ve ameliyatı. Beyin Küçülm...

Beyin küçülmesi nedir, nasıl olur, hangi yaşlarda başlar, nasıl önlenir, Beyin küçülmesi belirtileri, tedavisi ve ameliyatı.

Beyin Küçülmesi Hakkında Genel Bilgiler

Beyin Küçülmesi Neden Olur, Hangi Yaşlarda Başlar

Alzheimer nedir, Alzheimer hastalığının belirtileri, ilaçları, bakımı, nedenleri, risk faktörleri, teşhisi, aşamaları ve tedavileri Alzhei...

Alzheimer nedir, Alzheimer hastalığının belirtileri, ilaçları, bakımı, nedenleri, risk faktörleri, teşhisi, aşamaları ve tedavileri

Alzheimer hastalığı nedir?

Alzheimer hastalığı nedir? Tedavisi ve Belirtileri

A vitamini içeren besinler, ne işe yarar, faydaları, a vitamini hangi besinlerde bulunur, A vitamini eksikliği belirtileri nelerdir.

A vitamini içeren besinler, ne işe yarar, faydaları, a vitamini hangi besinlerde bulunur, A vitamini eksikliği belirtileri nelerdir.


vitaminler

Böbrek kanseri nedir, nasıl bir hastalıktır, Böbrek kanseri yaşam süresi, nedenleri, belirtileri, tedavisi ve ameliyatı hakkında kısaca bilg...

Böbrek kanseri nedir, nasıl bir hastalıktır, Böbrek kanseri yaşam süresi, nedenleri, belirtileri, tedavisi ve ameliyatı hakkında kısaca bilgiler.

Böbrek Kanseri Nedir, Hakkında Kısaca Bilgiler

Böbrek Kanseri Sayfa İçeriği

Böbrek Kanseri Nedir?

Malum, böbreklerimiz, sağlıklı ve ideal bir hayat sürebilmemiz amacıyla gerekli olan çok sayıda görevi yerine getirmektedir. Böbreklerin başlıca görevlerinden biri, kanı süzerek günlük metabolizma sonucunda oluşan üre ve kreatinin gibi zararlı artık maddeleri idrarla vücudumuzdan uzaklaştırmaktır.

Böbrek içinde habis (kötü huylu) hücre büyümesine (bir tümör) böbek kanseri denir. Tıbbi ismi böbrek hücreli karsinom şeklindedir. Böbrekteki tümörler selim (iyi huylu) de olabilir. Böbrek kanseri genel bir terimdir. Böbrekte farklı tümör çeşitleri ve farklı hastalık evreleri bulunur. Tedavi şekliniz, süreniz ve tedavi sırasında yaşayacaklarınız tümöre ait özelliklere ve tıbbi ekibinizin tecrübesine göre değişim gösterecektir. Bu sayfamızdaki bölümler böbrek kanseri, tanı ve tedavi alternatifleri hakkında genel bilgiler sunar.

Böbreklerin Vücudumuzdaki Fonksiyonu Nedir?

Böbrekler 2 adet kuru fasulye şeklinde olup, karnımızın arka kısmında bulunan, kanı süzüp idrar üreten organlardır. Kan basıncının düzenlenmesi, kan hücrelerinin üretilmesi ve kemiklerinizin sağlıklı kalması gibi birçok işlem böbreğin görevidir. Böbrek kanserleri tüm dünyada tanı konulan kanserlerin yaklaşık %2’sini oluşturur. Son 25 yılda Avrupa’da böbrek kanserli hasta sayısı biraz artış göstermiştir. Fakat hayatta kalma oranı da birçok bölgede artmıştır. Ultrason ve BT gibi görüntüleme teknolojilerindeki gelişmeler ve daha sık kullanılmalarından dolayı daha fazla böbrek kanserine şimdilerde erken dönemde tanı konulmaktadır. Erkeklerde kadınlara kıyasla böbrek kanserine yakalanma riski daha fazladır. Genellikle 60-70 yaş arasında görülmektedir.

Böbrek Kanseri Belirtileri

Böbrek Kanseri Belirtileri ve Tedavisi

Tümörün henüz küçük olduğu erken dönemlerinde böbrek kanseri, hastalarda çok belirgin bir şikayete neden olmayabilir. Teşhis edilebilirse hastalık bu dönemde genellikle tedavi edilebilir. Bir başka deyimle erken tanı konulduğunda tedavi hem daha kolay olmakta, hem de kanserden tamamen kurtulma olasılığı artmaktadır. Genelde şikayete neden olduğu zaman tümör çok büyük boyutlara ulaşmıştır ve tümör büyüdükçe ve yayıldıkça tedavi olasılıkları azalmaktadır. Böbrek bölgesinde kitle ve ağrı, kanlı idrar gibi böbrek kanseriyle ilişkili olabilecek şikayetler yanında diğer kanserlerde de gelişebilen iştahsızlık, halsizlik, kilo kaybı, tekrarlayan ateş gibi belirtiler de olabilir. Bu yakınmalar böbrek kanserinin belirtisi olabileceği gibi enfeksiyon gibi başka problemlerden de kaynaklanabilir. Kanser yayılmışsa yayıldığı organla ilgili bulgular görülebilir. Örneğin akciğerlere yayıldıysa öksürük, nefes darlığı olabildiği gibi kemik yayılımı olan hastalarda kemik ağrıları, beyin yayılımı olanlarda baş ağrısı, felç gibi bulgular olabilir. Belirtiler metastaz (diğer doku ve organlara yayılma) durumuna göre değişmektedir.

Böbrek kanseri ilk evrelerde genellikle kendini göstermez yani belirti vermeyerek seyreder. Birtakım belirtiler meydana geldiğinde ise çoğu hastada böbrek kanserinin ileri safhalara taşındığını gözlemleriz. İşte bu belirtileri şöyle sıralayabiliriz;

  • Kansızlık
  • İştahsızlık
  • Aşırı yorgunluk
  • İdrarda kan görülmesi
  • Geçmeyen yan ağrı (böğür ağrısı)
  • Sebebi bilinmeyen kilo kaybı
  • Karın alt ve yan bölgesinde şişkinlik
  • Bacaklarda ve eklemlerde şişmeler
  • Nefes darlığı (Diğer organlara yayılmışsa)
  • Kanlı öksürük (Diğer organlara yayılmışsa)
  • Bel ağrısı (Diğer organlara yayılmışsa)
  • Herhangi bir enfeksiyon ya da soğuk algınlığı olmadan haftalar boyu süren ateş

Böbrek Kanserinde Erken Tehşis

Yukarıda sayılan belirtilerin altında başka sebeplerin yatabileceğinin unutulmaması gerekir. Her kanserde olduğu gibi böbrek kanserinde de erken teşhis oldukça önem taşır. Hastalık ne kadar erken saptanırsa hem tedavi süreci o kadar kolaylaşır hem de sağlıklı bir yaşam olanağı ilerlemiş bir safhaya kıyas ile daha çok artar.

Böbrek kanserinde belirtilerin kendisini ileri safhalarda belli ettiğini düşünürsek bir birey böbrek kanseri ise bunu nasıl anlayabilir? Yaşadığımız şu günlerde böbrek kanseri adı verilen bu kötü huylu tümörün tanısı genellikle rastlantısal olarak koyulur. Hastalar hastaneye tamamen başka sebeplerden ötürü gider ve yapılan görüntülemeler sonucu böbrekte kanserli kitle tespit edilir. Hastaya bu tanı sıklıkla ultrasonografi yöntemi ile konulur. Eğer ultrasonografi tecrübeli bir radyolog tarafından yapılmaz ise böbrekteki kitlenin tanısı koyulamayabilir, atlanabilir.

Bilgisayarlı tomografi veya MR filmi ile de böbrek kanseri tanısı koyulabilir. Burada ise çeken kişiye göre sonuçlar değişmediği için rahatlıkla böbrekte bulunan kitle tespit edilebilir.

Tabi ki durum bu raddeye gelmeden hayatınızda birtakım değişikliklere giderek böbrek kanserinin önüne geçebilirsiniz. Özellikle ailenizde böbrek kanseri varsa yaşam pratiklerinize dikkat etmenizi öneririz.

Böbrek Kanserinde Tanı

Tanı genellikle başka sebeplerle yapılan radyolojik tarama sonucu tesadüfen böbrek kitlesinin saptanması ile konulmaktadır. Ancak tümörün iyi ya da kötü huylu olduğunu ayırt ettirecek bir yöntem maalesef henüz mevcut değildir. Dolayısıyla aksi ispat edilene kadar böbrekte saptanan her kitle kanser kabul edilerek ileri incelemelere gidilmek zorundadır. Nadir olarak her iki böbrekte birden fazla kitle olarak kendini gösterebilir.

Hastanın yakınmaları, öyküsü ve doktorun ilk değerlendirme bulguları daha sonra yapılacak araştırmaları belirlemek için çok önemlidir. Tanıda kan ve idrar tetkikleri yapılabilir. İdrar tetkikinde idrar rengini değiştirmeyecek kadar az miktarda da olsa kırmızı kan hücreleri (alyuvarlar veya eritrositler) saptanabilir. Hastalığın komşu yapılarla ilişkisi ve uzak yayılımını değerlendirmek için tanı anında görüntüleme yöntemleri olarak akciğer grafisi, intravenöz piyelografi (IVP), ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans (MR), kemik sintigrafisi, pozitron emisyon tomografisi (PET) yapılabilir.

Böbrek Kanseri Evreleri

Böbrek kanserinin farklı dönemleri vardır. Tümör (kanserli hücre kitlesi) böbrekle sınırlı ve yayılmamışsa lokalize böbrek kanseri olarak adlandırılır. Lokal ilerlemiş böbrek kanserinde tümör böbreğin dışına çevreleyen dokuya doğru büyümüş, venlere, adrenal bezi ve lenf nodlarına uzanmıştır. Uzak lenf nodlarına veya diğer organlara sıçramışsa, metastatik evreye girilmiş demektir.

Böbrek Kanseri İçin Risk Faktörleri

Diğer pek çok kanser türünde olduğu gibi böbrek kanserinin nedeni de henüz tam olarak saptanamamıştır. Böbrek kanserli hastalar üzerinde yapılan çalışmalarda bazı faktörlerin risk oluşturabileceği gözlemlenmiştir. Yüksek tansiyon (hipertansiyon), aşırı kilolu olmak, uzun süre diyaliz tedavisi görüyor olmak gibi faktörlerin böbrek kanserli hastalarda görülebildiği tespit edilmişdir. Böbrek kanseri riski sigara içenlerde içmeyenlere göre iki kat daha fazladır. Sigara bırakılması ile risk zamanla azalır. Ayrıca ailede böbrek kanserli bir akrabanın olması böbrek kanserine yakalanma riskini artırmaktadır. Mesleksel risk faktörü olarak çelik endüstrisi, kurşun endüstrisi, petrol ve gemi sanayi (asbest) çalışanlarında böbrek kanseri riski artmaktadır. Son olarak yüksek yağ ve kalorili diyet riski artırmaktadır.

Böbrek kanserinin sebeplerini saptamak genellikle zordur. Genel risk faktörleri sigara ve obezitedir. Birinci derece akrabasında böbrek kanseri olanlar ve yüksek kan basıncı olanlar da risk altındadır. Hayatımızdaki tedbir amaçlı bazı değişiklikler, en önemlisi sigaranın bırakılması ve ideal kilonun korunması böbrek kanseri gelişme riskini azaltabilir.

Lokal ilerlemiş böbrek kanseri

Eğer lokal ilerlemiş böbrek kanseri tanısı aldıysanız, doktorunuz size radikal nefrektomi veya embolizasyon tedavisini önerebilir. Her iki prosedürün de kendine özgü avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Tedavinin seçimi sizin bireysel durumunuzla ilişkili olarak belirlenecektir

Lokal ileri böbrek kanseri nedir?

Lokal ilerlemiş böbrek kanseri, tümörün böbreğin etrafındaki kan damarları, doku, organ ve lenf bezlerine yayılması anlamına gelmektedir. Evre III veya IV olarak adlandırılabilir ve tümörün ne kadar uzağa yayıldığını göstermektedir.

Böbrek Kanserinde Kişiye Özel Tedavi Belirlenmesi

Lokal ilerlemiş böbrek kanserlerinin en yaygın tedavisi, tümör içeren böbrek dokusunun cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Lokal ilerlemiş böbrek kanserleri, radikal nefrektomi olarak isimlendirilen ameliyat ile tedavi edilebilir. Bu işlemin açılımı, tümör içeren böbrek dokusu ve etrafındaki dokuların çıkarılması şeklindedir. Radikal nefrektomi, açık veya laparoskopik olarak yapılabilmektedir. Şayet cerrahi imkansız veya çok riskli ise embolizasyon düşünülebilir.

Aşağıdakiler tedavi planınız esnasında doktorunuzla konuşmanız gereken konu başlıklarıdır:

  • Tıbbi özgeçmişiniz
  • Böbrek fonksiyonlarınız
  • Tek böbrekli kaldığınızda neler olacak
  • Ailenizde böbrekleriyle ilgili hastalığı olma durumu
  • Hastanenizde uygulanabilen tedavi seçenekleri
  • Doktorunuzun tecrübesi.
  • Sizin kişisel tercih ve değerleriniz
  • Tedavi esnasında ve sonrasında destek hizmetleri
  • Tek böbreğinizde veya her iki böbreğinizde bir veya birden fazla tümör varsa ne olacak

Böbrek Kanserinde Tedavi Yöntemleri

Böbrek tümörünün tedavisine hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve kanserin yaygınlığına göre karar verilir. Böbrek kanserlerinde uygulanan farklı tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Erken evre kanserlerde tümörün cerrahi olarak çıkarılması altın standarttır.

Böbrek Kanserinde Cerrahi:

Ameliyat yapılarak böbreğin çıkarılması nefrektomi olarak adlandırılır ve böbrek kanserlerinde standart tedavi yöntemlerindendir. Kanserin evresi, büyüklüğü ve sayısına göre değişmek üzere ya böbrek, böbrek üstü bezi ve etrafındaki tabakaları ile birlikte tamamen çıkartılır (ki buna da radikal nefrektomi denir) ya da kısmi olarak yalnızca tümörün çıkarılması (parsiyel nefrektomi) uygulanabilir.


Diğer böbrek sağlıklı ise hastalıklı böbreğin alınması hastanın sağlığı açısından her hangi bir sorun yaratmaz. Nefrektomi klasik olarak açık ameliyatla yapılır. Fakat son dönemlerde kapalı yöntem denen laparoskopi kullanılarak da nefrektomi yapılabilmektedir. Çıkarılan örnekler patolojik olarak incelenir ve tümörün cinsi, karakteri ve yayılım derecesi belirlenir. Bu, hem tanıyı kesinleştirir hem de yayılım hakkında bilgi verir. Erken evrede kanser böbreği saran kılıf içinde sınırlıdır. Bu durumda başka ek bir tedaviye ihtiyaç kalmaz. Eğer tümör böbrek kılıfın dışına çıkmışsa ya da başka yerde de mevcutsa cerrahi sonrası ek bir tedavi gerekecektir. 


Böbrek Kanserinde Radyoterapi (Işın tedavisi):


Vücut dışından gelen yüksek enerjili ışınlar ile kanser hücrelerinin öldürülmesi amaçlanan bir tedavi yöntemidir. Bölgesel bir tedavi yöntemidir. Işın tedavisi böbrek kanseri tedavisinde sınırlı role sahiptir, ilk tedavi olarak önerilmez. İleri böbrek kanserli bazı hastalarda radyoterapi kemik tutulumuna bağlı ağrı gibi diğer bulguları gidermeye yönelik olarak uygulanabilmektedir.

Böbrek Kanserinde Kemoterapi:


Kanser hücrelerini öldürmek amacıyla kullanılan ilaçlardan bir kısmına verilen isimdir. Tek ilaç veya birkaç ilaç birlikte kullanılır. Böbrek kanserlerinde kemoterapinin etkisi sınırlı ve tartışmalıdır. Yaygın ve uzak yayılımı olan hastalarda kullanılabilir.

Böbrek Kanserinde Biyolojik Tedavi (immünoterapi):


Kansere karşı hastanın bağışıklık sistemini kullanan tedavi yöntemidir. İnterferon ve interlökin-2 adlı ilaçlar dışarıdan vücuda verilmek suretiyle vücudun savunma sisteminin güçlendirilmesi amaçlanmaktadır. Yan etki olarak kas ağrısı, halsizlik, dikkat kaybı, ateş, kusma ve ishale neden olabilir. Hastalar genelde kendilerini çok yorgun hissederler. Bazılarında deri dökülmesi olur. Bu problemler çok ciddi olabilir ama tedavi bitiminde bu etkiler kaybolur. 


Böbrek Kanserinde Hormon Tedavisi:

İlerlemiş böbrek kanserlerinde kullanılır. Progesteron böbrek kanserinde en sık kullanılan hormondur. Tedavi edici değil sıklıkla yakınmaları geçici olarak azaltmak amacıyla kullanılır. Kilo değişiklikleri, terleme ve su kaybı görülen yan etkilerdir. 


Böbrek Kanserinde Hedefe Yönelik Tedaviler:


Son yıllarda popüler olan bir tedavi yöntemidir. Sadece yaygın böbrek kanserli hastalarda kullanılabilir. Kanserli hücreler özellikle hedef alınmakta ve diğer hücrelere zarar verilmemektedir. Kanser hücresinin büyümesi ve çoğalmasını tetikleyen mekanizmalar vardır. Bu mekanizmaların tamamı bilinmemektedir. Ancak bilindiği kadarı ile kanserleşmeye sebep olan moleküllerin susturulmasına yönelik ilaçlar geliştirilmiştir. Bu moleküller hücre içi haberleşmeden sorumlu sinyal proteinleri ve büyüme faktörleridir. Hedefe yönelik tedavilerden Sunitinib ve Sorafenib dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu ilaçların etkinliği halen elimizde bulunan ve kullanılan interferon ve interlökin-2 gibi biyolojik ilaçlardan daha iyidir.


Ayrıca tümöre özgü yeni küçük damar oluşumunun (anjiogenesis) engellenmesi sağlanarak tümörün öldürülmesi amaçlanmaktadır. Kanserin yaşaması ve büyümesi amacıyla yeni damar gelişimi önemlidir. Bevasizumab denilen bir ilaç sayesinde tümörün yeni damar yapması engellenerek beslenme bozukluğu sonucu kanserin küçülebildiği gösterilmiştir. Standart tedavilere cevapsız ve yaşam süresi bakımından ümitsiz hastalarda deneysel tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Aşı tedavisi hastalara tümöre karşı oluşan bağışıklık sistemini uyarıcı bir madde verilmesi esasına dayanan yöntemdir. Yine temelde hasta kişinin bağışıklık sistemini aktif hale getirme prensibi söz konusudur. Ayrıca başka bir kişiden (allojeneik) kemik iliği nakli ile başarı elde edilmiş hastalar vardır. Ancak bu yöntem henüz yaygın kabul ve kullanım alanı bulamamıştır.

Böbrek Kanserinde Tedavi Yan etkileri

Tedavinin yan etkileri Kanser tedavisinin yan etkileri tedavinin cinsine, süresine ve hasta ile ilgili kişisel faktörlere göre değişir. Nefrektomi büyük bir cerrahi operasyondur. Operasyondan sonra hasta ağrı ve rahatsızlık duyulabilir. Ancak erken evrelerde yakalanan hastalarda tam şifa elde edilebilmesi nedeni ile olası rahatsızlıklar göze alınabilir. Biyolojik tedavinin yan etkileri türüne göre değişir. Bu tedaviler grip benzeri şikayetler, kas ağrısı, halsizlik, dikkat kaybı, ateş, kusma ve ishale neden olabilir. Hastalar genelde kendilerini çok yorgun hissederler. Bu problemler çok ciddi olabilir ama tedavi bitince bu etkiler kaybolur.

Kemoterapinin yan etkileri verilen ilaçlara göre değişir. Genellikle kanser ilaçları, hızla büyüyen kan hücrelerini etkiler ve saç dökülmesine sebep olur. Diğer ciddi yan etkileri arasında halsizlik, yorgunluk, bulantı, kusma, bağışıklık sisteminin bozulması, kan hücreleri üzerine olan yan etkileri sayılabilir. Bazı hastalarda iştahsızlık, bulantı, kusma, ağız yaraları ve tat değişikliği kilo kaybına neden olabilir.

Böbrek Kanserinden Korunma Yolları

  • Sigara içmemeli
  • Sigara içilen ortamlardan uzak durulmalı
  • Alkol tüketilmemeli
  • Kızartma ağırlıklı bir beslenme düzeni olmamalı
  • Yoğun radyasyondan uzak durmalı
  • Fazla kilolardan kaçınılmalı
  • Ayrıca uzun süre diyalize girmekde Böbrek kanserini tetikleyebilir

Turbofan Motor nasıl çalışır, Turbofan Motor çalışma prensibi ve yapımı, Turbofan Motor özellikleri ve kısımları verim artışı vb. armaların...

Turbofan Motor nasıl çalışır, Turbofan Motor çalışma prensibi ve yapımı, Turbofan Motor özellikleri ve kısımları verim artışı vb. armaların cevaplarını bu sayfamızda bulabilirsiniz...

Turbofan Motor Yapımı ve Çalışma Prensibi

Turbofan Motor Yapımı, Çalışma Prensibi, Özellikleri ve Kısımları

Bir turbofan motorunun nasıl çalıştığını anlayabilmek için öncelikle bir turbofan motorunun ne olduğunu anlamamız gerekir. Turbofan motoru, ağırlıklı olarak orta ve büyük boyutta uçaklar tarafından kullanılan bir tür gaz türbini motorudur. Eğer daha önce ticari bir uçak görmüşseniz, Bypass Turbofan Motorunu görme şansınız yüksek demektir (bu makalenin ilerleyen bölümlerinde bypass oranına değinilecektir).

Turbofan motorları genellikle benzer büyüklükteki pistonlu motorlara (otomobillerde kullanılanlar gibi) nazaran ağırlık oranına göre daha iyi bir itme gücü sağlar, bu nedenle ağırlık oranına ilişkin ürettiği itme gücü daha az verimli olan pistonlu motorları büyük uçaklarda göremezsiniz. Turbofan motorlarının kullanılmasının bir diğer nedeni ise pistonlu motor muadillerine göre çok daha güvenilir olmasıdır. Bir Turbofan motorundaki tüm yapılar, pistonlu motorlardakinin aksine aynı yönde hareket eder.

Turbofan Motorların Dayandığı Prensipler

Turbofan motorunda kullanılan en temel bilimsel ilke Newton'un 1. hareket yasasıdır.

"Eğer bir cisim hareketsiz olarak duruyor veya sabit bir hızda gidiyorsa, dışardan bir kuvvet uygulanıncaya kadar hareketsiz olarak kalmaya veya sabit hızda gitmeye devam edecek, bir kuvvet uygulandığında ise, cisim, o kuvvetin yönünde hızlanacaktır"

Newton'un 1. Yasasına göre matematiksel ifade şöyle olur:

Prensibe göre: Motora giren hava motor vasıtasıyla hızlandırılır ve daha sonra dışarı atılır, motorun hızlandırılmış havası, prensip olarak bir pervane ile aynı olup çok daha fazla paladan oluşan fanı çalıştırmak için kullanılır. Çalıştırılmış fan ve hızlanmış egzoz gazlarının birleşimi ileri bir itmeye sebep olur. Bu itme, uçağın ileriye hareketini sağlayan şeydir.

Turbofan motorların aşamaları

Turbofan Motor Yapımı, Çalışma Prensibi, Özellikleri ve Kısımları

Turbofan motorda dört ana aşama bulunur; Havanın girişi (Emme), Sıkıştırma, Yanma ve Egzoz. Bu dört aşamanın her biri, en nihayetinde itme üretmek için birlikte çalışırlar. Dört aşamanın her biri, nihai olarak itme kuvveti üretmek için birlikte çalışıyor.

Turbofan Motor Giriş Aşaması

Turbofan motorunun giriş aşaması motorun kompresörünü soğuk hava ile besler. Bazı hava motorun içine doğru giderken bazı hava motorun dış tarafından geçer, işte bu havanın motora girmemesi bypaslanması şeklinde söylenir. Giren hava ile atılan havanın oranı genellikle bypass (atlama) oranı olarak adlandırılır. Motor dışından geçen hava akımı kütlesinin jet motoruna giren hava akımı kütlesinden çok daha büyük olması özelliği ile çoğu büyük uçakta yüksek bypasslı Turbofan motorları bulunur.

Turbofan Motor Yüksek bypass Oranı

Yüksek bypass oranının iki önemli avantajı daha düşük yakıt tüketimi ve daha düşük gürültülü üretim sağlamasıdır. Bu iki avantaj, hava yolu yöneticilerinin daha az verimli olan düşük bypass motorlarından ziyade yüksek Bypass motorları daha çok tercih edip satın almalarını sağlar.

Turbofan Motor Düşük-bypass Oranı

Yüksek bypass oranlarının en büyük dezavantajı, ses altı hızlarda (ses hızından daha yavaş) uçmaya sınırlanmış olmasıdır.

Turbofan Motor Sıkıştırma Aşaması

Motorun sıkıştırma aşaması, her türlü gaz türbini motorunun verimi için oldukça önemli bir konudur. Sıkıştırma aşaması, havanın yanma aşamasında ateşlenebilmesi için doğru basınç ve sıcaklıkta olmasını sağlar. Kompresör sabit bıçaklardan (statör bıçakları olarak da bilinir) ve tahrik bıçaklarından (rotor bıçakları olarak da bilinir) oluşur; döner ve sabit bıçakların kombinasyonu, havanın yüksek basınca maruz kalarak daha yüksek termal enerjiye sahip olmasına neden olur. Sıcak basınçlı hava daha sonra yanma odasına akar.

Turbofan Motor Yanma Aşaması

Odadaki yapılarla birlikte yanma aşaması, hava-yakıt karışımını oluşturmaktan ve yakılmasından sorumludur. Yanma odası, yakıtın ateşlenerek yüksek sıcaklık ve basınçlı havada yakılmasını sağlayan yakıt enjektör sisteminden oluşur. Hava yakıt karışımı yanarken hızla genişleyerek (hacmi artar) arka taraftaki egzoz aşamasına geçmeye zorlanır. Genişleyen gazlar ile ortaya çıkan muazzam enerji, yanma türbinine bağlı koaksiyal şaft vasıtasıyla dönme enerjisine çevrilir.

Turbofan Motor Egzoz Aşaması

Egzoz aşamasında meydana gelen itme gücü, açık bir şekilde Newton'un 3. Kanununa dayanmaktadır.

" Bir cisme etki eden kuvvete eşit ve ters yönde bir tepki oluşur."

Matematiksel ifadesi: F1 = -F2’dir.

Egzoz gazları, motorun arka tarafından yüksek hızda çıkar, bu egzoz gazlarının reaksiyon kuvveti ise egzozun ters yönünde olup itki kuvveti olarak tanımlanır.

Turbofan Motor Mekaniği

Bu enerji değişimi ile çalışan büyük fan yüksek bypasslı Turbofan motorlarda pervaneye benzer şekilde davranır. Yanma türbini aşamasında genleşen gazlar, şaftı çalıştırarak büyük fanların dönmesini sağlar. Büyük fan havayı, yakıtla tutuşarak yanmasına neden olacak doğru basınç ve sıcaklığa gelmesini sağlayan bypass ve sıkıştırma odasına havayı yönlendirir.

Ancak, turbofan motoru, hava yakıt karışımını yakmak için sıcak ve sıkıştırılmış havaya ihtiyaç duyuyor ve sıkıştırma aşamasında görev alan fanları çalıştırmak için sonradan yanmalı türbinleri çalıştırmamız gerekiyorsa, belki şunu soruyor olabilirsiniz: Bir turbofan motoru nasıl başlatılır?

Turbofan motoru nasıl başlatılır?

Fanın bıçakları, yanma döngüsünü başlatmak için dönme enerjisine ihtiyaç duyar; bu nedenle, mühendisler, Hava Türbin Marş motoru adı verilen yüksek basınçlı bir giriş ağzı tasarlamıştır. Hava türbini marşı motorun yanına takılır.

Hava türbin marş motoru, aşağıda gösterilen start arabasıyla çalıştırılan küçük basınçlı bir türbindir. Start ​​arabası, debriyaj vasıtasıyla motor miline bağlı olan hava türbin marşına basınçlı hava gönderir. Böylelikle, hava türbin marş motorunu döndürülerek, motora giren havanın sıkıştığı motor kompresörünün dönmesine neden olur. Hava türbin marş motoru, motorun ondan bağımsız şekilde rölantide çalışmasına kadar şaftı döndürmeye devam eder.

Mühendisler ve teknisyenler, 21. yüzyılın Turbofan motorlarını geliştirmek için daima yeni yollar bulmaya devam etmektedir. Artık bir Turbofan motorunun nasıl çalıştığına dair giriş niteliğinde bir anlama ve bakış açısına sahip olduğunuza göre, onu bir akranınıza veya aile üyesine açıklamayı deneyin. Açıklamanızı anlayabiliyorsa, o zaman turbofan motorunun temellerini biliyorsunuz demektir. Eğer anlamadıysa kendinize bir iyilik yaparak bu makaleyi tekrar okumanızı öneririz.

Turbofan Motorlarda Verim

Turbofan Motor Yapımı, Çalışma Prensibi, Özellikleri ve Kısımları

Isıl Verim

Isıl verim; motordan çıkan net gücün yakıttan elde edilen ısıl enerjinin oranına denir. Bir ideal turbojet motorunun T-s diyagramına göre ısıl verim.

İtme Verimi

İtme verimi; yararlı güç çıkışının toplam güç çıkışına oranı olarak tanımlanır. Yararlı gücü, thrust kuvveti üretimi ve uçuş hızının çarpımı olarak ifade edebilirken, toplam güç çıkışı ise motorun içinden geçen gazın kinetik enerjisindeki değişim oranıdır.

Performans kapasitesini artırmak için günümüzde iki kriter izlenir:

Kompresör basınç oranını artırarak termodinamik çevrim verimini artırmak
Türbin giriş sıcaklığını artırarak motor güç çıkışını artırmak

Mekanik Tasarımda Bu Kriterlerin Sonuçları Ne olur? Amaç 1: Kompresör Basınç Oranını Artırmak Kompresör Basınç Oranındaki Değişim

Çözüm 1 : Stator kanatçıklarının değişken konsepti
Güvenilir hava akışının kontrol sisteminin tasarımı
Yüksek sıcaklık ve basınçlarda kanatçıkların ucundan gerçekleşecek hava sızıntısının korunması

Çözüm 2 : Çoklu Rotor Konsepti

Avantajları

Yüksek basınç ve düşük basınç kısımlarında en uygun hız seçenekleri
Kompresör kısımlarının sayılarının azaltılması
Düşük basınç ve yüksek basınç rotorlarının arasına soğuk havayı daha kolay almak
Sadece yüksek basınç rotoru döneceği için daha kolay motor startı

Vücudumuzda ki herhangi bir organ yada dokudaki hücrelerin düzensiz olarak bölünmesi ve ardından çoğalmasıyla ortaya çıkan kötü urlara kanse...

Vücudumuzda ki herhangi bir organ yada dokudaki hücrelerin düzensiz olarak bölünmesi ve ardından çoğalmasıyla ortaya çıkan kötü urlara kanser denir. Bu yazımızda kanser nedir, nasıl oluşur, belirtileri nelerdir, tedavisi nasıl yapılır, kanser türleri hangileridir kaç çeşit kanser türü vardır, tedavi yöntemleri nelerdir gibi soruların cevabını, başlıklar altında kısaca ama genel olarak uzun ve detaylı bir şekilde, anlatmaya çalışacağız.

Kanser Nedir Nedenleri Belirtileri Tedavisi, Kanser Hakkında Herşey

Kanser Sayfa İçeriği

Kanser Nedir?

Kanser, tıbbi açıdan, vücudumuzun çeşitli bölgelerindeki hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile oluşan 100'e yakın hastalık grubunun genel ismidir.

Çok çeşitli kanser tipleri vardır ve hepsi hücrelerin genetiğinde bozulma yaşanarak anormalleşmesi ve bu anormalleşen hücrelerin kontrol dışı çoğalması ile başlar. Tedavi edilmediği takdirde ciddi rahatsızlıklara, hatta ölüme bile sebep olabilir.

Kanser (cancer) terimi, tıb denince akla ilk gelen Yunan fizikçi Hippocrates (MÖ 460-370) tarafından oluşturulmuştur. Hippocrates carcinos ve carcinoma terimlerini ülser oluşturan ve ülser oluşturmayan tümörler için kullanmıştır.

Kanser Nasıl Oluşur?

Vücudumuzda bulunan normal hücreler bölünebilme yeteneğine sahiptirler. Fakat, kas ve sinir hücrelerinde bu özellik yoktur. Bu yeteneklerini ölen hücrelerin yenilenmesi ve yaralanan dokuların onarılması amacıyla kullanırlar. Yaşamımızın ilk yıllarında hücreler daha hızlı bölünürken, erişkin yaşlarda bu hız yavaşlar.

Normal hücreler kanser hücresine nasıl dönüşür?

Fakat hücrelerin bölünebilme yetenekleri sınırlıdır, sonsuz değildir. Her hücrenin ömrü boyunca belli bir bölünebilme sayısı vardır. Sağlıklı bir hücrenin ne kadar bölüneceğini ve ne zaman ölmesi gerektiğini bilmesine apoptosis, yani hücrenin programlı ölümü denmektedir.

Normal şartlarda vücudumuzun sağlıklı ve düzgün bir şekilde çalışması için hücrelerin büyümesi, bölünmesi ve daha çok hücre üretmesine gereksinim vardır. Bazen buna rağmen süreç doğru yoldan sapar, yeni hücrelere gerek olmadan hücreler bölünmeye devam eder. Bilincini kaybetmiş kanser hücreleri, kontrolsüz bölünmeye başlar ve çoğalırlar. Fazla hücrelerin kütleleri bir büyüklük veya tümör oluştururlar.

Hücrelerin çekirdeğinin içinde, hem hücrenin, hemde organizmanın genetik bilgisinin saklandığı elektron mikroskopu ile de görüntülenebilen DNA olarak adlandırılan mikroskopik iplikçikler mevcuttur.

DNA hücrenin normal fonksiyonlarını görmesi için gereklidir. DNA iplikçiğindeki hasardan dolayı kanser hücreleri oluşur. Hücrenin normal yaşam siklusunda DNA hasarı olsa da hücre ya bunu onarır ya da ölür. Kanserli hücrelerde hasarlanmış DNA onarılamaz ve kontrolsüz çoğalma başlar. DNA'ın hasar görmesine kimyasallar, virüsler, alkol ve tütün ürünleri yada aşırı güneş ışını vb. gibi etkenler sebep olabilir.

Tümör nedir, iyi huylu ve kötü huylu tümör ne demektir?

Kanser hücrelerinin birikerek oluşturduğu kitlelere tümör denir. Tümörler iyi huylu veya kötü huylu olarak ikiye ayrılır.

İyi huylu tümörler

İyi huylu tümörler kanser değildir, çünkü vücudun diğer taraflarına yayılmazlar ve hayati risklere çok fazla sebep olmazlar. Bunlar genellikle alınırlar ve çoğu zaman tekrarlamazlar.

Kötü huylu tümörler

Kötü huylu tümörler kanserdir. Kötü huylu tümörlerdeki hücreler anormal hücrelerdir. Kontrolsüz ve düzensiz bölünürler. Bu tümörler normal dokuları sıkıştırabilirler, içine sızabilirler ya da tahrip edebilirler.

Metastaz Nedir?

Eğer kanser hücreleri oluştukları tümörden ayrılırsa, kan ya da lenf dolaşımı aracılığı ile vücudun diğer bölgelerine gidebilirler. Gittikleri yerlerde tümör kolonileri oluşturur ve büyümeye devam ederler. Kanserin bu şekilde vücudun diğer bölgelerine yayılmasına metastaz denir.

Kanserin Nedenleri Nelerdir?

Çok ilginç ama henüz kanserin kesin sebebi bilinmemektedir. Bilinen sadece ne şekilde olduğu ve nelerin kanser olma riskini yükseltiğidir.

Kanserin dış etkenleri %85'lik kısmı oluşturur: Sigara, alkol, kimyasal maddeler, radyasyon, bazı enfeksiyonlar, sağlıksız beslenme, hava kirliliği, hareket azlığı ve fazla kilolu olmak vb. etkenler.

Kanserin iç etkenleri %15'lik kısmı oluşturur: Kalıtsal nedenler, değişimler, bağışıklık yetersizlikleri, hormonal ve metabolik bozukluklar vb. etkenler.

Kanser olma riskini artıran başlıca etkenleri çeşitli başlıklar altında inceleyelim.

Kanserin genel nedenleri:

  • Bazı virüsler,
  • Hava kirliliği,
  • Bazı kimyasal maddeler,
  • Sigara ve alkol kullanımı,
  • Radyasyona maruz kalma,
  • Düzensiz beslenme alışkanlığı,
  • Yetersiz beslenme alışkanlığı,
  • Düzensiz uyku alışkanlığı,
  • Ailevi yatkınlıklar,
  • Hormonal dengesizlikler,
  • Gıdalardaki katkı maddeleri,
  • Uzun süre güneş ışığına maruz kalma,
  • Aşırı dozda röntgen ışınına maruz kalma,
şeklindedir. Bu faktörlere maruz kalanların kesinlikle kanser olması gibi bir durum söz konusu değildir. Hatta bu faktörlerden bir çoğuna maruz kaldığı halde kansere yakalanmayan kişilerde olabilir. Yada kanser olduğu kesinleşen hastalardan bazıları bu etkenlerin hiç birisine maruz kalmamış bile olabilir.

Kanserin kişisel nedenleri:

  • Stres: Birçok dokuda tümör oluşumu
  • Yüksek tansiyon: Meme ve kolon kanseri
  • Erkekte temizliğe uymama: Penis kanseri
  • Kadınlarda rastgele cinsel ilişkide bulunmak: Rahim ağzı
  • Yaş: 55 yaşın üstünde olmak: Çeşitli kanser türleri
  • Hareketsiz yaşam tarzı: Meme, kolon, diğer yerleşimler.
  • Erkek homoseksüel ilişkisi: Kaposi sarkomu, anüs ve dil kanseri
  • Ümmin sistem (bağışıklık sistemi) yetersizliği: lenfoma ve karsinoma kanseri

Kansere neden olan virüsler, bakteriler:

  • T gözeli lösemi virüsü: Lösemi kanseri
  • Helicobacter pylori: Mide kanseri
  • Hepatit B ve C virüsü: Karaciğer kanseri
  • HP virüsü: Döl yolu ağzı, daha nadir olarak ağız, dil, gırtlak

Kansere neden olan çevresel etmenler:

  • Güneş ışığı: Cilt kanserleri
  • Mekanik darbeler: Kemik ve yumuşak doku tümörleri
  • Isı: Deri, yumuşak doku, yemek borusu ve yutak kanserleri
  • Radyasyon: Lösemiler, akciğer, boğaz-yutak, yemek borusu, mide bağırsak, deri, tiroit kanserleri ile yumuşak doku tümörleri

Kanserin Türleri Çeşitleri Nelerdir?

Bir çok kanser türü vardır. Kişiye ve bölgelere göre değişiklik göstermekle beraber, en sık görülen başlıca kanser türleri aşağıdaki gibidir.
  • Akciğer Kanseri
  • Anal Kanal Kanseri
  • Baş ve Boyun Kanserleri
  • Böbrek Kanseri
  • Cilt Kanseri
  • Cilt (Melanom) Kanseri
  • Dudak Kanseri
  • Hipofarinks (Yutak)
  • İnce Bağırsak Kanseri
  • Kalın Bağırsak (Kolorektal) Kanseri
  • Kan (Lösemi) Kanseri
  • Karaciğer Kanseri
  • Larinks (Gırtlak)
  • Meme Kanseri
  • Mesane Kanseri
  • Mide Kanseri
  • Oral Kavite Kanseri
  • Over (Yumurtalık) Kanseri
  • Özefagus (Yemek Borusu) Kanseri
  • Prostat Kanseri
  • Pankreas Kanseri
  • Rahim (Endometrium) Kanseri
  • Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri
  • Safra Yolu Kanseri
  • Safra Kesesi Kanseri
  • Tükrük Bezi Kanseri

Kanserin Belirtileri Nelerdir?

Kanser hastalığının tedavisi, özellikle erken evrede tesbit edildiğinde çok daha başarılı olmakta. Fakat kanserin erken evre belirtileri çok daha az olması ve kanserin türüne göre belirtiler değişiklik gösterdiğinden dolayı, başka hastalıklarla karıştırıla bilmekte ve bizzat hasta tarafından çokta ciddiye alınmamaktadır. Bu durum erken tanı şansını azaltarak, hastalığın tedavisini zorlaştırıyor ve tedavi sürecini uzatıyor, hatta bazen tedavinin başarısızlıkla sonuçlanmasına neden oluyor.

Kanserin türüne ve evresine göre bir çok belirtisi vardır. Aşağıda sayacaklarımız bunların başlıcaları olmakla birlikte sadece bazılarıdır.

Kanserin Belirtileri: İştahsızlık ve nedensiz kilo kaybı

İştah kaybı veya özellikle son 6 ay içinde belli bir nedeni olmadan vücut ağırlığının %10’undan fazlasının kaybedilmesi, kanserin en yaygın belirtilerindedir. Ani kilo kaybı özellikle; pankreas, mide, gırtlak, akciğer veya ilerlemiş diğer tüm kanserlerde görülebilir. İştahsızlık ve ani kilo kaybı, kanser haricinde, guatr ve diyabet gibi hastalıkların da belirtisi olabilir.

Kanserin Belirtileri: Göğüs ağrısı ya da kronik öksürük

Bronşit ve öksürük, akciğer tümörleri ya da lösemi gibi çok hayati kanser çeşitlerinin belirtisi olabilir. Akciğer kanserine yakalanmış bazı hastalar, kollarına ve omuzlarına doğru yayılan bir göğüs ağrısı hissettiklerini belirtirler.

Kanserin Belirtileri: İnatçı yüksek ateş

Herhangi bir soğuk alınlığı veya gribal enfeksiyon gibi durumlar dışında aniden meydana gelen ve tüm müdahalelere rağmen bir türlü geçmeyen inatçı ateş, lösemi, hodgkin ve hodgkin olmayan lenfomanın önemli belirtileri arasında bulunmaktadır. Lösemi, vücudun enfeksiyonlarla savaşma yeteneğini çökertir.

Kanserin Belirtileri: Giderek artan yorgunluk hissi

Dinlenme ihtiyacının artması ve hareket halindeyken daha çabuk yorulma veya zorlanma gibi durumlar özellikle kansızlığa neden olan lösemi başta olmak üzere bazı kanser türlerinin belirtisi olabilir. Yorgunluk belirtisi, kanser haricinde, uyku düzensizliği, kalp sorunları, diyabet, fibromyalji ve iltihaplı eklem hastalıkları sebebiyle de görülebilir.

Kanserin Belirtileri: Kolay morarma

Vücudumuzda kolay görülen morarmalar, kırmızı kan hücrelerinde bir anormallik olduğunu gösterir. Bu durum, lösemi belirtisi olabilir.

Kanserin Belirtileri: Nefes darlığı veya hırıltı

Nefes almada konusunda güçlük çekmek, akciğer kanserinin ilk belirtilerindendir. Mutlaka doktora başvurulmalıdır.

Kanserin Belirtileri: Vücudumuzun bazı yerlerinde kanama görülmesi

Bir darbeye veya kazaya maruz kalmaksızın, vücudumuzda oluşan morluklar, küçük kırmızılıklar şeklinde olan cilt ve ağız içi kanamalar löseminin önemli belirtileri arasında sayılabilir.

Kanserin Belirtileri: İyileşmeyen yara ve deri değişiklikleri

Deride değişik renkteki asimetrik lekelerin görülmesi ya da vücutta önceden mevcut olan benlerin büyümesi, renk değiştirmesi cilt kanserinin en tehlikeli türü olan melanomanın belirtisi olabilir. Yaranın geç iyileşmesi, aynı zamanda diyabet göstergelerinden biridir.

Kanserin Belirtileri: Yutkunma güçlüğü ve kronik ses kısıklığı

Yutkunmada zorluk ve uzun süre geçmeyen ses kısıklığı, özellikle yemek borusu ile gırtlak kanserlerinin belirtisi olabilir.

Kanserin Belirtileri: İdrarda veya dışkıda kan görülmesi

İdrarda kan görülmesi hastalar tarafından idrar yolu enfeksiyonu ya da böbrek taşı hastalığının belirtisi olarak düşünülebilir. Ancak bu belirti böbrek veya idrar kesesi tümörünün habercisi de olabilir. Hemoroid belirtileri ile karıştırılabilen dışkıda kan görülmesi de kolon kanserinin belirtisi olabilir.

Kanserin Belirtileri: Nedeni bilinmeyen ağrılar

Vücutta başlayan nedensiz ve geçmeyen ağrılar tümör habercisi olabilir. Ağrıların şiddeti, tümörün oluştuğu yere göre değişebilir.

Kanserin Belirtileri: Vücutta oluşan şişlikler

Vücudun çeşitli yerlerinde oluşan şişlikler birçok kanser türünün belirtisi olabilir. Ayrıca fark edilen şişlikler kanserin ilk evresinin habercisi olabileceği gibi son evre göstergesi de olabileceği unutulmamalıdır.

Kanserin Belirtileri: Huzursuzluk veren şikayetler

Sürekli devam eden, kişiye huzursuzluk veren ve nedeni bilinmeyen şikayetlerin mutlaka kanser ile ilişkisi araştırılmalı, doktora başvurma konusunda zaman geçirilmemeli ve gerekirse ileri tetkikler yaptırılmalıdır.

Kanserin Belirtileri: Öksürük ve horlama

İnatçı ve geçmeyen öksürük akciğer kanserinin horlama ise gırtlak (larinks) kanserinin ilk belirtileri olabilir.

Kanserin Belirtileri: Ben ve siğillerdeki değişiklikler

Vücudumuzda yıllardır mevcut olan bir ben veya siğilde şekil, boyut veya renkte yeni ortaya çıkan bir değişiklik durumunda hemen bir doktora müracaat edilmelidir. Zira melanom denilen cilt tümörlerinde erken teşhis ile tedavi şansı artmaktadır.

Kanserin Belirtileri: Memede veya vücutta hissedilen kitleler

Özellikle meme, testis, lenf bezi veya yumuşak doku tümörleri cilt altında bir yumru veya şişlik ile hissedilebilir.

Kanserin Belirtileri: Dışkı ya da idrar yapma alışkanlığında değişiklikler

Uzun süren kabızlık, ishal veya dışkı boyutunda değişiklik kalın bağırsak kanserinin ilk belirtisi olabilir. İdrar yaparken sancı, idrarda kan görülmesi veya idrar yapma sıklığının değişmesi prostat veya idrar torbası (mesane) kanserinin ilk belirtileri olabilir.

Kanserin Tıbbi Tedavi Yöntemleri

Günümüzde kanser tedavisinde etkili olan ana yöntemler; cerrahi, kemoterapi, ve radyasyon tedavisidir. Ancak kanserin türüne ve evresine göre ara ve destek anlamında diğer tedavi yöntemleride mevcuttur.

Evreleme

Evreleme dönemi kanser tedavisi için çok önemlidir, çünkü kanser tedavisi kanserin evresine göre değişmektedir.

Evreleme kanserin nerede yerleştiğinin, nerelere yayıldığının ya da vücutta diğer organları etkilenip etkilenmediğinin belirlenmesidir. Bunun için tanı metodları kullanılır. Evrelemenin tamamlanması için tüm testlerin yapılması zorunludur.

Kanserin türüne göre, farklı evre tanımlamaları vardır.Şu anda çeşitli evreleme sistemlerinden en yaygın olarak kullanılanı AJCC (Amerikan Kanser Komitesi) tarafından hazırlanmış TNM evreleme sistemidir. TNM T(tümör), N(nod=lenf nodu) ve M(metastaz) kısaltmasıdır.

Kanserin evresini belirlemek için üç faktöre bakılır. İlk tümörün büyüklüğü nedir ve nerede yerleşmiştir?(Tümör, T) Tümör lenf nodlarına yayılmış mıdır?(Nod=N) Kanser vücudun diğer bölgelerine yayılmış mıdır(metastaz yapmış mıdır)?(M=metastaz)

Biyolojik Tedavi

Vücudumuzun kendi bağışıklık sistemini ve savunma mekanizmalarını kullanarak kanserle savaşma yöntemidir.

Biyolojik tedavi immünoterapi olarak da bilinir. İnterferon ve koloni stimülan faktör gibi biyolojik ajanlar vücudumuzun savunma mekanizmalarını onarırlar. Araştırıcılar monoklonal antikorlar ve aşılar gibi özel biyolojik tedaviler de geliştirmektedirler.

Monoklonal antikorlar laboratuvar ortamında üretilmiş, kanser hücre yüzeylerinde belli alanlara bağlanan maddelerdir. Kanser hücre yüzeyine bağlandıklarında hücrede fonksiyon gören proteinlerin sentezini etkiler.

Mesela trastuzumab meme kanseri hücrelerinde aşırı miktarda üretilen HER2/neu proteinine bağlanır, kanser hücrelerinin büyüme ve bölünmesini önler. Kanser tedavisinde kullanılan diğer monoklonal antikorlar cetuximab (Erbitux), rituximab (Rituxan), ve bevacizumab (Avastin) dir.

Kanser aşıları vücudun immün sistemini etkileyerek kanser hücrelerini tanımalarını sağlarlar, kanser aşıları üzerinde klinik araştırmalar devam etmektedir. Ancak halen çok deneysel bir tedavi yöntemidir.

Kemoterapi

Kemoterapi, ilaç yoluyla tümörün tedavi edilmesine denir. Cerrahi ve ışın tedavisi ile birlikte tümör tedavisinin çok önemli bir parçasıdır. İlgili bilim dalı Medikal Onkoloji diğer adıyla Tıbbi Onkoloji'dir. Bu alanda çalışan ve tedaviyi uygulanan doktora Medikal Onkolog (Tıbbi Onkolog) denir ve tümör tedavisi konusunda ayrı bir uzmanlık alanıdır.

Kemoterapi tedavisi, tümörü tamamen yok etmek ve hastayı iyileştirmek, tümörün yayılmasını engellemek, tümörün büyümesini durdurmak veya yavaşlatmak, tümörün sebep olduğu belirtileri yok etmek üzere 4 ayrı amaçla yapılır.

Kemoterapi yoluyla tümör hücreleri öldürülür veya tümörün büyümesi durdurulmaya çalışılır. Bazen tek, bazen birkaç ilaç çeşitli yollarla verilerek uygulanır.

Kemoterapi yapacak ekipte tümör cerrahisi ile ilgili uzman cerrah, ışın tedavisi (radyoterapi) ile ilgili radyasyon onkoloğu, kemoterapi ve hasta bakımı (destek tedavisi) ile ilgili medikal onkolog bulunmalıdır.

Kemoterapi, bazı tümörlerde tek tedavi yöntemi olmakla birlikte, bazı tümörlerde de diğer tedavi yöntemleri ile (cerrahi ve radyoterapi) peş peşe veya eş zamanlı olarak uygulanır.

Hedefe Yönelik Tedavi

Hedefe yönelik tedavi adı verilen yöntemlerde, bizzat kanser hücresi hedeflenir. Böylece hem etkili bir tedavi yapılır hem de yüksek başarı oranı elde edilir. Kemoterapi ilaçlarının aksine sağlıklı hücreleri etkilemeden sadece kanser hücrelerini öldürür.

Yeni geliştirilen ve dünyada kabul gören bu ilaçlar, Türkiye’de de özellikle; meme, akciğer, kolon, yumurtalık kanseri, prostat kanseri ve melanom tedavisinde kullanılmaktadır. Kişinin tümör hücreleri hedefe yönelik ilaca uygunluk açısından test edilerek, hastanın bu tedaviden maksimum yarar sağlaması mümkünse hedefe yönelik ilaç tedavisine başlanmaktadır.

Mesela; meme kanseri hücrelerinde Her-2 reseptörü pozitif, akciğer kanserinde EGFR ve ALK gen mutasyonu var ve kolon kanserinde K-RAS mutasyonu yok ise bu ilaçlardan hasta açısından uygun olanları tercih edilerek kullanılmaktadır. Uygun olmayan hastalarda ise bu ilaçlar, tedavi başarısı üzerinde olumsuz etkiye neden olmaktadır.

Palyatif Tedavi

Kanser hangi evresinde olursa olsun, Palyatif tedavide amaç kişinin kendini mümkün olduğunca iyi hissetmesini sağlamaktır.

Palyatif tedavi fiziksel, ruhsal, psikolojik ve kişinin sosyal ihtiyaçlarına yönelik olabilir. Palyatif tedavi, küratif tedaviyle aynı anda devam edebilir.

Palyatif tedavide beş amaç vardır:

Kişinin ruhsal ihtiyaç ve endişelerinin giderilmesi, Kişinin psikolojik ihtiyaçlarının ve depresyonun tedavisi, Ağrı ve kansere ya da tedaviye bağlı diğer bulguların tedavisi, Kişinin sosyal ve mali ihtiyaçlarının ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlarının giderilmesi, Hastanın ölümünden sonrada hasta yakınları, hastanın arkadaşları ve bakıcılara desteğin sağlanmasıdır.

Hormonal Tedavi

Meme ve Prostat kanseri gibi bazı kanserler vücutta hormon olarak adandırılan bazı maddelerin varlığında büyüyüp gelişirler.

Hormonal tedavi vücuttaki hormon miktarını değiştirerek meme, prostat kanseri ve üreme sistemi kanserlerinin tedavisine yardımcı olur. Mesela tamoksifen vücuttaki östrojen miktarını azaltır ve hormona duyarlı meme kanserinin tedavisinde kullanılır.

Hormonal tedavinin de maalesef potansiyel bazı yan etkileri bulunmaktadır, çoğunlukla tedavinin tamamlanmasıyla bu yan etkilerde ortadan kalkar. Yan etkiler kullanılan ilaca göre erkek ve kadında değişiklik gösterir.

Radyasyon Tedavisi

Radyasyon tedavisi, radyoterapi olarakta adlandırılır. Bu tedavi yöntemi kanser hastalarına, Wilhelm Conrad Röntgen'in 1895’de X ışınını keşfinden hemen sonra uygulanmaya başlamıştır. Günümüze dek fizik ve bilgisayar teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak gelişmiş ve son yıllarda modern radyasyon tedavi yöntemleri geliştirilmiştir.

Radyasyon tedavisi, Radyasyon Onkolojisi Kliniklerinde kanserli hastalarda tek yöntem olarak uygulanabildiği gibi, cerrahi ve kemoterapi ile beraber aynı anda ya da ardışık olarak uygulanabilir. Toplamda kanserli hastaların %52’sine kanser tedavisinin bir aşamasında radyasyon tedavisi uygulanmakta.

Radyasyon tedavisi veya daha bilinen adıyla radyoterapi, hastanın Radyasyon Onkolojisi uzmanı tarafından değerlendirilmesi ve uygulanmasına karar verilmesiyle başlar. Simulasyon işlemi sonrasında, radyasyon konusunda yetişmiş Fizik mühendislerinin de katılımıyla planlama ve fizik hesapları yapılır. Uygulama uzman doktor ve fizik mühendislerinin kontrol ve gözetiminde radyasyon teknikerleri tarafından yapılır.

Radyoterapide iyonizan radyasyon kullanılır. Amacı kanserli hücreleri yok etmek ve tümörü küçültmektir. Radyasyondan etkilenebilecek normal dokuların minimum düzeye indirilmesini sağlamak, planlamanın temel amaçlarındır.

Cerrahi Tedavi

Bu tedavi yöntemi, cerrahi müdahaleler ile kanserli dokunun vücuttan çıkartılması şeklindedir.

Pek çok kanser türünde cerrahi tedavi uygulanan ilk yöntemdir ve bazı kanserlerde cerrahi tedavi ile şifa sağlanabilir.

Cerrahi tedavi, aynı zamanda tanının doğrulanması(biyopsi), evreleme, yan etkilerin ve ağrının azaltılmasında da kullanılan bir tedavi yöntemidir.

Günümüzde bazı cerrahi tedaviler, günübirlik özel klinik veya doktor ofislerinde, çoğu da hastanelerde uygulanmaktadır.

Cerrahi tedavinin yan etkileri, cerrahinin tipine ve hastanın tedavi öncesi genel sağlık durumuna göre değişmektedir.

En çok görülen yan etki, hastaların bir çoğunda kolaylıkla tedavi edilebilen ağrıdır.

Kanserin Doğal Tedavi Yöntemleri

Alternatif tıp olarakta adlandırılan bu yöntemde de, mutlaka tedaviden önce doktora danışılmalıdır.

Kanser tedavisinde bilimsel açıdan deneylenmemiş ve kanıtlanmamış, fakat halk arasında muteber yöntemlerde vardır. Bu yöntemler, genellikle hasta yakınlarının hata için bir şeyler yapmak istemesi üzerine uygulanır. Hatta bunların bazıları bizzat doktorlar tarafından da tıbbi tedaviyi desteklemek açısından tevsiye edilebiliyor.

Örneğin, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Canfeza Sezgin’in "Hangi Kansere Hangi Bitki?" isimli bir kitabı bulunmaktadır.

Bu kitaptan bazı bilgileri tanıtım amacıyla, alfabetik sıraya göre paylaşıyoruz. Tamamı için kitabı satın alabilirsiniz.

Hangi Kansere Hangi Bitki?

Aloe veranın, hücre, hayvan ve insan çalışmalarında bağışıklık sistemini düzenleyici etkilerinin bulunması nedeniyle cilt kanserlerinden korunmada yararlı olabileceği düşünülüyor.

Arı poleni, akciğer, beyin, kalın bağırsak, lösemi, malign, melanom, meme ve prostat kanserinde etkili. Ayrıca akciğer kanserine karşı koruyucu.

Biberiye, akciğer, cilt, kalın bağırsak, lösemi ve meme kanserine karşı koruyucu.

Karayılan otu, prostat kanserinin tedavisinde etkili.

Brokoli, idrar yolları ve idrar torbası, kalın bağırsak ve meme kanserleri ile mücadelede etkili aynı zamanda bu kanserlere karşı da koruyucu.

Buğday çimi, meme kanserinde etkili olmakta.

Cezayir menekşesi, çeşitli organ kanserleri, lenfoma ve löseminin tedavisinde yardımcı. (Ancak, doktor kontrolü dışında kullanılmaması gerekir. Zararlı yan etkiler yapabildiği unutulmamalı)

Çemenotu, kalın bağırsak, karın zarı, kemik, lösemi, meme kanserinin tedavisinde etkili.

Çörekotu, akciğer, baş-boyun, kalınbağırsak, karaciğer, karın zarı, lösemi, lenfoma, meme, pankreas, prostat, yumuşak doku kanserlerinin tedavisinde yardımcı.

Devedikeni, akciğer, baş-boyun, idrar yolları ve idrar torbası, kalın bağırsak, prostat kanserine karşı etkili.

Dut, kanser hastalarına destek gıda olarak dikkati çekiyor. Beyaz, kara ve kırmızı dut, yüzyıllardır geleneksel Çin ve Japon tıbbında kullanılıyor.

Ekinezya, kalın bağırsak ve pankreas kanserinde etkili.

Greyfurt, kansere karşı koruyucu etkisi var. Ancak son yıllarda yeni anlaşılan greyfurt-ilaç etkileşimleri unutulmamalı.

Isırganotu, prostat kanserinde etkili.

Karahindiba, kalınbağırsak, karaciğer, lösemi, malign melanom, meme ve rahim kanserinin tedavisinde yardımcı olabileceği düşünülüyor.

Keten tohumu, kalınbağırsak, malign melanom, meme ve prostat kanserinde etkili.

Kızılcık, akciğer, baş-boyun, kalınbağırsak, karaciğer, meme, prostat, yemek borusu ve yumuşak doku kanserlerinde etkili.

Kudret narı, baş-boyun, cilt, idrar yolları ve idrar torbası, lenfoma, lösemi, malign melanom, meme ve prostat kanserlerinde etkili.

Nar, baş-boyun, kalınbağırsak, lösemi, meme ve prostat kanserlerinde etkili. Narın, ayrıca kansere karşı koruyucu etkisi var.

Ökseotu, akciğer, baş-boyun, karaciğer, karın zarı ve meme kanserinde etkili.

Sarımsak, meme kanserinde etkili. Sarımsak, ayrıca kalınbağırsak, mide ve prostat kanserlerine karşı koruyucu etkisi bulunuyor.

Üzümün, kansere karşı koruyucu etkisi var. Günümüzde üzüm çekirdeği ve kabuğunda bulunan kimyasal maddelerin kuvvetli antioksidan olduğu gösterilmiştir. Üzümde bulunan kimyasal maddelerin, kanser, kalp-damar hastalığı, santral sinir sistemi hastalıkları üzerine koruyucu ve tedavi edici özellikleri olduğu saptanmıştır.

Yabanmersini, kalınbağırsak ve lösemide etkili.

Yeşil çay, akciğer, baş-boyun, beyin, kalın bağırsak, karaciğer, lenfoma, lösemi, malign melanom, meme ve prostat kanserinde etkili. Siyah çayın fermente edilmemiş hali olan yeşil çayın ayrıca, kansere karşı koruyucu özelliği bulunuyor. Hem siyah hem de yeşil çay bol miktarda antioksidan madde içeriyor. İçinde polifenoller daha yüksek oranda olduğu için yeşil çay, siyah çaydan daha faydalı. Yeşil çay, kuvvetli antikanserojen, antioksidan ve kilo kaybettirici bir besin maddesi. Yeni yapılan bir çalışma, yeşil çay ve üzüm ekstraktlarının (Kurutulmuş bitkilerden, özel yöntemler kullanılarak elde edilen, ilaç ham maddesi olarak da kullanılan bitki özleri), kansere karşı birbirlerinin etkilerini artırdığını ortaya koydu.

Zencefil, akciğer, kalın bağırsak, karaciğer, lenfoma, lösemi, malign melanom, meme, mide, pankreas ve yumurtalık kanserinde etkili. Zencefilin kanser hücrelerine etkisiyle ilgili laboratuvar çalışmaları yapıldı. Bu çalışmalarda, zencefilin akciğer, kalın bağırsak, malign melanom, meme, mide, karaciğer, pankreas, yumurtalık kanseri ile lösemi ve lenfoma hücrelerini öldürdüğü saptandı.

Zerdeçal, baş-boyun, cilt, idrar yolları ve torbası, kalın bağırsak, meme, mide, pankreas ve rahim ağzı kanserinde etkili. Yeni yapılan çalışmalar, zerdeçalın normal olmayan hücrelerin ve kanser hücrelerinin çoğalmasını engellediğini ortaya koydu. Zerdeçalın, özellikle kanser hücrelerinin yaşamasını sağlayan enzimin aktivitesini azalttığı belirlendi.

Onkoloji (Kanser Bilim) Merkezleri

Türkçe karşılığı kanserbilim olan Onkoloji, kanserin oluşumu, nedenleri, kalıtımla ilişkisi, tanısı, tedavisi, kanserle ilgili istatisikler ve kanserden korunmayla ilgilenen tıp dalına denir. Türkiye'de onkoloji ile ilgili hem devletin hem özel sektörün faaliyete geçirdiği bir çok onkoloji merkezleri vardır.

Onkolojinin alt dalları

Jinekolojik onkoloji: Kadın üreme organlarını kapsayan kanserlerin tanı ve tedavisiyle ilgili onkoloji alanı.

Medikal onkoloji: Bazı kanserlerin tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçları konusunda uzmanlaşılan alan.

Pediatrik onkoloji: Çocuklarda gözlenen kanserlerin tanı ve tedavisi ile ilgilenen onkoloji alanı.

Radyasyon onkolojisi: Kanser tedavisindeki yöntemlerden biri olan radyoterapi konusunda uzmanlaşılan alan.

Cerrahi Onkoloji: Biyopsi işlemi ve tümörün çıkartılması için yapılan ameliyatları içeren onkoloji alanı.

D vitamini içeren besinler, ne işe yarar, faydaları, D vitamini ile ilgili bilgiler hangi besinlerde bulunur, D vitamini eksikliği belirtile...

D vitamini içeren besinler, ne işe yarar, faydaları, D vitamini ile ilgili bilgiler hangi besinlerde bulunur, D vitamini eksikliği belirtileri nelerdir, eksikliğinde neler olur.


vitaminler

Akciğer kanserinin ilk evre belirtileri nelerdir, ilk olarak hangi belirtileri gösterir. Akciğer kanserinin, henüz 5 cm veya daha küçük bo...

Akciğer kanserinin ilk evre belirtileri nelerdir, ilk olarak hangi belirtileri gösterir.

Akciğer Kanseri Hakkında Herşey
Akciğer kanserinin, henüz 5 cm veya daha küçük boyutta olup lenf düğümlerine yayılmamış olduğu döneme ilk evre denir. Akciğer kanserinin ilk evre belirtileri aşağıdaki gibidir.

Akciğer kanseri belirtileri yaşam bölgesine göre değişiklik gösterebilir. Akciğerimizin üst kısmına yerleşmiş olan bir kitle, bazı sinirlere baskı yapmak suretiyle kolda ve omuzda ağrıya, ses kısıklığına, göz kapağı düşüklüğüne sebep olabilir. Bu belirtilerin birçok hastalıkta görülebilmesi nedeniyle maalesef ihmal edilebilmektedir. Herhangi bir üst solunum yolu enfeksiyonu, akciğer enfeksiyonu, kas iskelet sistemi ağrısı bu şikayetlere yol açabilir. Bu belirtilerin süresi birkaç haftayı aşıyorsa vakit kaybetmeden doktora başvurulmalıdır. Akciğer kanserinin belirtilerinden bazıları şunlardır;

Akciğer Kanseri İlk Evre Belirtileri

ÖKSÜRÜK:

Yeni gözlemlenmeye başlamış bir öksürük, gözlem yapılması gerektiği anlamını taşır. Soğuk algınlığı ya da solunum yolu enfeksiyonu ile ilişkili bir öksürük, bir veya iki hafta içinde kesilecektir, fakat kalıcı öksürük, akciğer kanserinin belirtisi olabilir. Uzun süreli öksürük sorunu yaşıyorsanız doktorunuza başvurun.

GÖĞÜS BÖLGESİNDE AĞRI:

Akciğer kanseri, maalesef göğsümüzde, omzumuzda ya da sırtımızda ağrıya sebep olabilir. Keskin, donuk, sürekli veya aralıklı herhangi bir göğüs ağrısına rastlarsanız doktorunuza söyleyin. Ayrıca, belirli bir alanla sınırlı mı yoksa göğsünüzde mi meydana geldiğini de not etmelisiniz. Akciğer kanseri, göğüs ağrısına neden olduğunda, rahatsızlık genişlemiş lenf düğümleri veya göğüs duvarında metastaz nedeniyle oluşabilir.

HIRILTI:

Solunum yolları daraldığında, tıkandığında veya iltihaplandığında, akciğerler nefes aldığınızda hırıltılı veya ıslık sesi çıkarır. Hırıltı, bazıları iyi huylu ve kolayca tedavi edilebilen birçok nedenden kaynaklanabilir.

DEĞİŞEN ÖKSÜRÜK:

Özellikle sigara içiyorsanız , kronik öksürükteki tüm değişikliklere dikkat edin. Eğer daha çok öksürüyorsanız, öksürüğünüzde kan ya da anormal miktarda balgam öksürüyorsanız , doktor randevusu alma zamanı gelmiştir.

SOLUNUM DEĞİŞİKLİKLERİ:

Nefes darlığı da akciğer kanserinin olası semptomlarından biridir. Akciğer kanseri solunum yollarını bloke ederse veya daraltırsa ya da akciğer tümöründen gelen sıvı göğsün içinde birikirse nefes almada değişiklikler oluşabilir.

SES DEĞİŞİKLİKLERİ:

Sesinizde önemli bir değişiklik duyarsanız, sesinizin daha derin veya kısık çıktığını fark ederseniz doktorunuza danışın. Ses kısıklığı basit bir durumdan kaynaklanabilir, ancak bu belirti iki haftadan uzun süredir devam ederse daha ciddi bir şeye işaret edebilir. Akciğer kanserine bağlı ses kısıklığı, tümörün larinks veya ses tellerini kontrol eden sinir sistemini etkilediği zaman ortaya çıkabilir.

KİLO KAYBI:

Sebebi bilinmeyen kilo kaybı akciğer kanseri veya başka bir kanser tipinin belirtisi olabilir. Kanser mevcut olduğunda, ani kilo kaybı enerji kullanan kanser hücrelerinden kaynaklanmaktadır.

KEMİK AĞRISI:

Kemiğe yayılan akciğer kanseri, sırtta veya vücudun diğer bölgelerinde ağrıya neden olabilir. Bu acı, geceleri kötüleşebilir. Kemik ve kas ağrısı arasında ayrım yapmak zor olabilir. Kemik ağrısı çoğunlukla geceleri daha çok hissedilir ve hareket ile artar. Ek olarak, akciğer kanseri bazen daha az yaygın olmasına rağmen, omuz, kol veya boyun ağrısı ile ilişkilidir. Ağrınıza dikkat edin ve doktorunuzla konuşun.

BAŞ AĞRISI:

Baş ağrısı akciğer kanserinin beyne yayıldığının bir işareti olabilir. Bununla birlikte, tüm baş ağrıları beyin metastazları ile ilişkili değildir. Bazen, bir akciğer tümörü üst vena kava üzerinde baskı oluşturabilir. Bu, üst vücuttan kalbe giden kanı hareket ettiren büyük damardır. Basınç ayrıca baş ağrılarını da tetikleyebilir.

C vitamini içeren besinler, ne işe yarar, faydaları, c vitamini ile ilgili bilgiler hangi besinlerde bulunur, c vitamini eksikliği belirtile...

C vitamini içeren besinler, ne işe yarar, faydaları, c vitamini ile ilgili bilgiler hangi besinlerde bulunur, c vitamini eksikliği belirtileri nelerdir.


vitaminler

Kısa ve uzun sevgi sözleri, sevgiye dair en anlamlı ve en güzel sözler, sevgiliye söylenebilecek sevgi üzerine ünlü duygusal sözler.

Kısa ve uzun sevgi sözleri, sevgiye dair en anlamlı ve en güzel sözler, sevgiliye söylenebilecek sevgi üzerine ünlü duygusal sözler.

Sevgi Sözleri, Sevgiye Dair Güzel ve Anlamlı Sözler

Panik atak belirtileri nelerdir, panik atak hastalığına yakalanan kişilerde hangi belirtiler görülmektedir. Panik Atak Hastalığının Belirt...

Panik atak belirtileri nelerdir, panik atak hastalığına yakalanan kişilerde hangi belirtiler görülmektedir.

Panik Atak Hastalığının Belirtileri Hakkında Genel Bilgiler

Panik Atak Hastalığının Belirtileri Nelerdir

Akciğer kanseri vakalarının neredeyse yüzde 85'lik büyük bir bölümü, tütün ve tütün ürünleri kullanımına bağlı olarak başladığı, ve bu ü...

Akciğer kanseri vakalarının neredeyse yüzde 85'lik büyük bir bölümü, tütün ve tütün ürünleri kullanımına bağlı olarak başladığı, ve bu ürünlerin erkekler arasında kullanımı daha yaygın olduğu için, Akciğer kanseri de erkeklerde daha çok görülmektedir ve en yaygın yaş aralığı 50-70 arasıdır. Akciğer kanseri nedir, nedenleri ve belirtileri hangileridir, akciğer kanserinden korunma yolları nelerdir, akciğer kanseri evreleri ve tedavisi nasıl yapılır, bu hastalığa yakalananlarda yaşam süresi ne kadardır vb. akciğer kanseri ile ilgili bir çok sorunun cevabını bu sayfamızda bulabilirsiniz...

Akciğer Kanseri Hakkında Herşey

Akciğer Kanseri Sayfa İçeriği

Akciğer Kanseri Nedir?

Oksijen vücudumuzun temel yaşam kaynağıdır. Vücudumuza oksijen alınımı ve hücrelerimizin oksijeni tüketmesi sonrasında oluşan karbondioksitin vücuttan dışarı atılmasını sağlamakla görevli akciğerlerimizdeki doku ve hücrelerin, bazı olumsuz etkenler neticesinde kontrolsüz şekilde çoğalması sonucu akciğer kanseri oluşur. Kontrolsüz çoğalan bu kitleler bulunduğu ortamda büyür ve etrafındaki dokulara yayılabilir, yani metastaz yapabilir ve hasar verebilir.

Küçük hücreli (yulaf hücreli) akciğer kanseri ve küçük hücreli olmayan akciğer kanseri olmak üzere ikiye ayrılan akciğer kanseri, insan hayatını çok büyük bir tehlikeye atar. Çünkü ölüm denilen şey ne şekilde olursa olsun, solunumun durmasıyla gerçekleşir. Solunum konusunda ise en hayati ve başlıca organımız akciğerlerimizdir.

Küçük Hücreli Olmayan Akciğer Kanseri

Değişik tipleri bulunan küçük hücreli olmayan akciğer kanserinde, her bir tipin kanser hücrelerinin türü diğerinden farklıdır. Her kanser hücresi farklı şekilde büyümekte ve farklı yollardan yayılmaktadır. Küçük hücreli olmayan akciğer kanserinin tipleri mikroskopla incelendiğinde kanser dokusundaki hücrelerin türüne ve hücrelerin görüntüsüne göre belirlenir:

Skuamoz hücreli karnisom: Akciğerlerde sıklıkla merkeze daha yakın olan bronşiyollerin duvarlarında meydana gelmektedir. Balıksırtı gibi ince ve düzleşmiş bir görüntüsü olan skuamoz hücrelerden kaynaklanır. Epidermoid karsinom da denir. Bu yassı hücreli karsinom, karsinomun alt tiplerin olup, cilt, akciğer, dudak, ağız, mesane, vajina, serviks (rahim ağzı) vb. birçok organdan köken alabilmektedir.

Adenokarsinom: Akciğerlerimizin mukus üreten bezlerinde oluşur ve akciğerin merkezinden çok dış kısımlarına yakın bölgelerinde ortaya çıkar. Bez (salgısal) özellik gösteren hücrelerden kaynaklanır.

Büyük hücreli karsinom: Mikroskopta bakıldığında, büyük ve anormal hücrelerin görüldüğü kanserdir.

Adenoskuamoz karsinom: Mikroskopta düzleşmiş görünen hücrelerden başlayan ve aynı zamanda bez özellikleri gösteren kanserdir.

Pleomorfik, sarkomatoid, veya sarkomatöz karsinom: Mikroskopta kanser hücrelerinin değişik tipleri ile giden bir grup kanserdir.

Karsinoid tümör: Yavaş yavaş büyüyen ve nöroendokrin, yani sinirsel uyarı sonucu hormon salgılayan hücrelerden başlayan kanserdir.

Küçük Hücreli Akciğer Kanseri

Küçük hücreli akciğer kanserlerinin, toplam akciğer kanserlerinin içindeki oranı %15 civarındadır. Çoğunlukla, sigara içen hastalarda görülmektedir. Diğer akciğer kanseri türlerine göre metastaz ihtimali, yani lenfatik sistem ve kan yoluyla vücuda yayılımı daha hızlıdır.

Akciğer Kanserinin Cinsiyete Göre Görülme Oranları

Sigara kullanımı erkeklerde daha yaygın olduğundan dolayı, akciğer kanseri, daha çok erkeklerde görülmektedir. Yaş faktörü de akciğer kanseri nedenlerinden biri olarak kabul edilebilir. Akciğer kanseri çoğunlukla 55 yaş ve üzerinde görülmektedir. Fakat bu; sigaraya başlama yaşına, sigara kullanma sıklığına, çeşitli kanser yapıcı maddelere maruz kalma durumuna göre değişmektedir. Akciğer kanseri 45 yaş altında nadiren ortaya çıkarken, genellikle 50-70 yaşlarında daha fazla tanı konulmaktadır.

Akciğer kanseri, her ne kadar hayati tehlikesi yüksek kanser türleri arasında olsa da, son dönemlerde ortaya çıkan yeni tedavi yöntemleri ve erken teşhis olanakları sayesinde iyileşme oranı her geçen gün artan bir hastalıktır. Yaklaşık olarak dünyada her yıl 1,3 milyon kişi akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde ise her yıl 30-40 bin kişiye akciğer kanseri teşhisi konulmaktadır. Bir yılda, ülkemizde sigaradan kaynaklı akciğer kanseri olan hastaların sayısı net olarak bilinmese de akciğer kanseri vakalarının %80-90’lık bir kısmının sigara kaynaklı olduğu söylenebilir. Akciğer kanserinde erken tanı çok önemlidir. Çünkü akciğer kanseri sıklıkla kemik, karaciğer, beyin ve böbrek üstü bezlerine hızla yayılım gösterebilme özelliğine sahiptir.

Akciğer kanseri hem ölümcül tehlikesi en yüksek olan hem de önlenmesi çok kolaydır. Dünyada en çok 50-70 yaşları arasında görülen akciğer kanserinde risk 35 yaşından sonra artar. Kadınlarda erkeklere göre kanserin seyri çok daha hızlıdır. 25 yıl önce akciğer kanseri her 11 erkeğe karşılık 1 kadında görülürken, günümüzde neredeyse her 2 erkeğe karşı 1 kadında akciğer kanseri saptanmaktadır ve bunun en büyük nedeni artık kadınların da çok sigara içiyor olmasıdır.

Akciğer Kanseri Belirtileri

Aşağıdaki belirtilerin süresi birkaç haftayı aşıyorsa zaman geçirmeden doktora başvurulmalıdır.

  • Ani zayıflama
  • Kanlı balgam
  • İştah kaybı
  • Göğüs ağrısı
  • Ses kısıklığı
  • Yutma güçlüğü
  • Yorgunluk ve halsizlik
  • Kollarda ve omuzda ağrı
  • Göz kapağı düşüklüğü
  • Geçmeyen ve giderek kötüleşen inatçı öksürük
  • Sürekli nefes darlığı, hırıltılı solunum

Akciğer kanserinin en genel belirtisi inatçı öksürüklerdir. Bunun dışında göğüs ağrısı, nefes darlığı, ateş, ses kısıklığı, yüz ve boyunda şişme, omuz ve kol ağrısı, sırt ağrısı, yutma güçlüğü ve kanlı balgam gibi bulgular da akciğer kanseri belirtileridir. Öksürükle birlikte gelen kanlı balgam, akciğer kanseri hastalarının dörtte birlik bir kısmında görülmektedir. Akciğer kanseri belirtilerinden baş ve kemik ağrısı, yorgunluk ve halsizlik de sıkça görülür.

Akciğer kanserinin belirtileri yaşam bölgesine göre değişiklik göstermektedir. Akciğerin üst kısmına yerleşmiş olan bir kitle, bazı sinirlere bası yaparak kolda ve omuzda ağrıya, ses kısıklığına ve göz kapağı düşüklüğüne neden olabilir. Ancak bu belirtiler birçok hastalıkta görülebildiği için ihmal edilebilmektedir. Herhangi bir üst solunum yolu enfeksiyonu, akciğer enfeksiyonu, kas iskelet sistemi ağrısı bu şikayetlere yol açabilir.

Akciğer kanseri belirtileri bazen oldukça sinsidir. Hiç bir belirti vermeden ilerleyebilen bir hastalıktır. Hastaların neredeyse dörtte birinde kanser, hiçbir belirti vermeden oluşmaktadır. Çoğu kişi akciğer kanseri olduğunu, başka bir hastalık sebebiyle akciğer röntgeni çektirdiğinde öğrenmektedir. Bu nedenle rutin olarak yapılan kontrollerin akciğer kanserinin erken evrede belirlenmesinde hayati önemi bulunmaktadır. Akciğer kanseri erken evrelerde teşhis edilirse tedavisinde başarı şansı oldukça yüksektir. Günümüzde düşük doz spiral bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme tekniklerindeki ilerlemeler ile akciğer kanseri artık erken evrede saptanabilmektedir.

Akciğer Kanseri Nedenleri

Akciğer kanserinin başlıca nedenleri:

  • Hava kirliliği
  • Genetik geçişler
  • Radon gazına maruz kalmak
  • İçme sularındaki arsenik
  • Sigara vb. tütün ürünleri kullanmak
  • Tütün ürünleri kullanılan ortamlarda bulunmak
  • Diğer hastalıklar nedeniyle akciğere radyoterapi uygulanması
  • Aspest (Bir silikat olan tremolitin değişmesiyle oluşan, kırılmadan bükülebilen, ipek görünümünde lifli, ateşe dayanıklı bir minera)

Akciğer kanserine sadece siraga içenlerde değil, içmeyenlerde de rastlanabilmektedir. Akciğer kanserleri vakalarının %15’lik dilimi hiç sigara içmemiş kişilerden oluşturmaktadır. Sigara vb. tütün ürünleri kullanılan ortamlarda bulunmak da akciğer kanseri gelişim riskini artırmaktadır. Sigaradan uzak durarak 10 yıl için de akciğer kanseri riski yüzde 50 azaltılabilir. Sigara, pipo, puro ve nargile gibi ürünler, kanser nedeni olarak ispatlanmış en önemli risk faktörleridir. Sigaranın dışında; genetik geçiş, asbest, radon gazı, hava kirliliği de akciğer kanseri nedenlerindendir. Verem gibi bazı akciğer hastalıkları, akciğerlere radyoterapi uygulanması riski artırabilmektedir. İçme sularında yüksek düzeyde arsenik maddesi olması da önemli bir nedendir. Kadınların da giderek daha fazla sigara tüketmesi ile son yıllarda akciğer kanserinde artış görülmektedir.

Akciğer kanserinin en önemli nedeni olan sigarayı bırakmak ya da sigarada içilmiyorsa hiç başlamamak, kanserden korunmanın en önemli yoludur. Sigara karşıtı kampanyalar sayesinde sigara bağımlılığında azalma görülmüş ve buna bağlı akciğer kanseri vakalarında ciddi bir azalma sağlanmıştır. Akciğer kanserinin diğer nedenleri arasında gösterilen Radon gazının, yaşanılan yerde bulunup bulunmadığının ölçülebilir bir metodu yoktur. Aspest maddesinden de korunmak çok mümkün değildir.

Radon gazı renksiz ve kokusuz radyoaktif bir gazdır. Toprakta, kayalarda ve sulardaki uranyumda bulunur. Toprakta bulunan radon gazı, sürekli yukarı doğru hareket eder ve evlerin tabanlarındaki ya da duvarlarındaki çatlaklardan ve boşluklardan içeri sızar. 3. Kattan daha aşağıdaki katlarda, özelliklede zemin katlarda oturanlar radon gazına mutlaka dikkat etmelidirler.

Batılı ülkelerde konut inşaatı yapılmadan önce radon gaz ölçümü yapılması mutlaka zorunludur. Radon gazından korunmak için, evler ssürekli havalandırılmalı; özellikle de bodrum katlardaki taban ve duvar çatlakları kapatılmalı ve yeni yapılan binaların radona dirençli olmasına özen gösterilmelidir. Bu konudaki denetimler artırılmalıdır.

Akciğer Kanseri Tanısı

Hastaya akciğer kanseri tanısı koyabilmek için öncelikle röntgende belirlenen bir kitleye ulaşmak gerekir. Kişinin geçirdiği tüm hastalıklar, tütün ürünleri kullanma ( sigara, pipo, puro vs.) durumu, çevresel veya mesleki olarak maruz kaldığı maddeler ve diğer aile bireylerinde kanser vakası olup olmadığı sorgulanır. Eğer akciğer kanserinden şüpheleniliyorsa, doktor tarafından balgam tetkiki (balgam sitolojisi; akciğerlerdeki mukozadan derin öksürükle çıkan materyalin mikroskopta incelenmesi) de istenebilir. Bu tetkik, akciğer kanserini tespit etmek için basit ve oldukça yararlı bir testtir.

Doktorun kanserden emin olmak için akciğer dokusunu incelemesi gerekebilir. Bu inceleme, kanserin türünü (küçük hücreli olmayan veya küçük hücreli) ve yayılma durumu (metastaz) veya kanser evresini belirlemek içindir. Daha sonra bilgisayarlı tomografi çekilerek kitleye nasıl ulaşılacağı belirlenir. İnce iğne biyopsisi ya da bronkoskopiden kitleye en uygun ulaşma yoluna karar verilir. Biyopsinin incelenmesi sonucu da akciğer kanserinin tanısı konulur. Eğer kanser, metastaz yoluyla başka organlara da sıçramışsa, o organlardan da parça alınarak tanıya gidilebilir. Tanı konulduktan sonra sıra, akciğer kanseri evrelerine gelir.

Akciğer kanserinde erken tanı çok önemlidir.

Akciğer kanseri, kanser tarama programları içinde değerlendirilemeyen bir tür olduğundan erken dönemde yani akciğer içinden lenflere veya başka organlara yayılmadan önce, nadiren başlangıç evresinde tespit edilebilir. Erken dönemde hastalığın yakalanma ihtimali % 15 civarlarındadır. Lenf düğümlerine sıçramamış vakalarda 5 yıllık sağ kalım oranı %50’dir. Ancak genellikle bu hasta gruplarında kanser teşhisi konulduğunda hastalık akciğer dışında yakın organlara da yayılmış durumda olduğu için bu oran % 15’in altına inmektedir. Akciğer kanserinde erken tanı, çoğunlukla ya rutin yapılan testlerde ya da bir başka sağlık sorunu için yaptırılan tetkiklerde ortaya çıkmaktadır.

Akciğer Kanserinde Görüntüleme Yöntemleri

Akciğer kanserinde, akciğer grafisi, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme, pozitron emisyon tomografi ve kemik sintigrafisi olmak üzere beş yöntem vardır.

Akciğer grafisi: Hastaların ayrıntılı öyküsü ve fizik muayenesinin ardından tanı için ilk adım olarak iki yönlü akciğer grafisi çekilir. Bazı vakalarda bu görüntüleme yöntemi ile tümör nedeniyle akciğerlerde meydana gelen harabiyet bu film ile tespit edilebilir. Ancak akciğer grafisi her zaman net bir yanıt vermediği için filmde görülecek herhangi küçük bir değişiklik akciğer tomografisi ile saptanmalıdır.

Bilgisayarlı tomografi (BT): Tümörün boyutları, şekli ve bulunduğu yer hakkında bilgi vermektedir. Yayılmış akciğer kanseri nedeniyle büyümüş olan lenf düğümlerini gösterir. Erken evre akciğer kanserinin tanısı ile karaciğer, böbrek üstü bezleri, beyin ve akciğer kanserinin yayılabileceği diğer iç organlarının da durumunu gösterir.

Manyetik Rezonans görüntüleme (MRI): Manyetik ve radyo dalgaları ile birlikte bilgisayar aracığı ile akciğeri kesitlere ayırarak görüntülenmesini sağlar. MRI incelemesinde x ışınları kullanılmadığı için radyasyon tehlikesi de bulunmamaktadır.

Pozitron Emisyon Tomografi (PET): İşlem, kanserli dokularda toplanan şeker molekülüne bağlanmış düşük doz radyoaktif bir madde kullanılarak yapılır. Kanser tanısından çok kanser tanısı almış olan hastalarda tümörün yayılıp yayılmadığının belirlenmesinde, akciğer kanserinin evrelenerek tedavisinin planlanmasında uygulanmaktadır.

Kemik Sintigrafisi: Damar yolu ile hastaya verilen radyoaktif madde vasıtasıyla kanser hücrelerinin kemiklere herhangi bir yayılım gösterip göstermediği belirlenir. Özellikle de küçük hücreli akciğer kanserinde rutin olarak küçük hücreli olmayan akciğer kanserlerinde de kemik metastazı şüphesi bulunan durumlarda uygulanan bir yöntemdir.

Akciğer Kanserinde Biyopsi Yöntemleri

Akciğer kanseri bölgesel olarak akciğerlerde ilerleyebilir veya lenf bezleri, kemik ve beyin dahil vücudun başka diğer bölgelerine yayılma (metastaz) göstermiş olabilir. Bu nedenle, akciğer kanseri ve türünü belirlemek için akciğerden doku örneği alınmaktadır. Biyopsi yoluyla alınan bu doku örneği mikroskop altında incelenir. Akciğerde görülen ve kanser olduğuna inanılan dokudan biyopsi almak tümörün yayılmasına ve hastalığın kötüleşmesine neden olmaz.

Akciğer kanserinde, doku parçasını almak için kullanılan yöntemler şunlardır:

Akciğer Kanserinde Bronkoskopi: Bronşlara ve soluk borusuna ağızdan sokulan ince ışıklı bir tüp yoluyla hava yolları incelenir ve küçük doku örnekleri alınır.

Akciğer Kanserinde İğne Aspirasyonu Uygulaması: Akciğerdeki kitleye yönelik göğüs duvarından iğne ile girilerek kanserli dokudan örnek alınır. Bu örnek mikroskop altında incelenir.

Akciğer Kanserinde Torasentez Uygulaması: Kanser hücrelerini tespit etmek için akciğerleri çevreleyen sıvıdan iğneyle örnek alınır.

Akciğer Kanserinde Torakotomi Uygulaması: Akciğer kanseri tanısı konması için kullanılan bu yöntem cerrahi bir müdahale ile göğüs kafesinin açılmasıdır. Diğer tüm yöntemler uygun değil ise veya tüm yöntemler ile başarı elde edilemez ise uygulanır.

Akciğer Kanserinde Balgam Sitolojisi Uygulaması: Akciğerlerdeki mukozadan derin öksürükle çıkan materyalin mikroskopta incelenmesi yöntemidir. Kanser hücrelerinin belirlenmesi için hastadan alınan balgam örneği mikroskop altında incelenir.

Yapılan tüm tetkikler neticesinde, hastaya akciğer kanseri teşhisi konulduğunda, kanserin evresini ve yayılma durumunu belirlemek ve en iyi tedavi yöntemini tespit edebilmek için hastadan alınan örnekler, bir dizi teste daha tabi tutulur. Kanserin evresine ve bu testlerin sonuçlarına göre hastaya özel tedavi şekli belirlenir...

Akciğer Kanserinin Evreleri

Akciğer kanserinde 4 evre vardır. Eğer kanser henüz akciğer içindeyse evre 1, en yakın lenf bezlerine yayılmışsa evre 2, her iki akciğer arasındaki boşluğa ve akciğer zarına yayılmışsa evre 3 ve kemik, karaciğer, böbrek üstü bezleri gibi organlara yayıldıysa da evre 4 olarak tanımlanır. Akciğer kanseri evrelerinintedavi planları da birbirinden farklıdır. Akciğer kanseri 1. evrede tespit edildiyse tedavide başarı oranı daha yüksektir. Akciğer dokusundaki tümörlü hücreler ameliyat edilerek temizlenir ve doktorun kararına göre koruyucu tedavi planlanır. Hastalık ileri evredeyse; kemoterapi ve radyoterapi tedavilerinde, hücre tipine göre hangi ilaçların kullanılacağı ve ne kadar süre devam edileceğine de doktor tarafından kara verilir.

Küçük Hücreli Olmayan Akciğer Kanserinde Evreleme

Akciğer kanserinin tedavi yönteminin belirlenmesi için kanserin evresinin tespit edilmesi şarttır. Tümöre ve metastaz durumuna göre evre belirlenmektedir.

Evre 1: Kanser, 5 cm veya daha küçük boyutta olup lenf düğümlerine yayılmamıştır.

Evre 2: Kanser, lenf bezlerine yayılmamış ancak 5 cm’den büyük veya göğüs kafesine veya diyaframa (göğüs boşluğu ile karın boşluğunu ayıran zar yapı) yakındır. Kanser, 7 cm veya daha küçük, lenf düğümlerine veya bronşların yakınlarına yayılmışsa da ikinci evre olarak kabul edilir.

Evre 3A: Kanser, akciğerlerin arasındaki lenf düğümlerine yayılmış veya soluk borusunun ikiye ayrılan bölümüne yakındır. Bu yayılma oldukça sık görülmektedir. Bunun yanında, akciğerlerdeki lenf düğümleri veya bronşlara yakın ya da lenf düğümlerine yayılmadan kalp, nefes borusu, diğer akciğer lobu gibi organlara yayıldığı da gözlemlenmiştir.

Evre 3B: Kanserin, göğsün diğer tarafındaki lenf düğümlerinde veya köprücük kemiğinin üstünde veya daha geniş (kalp, nefes borusu gibi) ve göğsün ortasındaki lenf düğümlerinde veya soluk borusunun ikiye ayrıldığı bölgeye yakın görülmektedir.

Evre 4: Kanser, her iki akciğerde, akciğeri ve kalbi çevreleyen sıvıda veya karaciğer, beyin, kemik gibi vücudun diğer bölümlerine sıçradığı görülmektedir.

Tedavinin seçimi hastalığın yaygınlığı ile alakalıdır. 1. ve 2. evrede cerrahi müdahale en çok kullanılan tedavi şeklidir. 3. evrede ise tedavi seçimi 3A ve 3B evresine göre değişir. 3A evresi son derece kapsamlı değerlendirilmesi gereken bir evredir. Bu evrede PET-BT sonucu göz önüne alınarak mediastinoskopi veya bronkoskopi ile göğüs boşluğunda yer alan lenf bezlerinde örnekleme yapılır. Bu örnekleme sonucuna göre tedavi konusunda karar verilir. 3B evresinde olan hastalara radyoterapi tek başına veya kemoterapi ile eş zamanlı olarak önerilebilir. 4. evrede ise radyoterapi veya kemoterapi de hastalığın süresini yavaşlatma ve semptomları kontrol etmede kullanılabilir. Son yıllarda yaşanan en önemli gelişme, uygun hastalarda akıllı moleküllerin (hedefe yönelik ilaçlar) kullanımıdır. Bu ilaçların kullanımının uygunluğu hastanın tümörüne yönelik detaylı patolojik inceleme ile kararlaştırılır. Günümüzde, ileri evre küçük hücreli olmayan akciğer kanserinde bireye özgü tedavi denilen yöntemlerin her hasta için uygun olup olmayacağının test edilmesi ve hasta için bu şansın gerektiğinde kullanılması oldukça önemlidir.

Küçük Hücreli Akciğer Kanserinde Evreleme

Küçük hücreli akciğer kanserinde de kesin tedavinin belirlenmesi için yine önce hastalığın evresi tespit edilmelidir. Bu evreleme; akciğere sınırlı ve akciğer dışına da taşmış yaygın hastalık olmak üzere iki başlık altında değerlendirilir. Sınırlı ve yaygın küçük hücreli akciğer kanserlerinin tedavi yöntemleri farklıdır.

Bazı testler yoluyla hastalığın evresi belirlenerek, tedavi yöntemine karar verilir. Şayet kanser akciğerin tek yanında görülmüşse, sınırlı evre, her iki akciğerde gözükmüşse veya diğer organlara yayılmış ise ileri (yaygın) evre tanısı konulur. Hastalığın tekrarlaması mümkündür. Kemoterapi içeren tedavi de akciğerdeki tümörler veya vücudun diğer bölümlerindeki tümörler hedeflenerek uygulama yapılır. Bazı hastalara beyine yönelik radyoterapi orada kanser olmasa da koruyucu amaçla uygulanabilir. Bu tedaviye koruyucu “beyin ışınlaması” denir. Bu, beyinde gözle görülemeyen hücreleri yok etmek ve tümör oluşmasını engellemek için verilir. Cerrahi tedavi küçük hücreli akciğer kanserinde tercih edilen bir yöntem değildir.

Akciğer Kanseri Tedavisi

Akciğer kanseri tedavisi diğer tüm kanserlerde de olduğu üzere hastalığın genel sağlık durumu, hastalığın evresi ve kanserin tipi gibi pek çok faktöre bağlı olarak değişmektedir. Birçok evrede farklı tedavi kombinasyonları ve kişiye özel tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Bu sebeple akciğer kanseri tedavisinde tam donanımlı bir hastane ve uzman doktor seçimi çok önemlidir.

Akciğer kanseri ameliyatı sonrasında gözle görülmese de geride kalmış olması muhtemel olan az sayıda kanser hücresi Adjuvan tedavi yöntemi ile yok edilir. Bu tedavi yöntemi de hastanın tanı raporuna, yaşına ve genel sağlık durumuna göre planlanır. Akciğer kanseri ameliyatı sonrası hastalar adjuvan tedavi olarak sadece kemoterapi veya sadece radyoterapi ya da hem kemoterapi hem radyoterapi tedavisi alabilir. Bazı zamanlarda ise erken evre hastalarında ameliyat sonrası adjuvan tedavi gerekmeyebilir.

Akciğer Kanseri Tedavi Yöntemleri

Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi: Akciğer kanseri ameliyatı akciğer kanseri tedavi yöntemlerinden biridir. Cerrahi müdahalenin tipi, kanserin akciğerdeki yerleşimine bağlıdır. Akciğerdeki küçük bir parçayı almak için yapılan bir operasyondur. Eğer cerrahi olarak tüm lob alınırsa (lobektomi), sağ veya sol akciğerin biri alınırsa (pnomonektomi) olarak adlandırılır. Maalesef bazı tümörler yerleşimi, büyüklüğü ve hastanın genel sağlık durumu gibi sebeplerle ameliyat edilemez.

Akciğer Kanserinde Kemoterapi Tedavisi: Akciğer kanserinde kemoterapi tedavisi kanser hücrelerinin ilaçla yok edilmesidir. Kemoterapi genellikle 2 ilaçtan oluşur. Kemoterapi sadece bu konuda özel eğitim almış hemşireler tarafından verilebilir. Kemoterapinin verilme sayısı ‘’kür’’ şeklinde ifade edilir ve genellikle 21-28 günde bir tekrarlanır. Akciğer kanserinde kemoterapi genellikle damardan sıvı şeklinde veya ağızdan hap olarak tam donanımlı ayakta tedavi merkezlerinde uygulanır. Bazı durumlarda, hastanın durumundaki olumsuzluk ya da verilen ilaçların niteliğine göre kemoterapi yatarak da verilir. Her kemoterapi kürü sonrası hastalar, tıbbi onkoloji polikliniğinde kontrolden geçirilir. Bu kontrollerde hastalar muayene edilir, şikayetleri dinlenir, ilaçların yan etkileri sorgulanır ve vücuttaki diğer organlara bir zarar verip vermediğini araştırmak için bazı kan tetkikleri yapılır. Her kür öncesi kan sayımının yapılması ve bu sayımın kemoterapiyi veren yetkili hemşirelere gösterilmesi gerekmektedir.

Kanser hastasının ameliyat sonrası kemoterapi alıp almayacağını, eğer alacaksa kaç kür alacağını patoloji raporundaki tümöre ait özellikler belirler. Fakat, bu kararların verilmesinde hastanın yaşı ve genel durumu da dikkate alınır. Bir gün içinde 12 saatten fazla zamanını yatarak geçirecek kadar genel durumu kötü olan hastalara kemoterapi verilmesi, yan etkilere tahammül edemeyeceklerinden uygun değildir. Kemoterapi yapılması planlanan hastalar, ameliyat olmuşlarsa, ameliyattan sonraki 3 hafta içinde kemoterapinin başlanması tercih edilir. İlk kemoterapi alan hastalar kemoterapiden yaklaşık bir hafta kadar sonra tıbbi onkoloji polikliniğinde kan ve genel durum kontrolünden geçmelidir. Bu kontrolde hastaların genel durumları, tedaviyi tolere ediş biçimleri ve kan tahlilleri incelenir, varsa şikayetleri dinlenir. Sonraki kür uygulamalarında da, her tedavi öncesi hastanın kan kontrolleri ve genel durumları incelenir. Kemoterapinin yan etkileri değerlendirilerek gerekirse ilacın dozunda yeniden ayarlamaya gidilebilir.

Akıllı İlaçlar ve Akıllı Molekül Tedavisi: Son zamanlarda küçük hücreli olmayan akciğer kanserlerinin, yassı hücreli olmayanlarına yönelik yapılan kapsamlı patolojik inceleme sonrasında, uygun hastalara verilen ağızdan hap şeklinde ilaçlar ile yapılan tedavi şeklidir. Küçük hücreli ve yassı hücreli akciğer kanserlerine yönelik akıllı hap tedavisi uygun değildir. Tüm dünyada tedavi kılavuzlarında ileri evre hastalarda eğer patoloji raporIarı uygun ise, küçük ve yassı hücreli olmayan akciğer kanserlerinin ilk basamak tedavisi olarak akıllı tedaviler kullanılır. Bu hastalarda yapılan ileri patolojik incelemeler EGFR mutasyon testi ve ALK füzyon testi olarak adlandırılır. Bu testlerin sigara içmeyen bireylerde olumlu (pozitif) saptanma oranları daha yüksektir. Ancak sigara içen bireylerde bile her iki testten birinin pozitif çıkma oranı yaklaşık %20 civarındadır. Bu da her beş hastadan birinin bu tedavilerden yarar görme ihtimalidir ki asla göz ardı edilmemesi gerekir.

Akciğer Kanserinde Radyoterapi Tedavisi: Radyoterapi yani ışın tedavileri, kanser hücresini öldürmek için yüksek enerjili ışınlar kullanılmasıdır. Sınırlı bir alana uygulanır ve bu alandaki kanser hücrelerini etkiler. Radyoterapi bir tümörü küçültmeye yönelik olarak cerrahiden önce veya kanser hücresini yok etmek için yapılan bir müdahaleden sonra uygulanabilir. Doktorlar radyoterapiyi genellikle kemoterapi ile birlikte cerrahi yapılamayan kanseri bölgesel olarak ilerlemiş ancak uzak bölgeye yayılmamış (metastaz) hastalarda birinci alternatif olarak kullanır. İlerlemiş evrede olan hastalarda ise radyoterapi nefes darlığı veya ağrı gibi belirtilerin giderilmesi için de kullanılabilir.

Akciğer Kanserinde Aşı Tedavisi

Akciğer kanserinin tedavisinde özellikle son 5 yıldır ciddi gelişmelerden söz edilebiliyor. Daha çok dördüncü evre akciğer kanseri hastalarını ilgilendiren bu gelişmelerin en önemlilerinden biri immünoterapi, bir diğer adıyla akciğer kanser aşısı. İmmünoterapi hastanın, kendi bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser hücrelerine savaş açması anlamına gelmektedir. Bu sebeple de diğer kemoterapi ilaçlarına göre yan etkileri çok daha azdır. Birkaç yıl öncesine kadar dördüncü evre akciğer kanserli hastalar için diğer kemoterapi ilaçları deneniyor ve başarılı sonuçlar alınamadığında ise akciğer kanseri aşısı kullanılıyordu. Günümüzde, Amerika’da ve Avrupa’da dördüncü evre akciğer kanseri hastaları, ilk andan itibaren bu kanser aşısı ile tedavi edilebilmekte.

Akciğer Kanseri Aşısını Kimler Kullanabilir?

Akciğer kanseri aşısını yapabilmek için, öncesinde kanser hastasından bazı tetkikler istenir. Akciğer kanserinin tipine göre bu aşıya aday olup olmadığı saptanır. Eğer aşıya adaysa, tanı konulduğu ilk andan itibaren akciğer kanseri aşısı tedavisine başlanabilir. Aşının, bulantı ve kusma gibi tipik yan etkileri olmasa da bağırsaklarda ve tiroit bezinde geçici olarak inflamasyona yol açabilme özellikleri bulunmaktadır.

Akciğer Kanseri Aşısının Etkisi Nedir?

Akciğer kanseri aşısı şu anda sadece dördüncü evre hasta gruplarında kullandığı için yaşam süresini etkileyen özelliği bulunmaktadır. Evre 4 ‘te tüm tedaviler hastanın yaşam süresini uzatmaya yönelik olarak uygulanmaktadır.

Akciğer Kanseri Aşısının 1.Evrede Uygulanması Mümkün Olabilir Mi?

Akciğer kanseri aşısının 4, 3, 2 ve 1’inci evrede uygulanabilmesi için bilimsel çalışmalar hala sürüyor. Fakat, aşının yan etkilerinin çok fazla olması nedeniyle 1. evrede kullanılabilmesi çok daha zor görünüyor. Özellikle üçünü evre akciğer kanseri hastalarını aşı ile tedavi etmek mümkün olabilecek gibi görünüyor.

Akciğer Kanserinden Korunmanın Yolları

Akciğer kanseri oluşumu, sadece bir tek sebeple olmaz. Yapılan araştırmalar neticesinde akciğer kanserinin birçok nedeni bulunmuştur. Çeşitli faktörler akciğer kanseri oluşumunda rol alabilir. Bu faktörlerin büyük bir bölümü tütün ürünleri kullanımıyla alakalıdır. Akciğer kanseri kesinlikle bulaşıcı bir hastalık değildir. Bazı insanların akciğer kanseri olma riski diğerlerinden daha fazla olabilir. Aşağıdaki durumlarda kanser riski artmaktadır.

Sigara ve Akciğer Kanseri; Sigara içmek akciğer kanserine neden olur. Tütündeki zararlı maddeler (karsinojen) akciğerdeki hücrelere zarar verir. Zamanla bu etkiler, hücrelerde kansere neden olabilir. Bir sigara içicisinin akciğer kanseri olması; hangi yaşta sigara içmeye başladığı, ne kadar süredir sigara içtiği, günde içtiği sigara sayısı, sigarayı ne kadar derin içine çektiğiyle alakalıdır. Sigara içmeyi bırakmak bir kişinin akciğer kanseri olma riskini büyük ölçüde düşürür.

Puro ve Pipo ve Akciğer Kanseri; Puro ve pipo kullananlar, bunları kullanmayanlara göre daha çok akciğer kanseri olma riski taşır. Kişinin kaç yıldır puro veya pipo içtiği, günde kaç adet içtiği ve ne kadar derin içine çektiği, kanser olma riskini etkileyen faktörlerdir. İçlerine çekmeseler de puro ve pipo içicileri akciğer ve ağız kanserinin diğer tipleri için de risk altındadır. Pasif içicilerin (tütün dumanına maruz kalanlar) akciğer kanseri olma riski pasif içicilik durumunda da artmaktadır.

Hastanın Hayat Hikâyesi; Bir kez akciğer kanseri olan kişinin tekrar ikinci akciğer kanseri olma riski, hiç kanser olmamış kişiye oranla çok daha fazladır. Akciğer kanseri tanısı konulduktan sonra sigara içmeyi bırakmak, ikinci bir akciğer kanserinin gelişmesini önlemede çok yardımcıdır.

Asbest ve Akciğer Kanseri; Yalıtım malzemesi olarak bazı endüstrilerde kullanılan ve doğal olarak fiber halinde bulunan bir mineral grubudur. Asbest fiberleri parçacıklara ayrılmaya meyillidir ve havada dolaşıp kıyafetlere yapışır. Bu parçacıklar solunduğu zaman akciğerlere yerleşir. Orada akciğer hücrelerini zarara uğratır ve böylece kanser gelişme riskini artırır. Çalışmalar asbeste maruz kalan işçilerde akciğer kanseri gelişme riskinin, maruz kalmayanlara göre 3–4 kat daha fazla olduğunu göstermiştir. Bu artış, gemi inşası, asbest madenleri, yalıtım işi ve fren tamiri gibi endüstrilerde çalışanlarda daha fazladır. Akciğer kanseri olma riski, asbest işçileri sigara içiyorlarsa daha fazladır. Asbest işçileri işverenleri tarafından temin edilen koruyucu malzemeleri kullanmak ve tavsiye edilen iş ve güvenlik uyarılarını takip etmek zorundadır.

Hava Kirliliği ve Akciğer Kanseri; Akciğer kanseri ile hava kirliliğine maruz kalmak arasında bir ilişki bulunmuştur. Ama bu ilişki açıkça tarif edilememiştir ve daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.

Akciğer Hastalıkları; Verem gibi bazı akciğer hastalıkları, kişinin kanser olma riskini artırır. Akciğer kanserinin veremden etkilenen bölgelerde daha fazla gelişme eğilimi vardır.

Akciğer Kanserinde Bitkisel ve Doğal Tedavi

Günümüzde artık neredeyse tüm hastalıkların tedavisinde önem verilen Bitkisel Tedavi Yöntemleri, akciğer kanseri tedavisi için de etkin bir şekilde tercih edilmekte ve çok başarılı sonuçlar alınmaktadır. Bitkisel tedavi diğer adıyla Fitoterapi modern tıpta en önemli tedavi yöntemlerinden biridir. Ameliyat olmak istemeyen, bıçak altına yatmaktan çekinen, kimyasal ilaçları tehlikeli gören hastalar, hiçbir yan etkisi bulunmayan bitkisel tedavi yöntemlerine başvurmakta ve bitkisel tedavi tercihi tüm dünyada hızla yaygınlaşmaya devam etmektedir.

Tüm dünyada popülerliği ve kullanımı hızla yaygınlaşan bitkisel tedavi ya da tıp dilindeki adıyla fitoterapi, tıp fakültesi mezunu ve bitkisel tedavi alanında uzmanlaşmış doktorların kontrolü altında yapılmalıdır.

Bu konuda Google Amca'ya danışarak, bitkisel tedavi konusunda uzman pek çok doktorun iletişim adreslerine ve resmi web sitelerine ulaşabilirsiniz. Bu konuda ki aramalarınızda, karşınıza bazı hastaların kendi kendilerine yaptıkları ilaçların iyi gelmiş olmasıyla ilgili haberler çıkabilir, ancak bunlara itibar etmeden direkt bu konuda da uzman doktorlarla görüşmelisiniz...

Unutmayın ki, uzman doktorlar tarafından tedavi edildiği ve iyileştiği halde, bunu kendi yaptığı doğal ilaçlara borçlu olduğunu iddia edebilecekler ve bu hastalığa yakalanıp sonra da iyileşmiş olmasını parasal açıdan kazanç kapısına döndürmeye çalışacaklar olabilir...

Yasak Elma dizisin konusu ve oyuncu kadrosu, Yasak Elma oyuncularının kim oldukları, gerçek isimleri, boyları, yaşları, burçları, eğitim dur...

Yasak Elma dizisin konusu ve oyuncu kadrosu, Yasak Elma oyuncularının kim oldukları, gerçek isimleri, boyları, yaşları, burçları, eğitim durumları, daha önce oynadıkları filmler ve diziler ile kişisel hayatlarına dair kısaca biyografileri vb. aramaların cevabını içeren bir yazı derledik.

Yasak Elma Dizisi Sayfa İçeriği

Yasak Elma Dizisinin Konusu

Zeynep (Sevda Erginci) ve Yıldız (Eda Ece) birbirine çok düşkün fakat hayalleri birbirinden tamamen farklı olan iki kız kardeştirler. Yıldız’ın hayatı sosyetenin kraliçesi Ender Argun’la (Şevval Sam) tanışınca değişir. Ender, Yıldız’ı kocası Halit Argun’dan (Talat Bulut) kurtulmak için kullanmaya karar vermiş ve Yıldız’a hayatının teklifini sunmuştur. Yıldız’ın hayatında bunlar olurken, Zeynep’in çalıştığı firma Alihan Taşdemir (Onur Tuna) tarafından satın alınır. Alihan son derece kibirli, ukala, zengin bir iş adamıdır. Zeynep ve Alihan’ın zıtlıkları kısa zamanda bir etkileşime dönüşür. Zeynep’in bilmediği şey ise Alihan’ın Halit’in ortağı ve ikinci karısının kardeşi olmasıdır. Yıldız’ın vereceği karar sadece kendini değil Zeynep’i de etkileyecektir.

Yasak Elma Halit Argun Kimdir - Gerçek Adı Talat Bulut

Yasak Elma Halit Argun Kimdir - Gerçek Adı Talat Bulut

Dizide Türkiye’nin en zengin adamlarından biridir. İyi, çalışkan, sevilen ve sayılan bir iş adamıdır. Tek sorunu çapkın olmasıdır. Güzele, gençliğe çok meraklıdır. Yanında hep bakımlı ve güzel bir kadın görmeye alışmıştır. Evli olduğu kadınlara boşanırken tek kuruş vermeyen, mücevherleri bile kendi özel kasasında korumaya alan garantici biridir. Kadınların ilgisi olmadan yaşayamaz ve kadınlar tarafından ilgi görmek ve sevilmek ister.

Talat Bulut Kimdir?

Doğum: 23 Mart 1956 Kars Eğitim: Üniversitesi, Elektronik Mühendisliği (2. sınıfta yarıda bıraktı.) Boy: 1.75 m Kilo: 79 Burcu: Koç Medeni Durum: Bekar (Sevgilisi Pınar Afşar Bulut) Göz Rengi: Kahverengi Saç Rengi: Siyah

Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, seslendirme sanatçısı Talat Bulut, 23 Mart 1956 yılında Kars’ın Sarıkamış ilçesinde doğdu. Eğitimini, Hacettepe Üniversitesi, Elektronik Mühendisliği bölümünde sürdürürken 2. sınıfta yarıda bırakan Talat Bulut, sanat yaşamına 1975 yılında Ankara Sanat Tiyatrosu'nda Dimitrov adlı oyunda sahneye çıkarak başladı. Uzun süre AST bünyesinde çalışan sanatçı, Türkân Şoray'ın teşvikiyle kamera karşısına geçerek Hazal filmiyle sinemaya adım attı. Bir dönem Türk sinemasının üretkenliğinin azaldığı süreçte etkinliklerine ara verdi. Kaliteli filmlerde oynamayı tercih eden Talat Bulut; halen sinema ve dizi filmlerde rol almanın yanı sıra seslendirme çalışmaları da yapmaktadır. Geniş izleyici kitlesiyle tanışmasına neden olan film Manisa Tarzanı'dir.

Talat Bulut 23 Mart 1956 tarihinde kalabalık bir ailenin 10. çocuğu olarak Kars’da dünyaya geldi. Liseyi bitirdikten sonra Ankara’da elektronik mühendisliği üzerine öğrenim gördü. Fakat tiyatro kariyerine ağırlık verebilmek için ikinci senesinde okuldan ayrıldı ve sanat tiyatrosunun seçmelerine katıldı. 20 yaşındayken ”Dimitrov” isimli oyunda sahne alarak ilk kez oyunculuk alanında kendini gösterdi.

1979 yılında Türkan Şoray’ın başrol oynadığı ”Hazal” adlı sinema filminde rol aldı ve bu beyazperde de ilk deneyimi oldu. Daha sonra Metin Akpınar ile birlikte oynadığı ”Abuzer Kadayıf” filmindeki rolü için yıllardır kesmediği saçlarını kesti. Televizyon ekranlarına uzun bir aranın ardından Star Tv’de yayınlanmaya başlayan ”Göç Zamanı” isimli televizyon dizisinde başrol oynadı. Yaklaşık bir yıl tekstil işinde de şansını deneyen Talat Bulut, 2012 yılında ”Gizemli Adaya Yolculuk” filminde profesyonel seslendirmede yaptı.

Talat Bulut'un Oynadığı Diziler

Yasak Elma / Halit / 2018 Göç Zamanı / Yılmaz / 2015 Göç / Yılmaz / 2012 Kasaba / Mümtaz / 2009 Annem / Musa / 2007-2008 Saklambaç / Coşkun / 2005 Aşk Olsun / Timur / 2003

Talat Bulut'un Oynadığı Filmler

Vezir Parmağı / 2016 Mucize / Mahir / 2014 Mutluluk / İrfan / 2007 Melekler Evi / Ahmet / 2000 Abuzer Kadayıf / Abdo / 2000 Cemile / 1996 Manisa Tarzanı / Ahmet Bedevi / 1994 Herşeye Rağmen / Hasan / 1988 Buralı Olmayan Biri / 1988 Kurtar Beni / Salih / 1987 Yunus Emre / Yunus Emre / 1986 Yapayanlız / 1986 Su / Merdan / 1986 Son Urfalı / Şehmuz / 1986 Prenses / Talat / 1986 Kuyucaklı Yusuf / Yusuf / 1985 Kurbğgalar / Ali / 1985 Karanfilli Naciye / Tarık / 1984 Firar / Mahmut / 1984 Fidan / Engin / 1984 Derman / Tahsin / 1983 Çayda Çıra / Yusuf / 1982 Yaşamak Seninle Güzel / Aydın / 1982 Göl / Hasan / 1982 Yılani Öldürseler / Ali / 1981 Takas / 1980 Beni Böyle Sev / Murat / 1980 Hazal / 1979

Yasak Elma Ender Argun Kimdir - Gerçek Adı Şevval Sam

Yasak Elma Ender Argun Kimdir - Gerçek Adı Şevval Sam

Sosyetik tanımının sözlükteki gerçek karşılığı ve tam bir cemiyet kadınıdır. Güzelliğinin doruğundayken de Halit Argun gibi çapkın, evli ve milyarder iş adamının yanına sekreter olarak girmeyi başarmıştır. Enerjisi, becerisi, çalışkanlığı ve kadınlığıyla da yıllardır hayalini kurduğu hayata Halit’ten hamile kalarak ve bunu bir süre gizleyerek kavuşmuştur. Paraya ve güce aşıktır.

Şevval Sam Kimdir?

Doğum: 11 Kasım 1973 İstanbul Eğitim: Zincirlikuyu İnşaat Teknik ve Yapı Meslek Lisesi Restorasyon Boy: 1.65 Kilo: 59 Burcu: Akrep Medeni Durum: Bekar (Sevgilisi Metin Tekin 1993 – 1999) Annesi: Leman Sam Göz Rengi: Kahverengi Saç Rengi: Koyu Kahve

11 Kasım 1973 tarihinde İstanbul'da doğmuştur. Annesi şarkıcı Leman Sam, babası Selim Sam'dır. İlk ve ortaokulu Etiler’deki Hasan Ali Yücel İlkögretim Okulu'nda okumuştur. Zincirlikuyu İnşaat Teknik ve Yapı Meslek Lisesi Restorasyon bölümünden mezun olmustur. Üniversiteyi, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik bölümünde okuyarak bitirmiştir. 1993 – 1998 yilları arasında oynayan "Süper Baba" adlı dizideki rolüyle büyük beğeni toplamıştır. Şevval Sam 2006 yılında yayınladığı "Sek" adlı stüdyo albümüyle müzik kariyerine adım attı.

2007 yılında "Istanbul's Secrets" adlı 2. albümünü, 2008 yılında "Karadeniz" adlı 3. stüdyo albümünü çıkarmıştır. Sam, 2010 senesinde 70'lerin arabesk sarkılarını kendine has tarzıyla, yorumladığı "Has Arabesk" albümünü çıkardı. Arabesk müziğinin karakterine uygun olarak hiçbir elektronik enstrümanın kullanılmadığı albümde, Orhan Gencebay'dan, Ferdi Tayfur'a, Gülden Karaböcek'ten, Esengül ve Müslüm Gürses'e kadar dönemin ikon haline gelmiş arabesk sanatçılarının, arabesk tarihinde iz bırakmış, şarkılarına yer verilir. Birçok dizide rol alan Şevval Sam, ayrıca reklam filmlerinde de rol aldı.

Şevval Sam, müzisyen Leman Sam’ın kızıdır. İlk olarak sektöre Süper Baba adlı dizi ile giriş yapan Şevval Sam, burada edindiği tecrübe ile beraber pek çok yapım da yer almıştır. En büyük çıkışını ise Nejat İşler ile başrollerini paylaştığı Gülbeyaz adlı diziden yakalamıştır.

Bu proje hem Nejat İşler’in, hem de Şevval Sam’ın en tanınır olmasını sağlayan dizidir. Onun yanı sıra bazı projeler de yer alan Sam, en son Muhteşem Yüzyıl dizisinde yer almıştır. Şevval Sam, 1993 yılında Beşiktaş’ın efsane oyuncularından Metin Tekin ile dünya evine girdi ve 6 yıl sonra da boşandılar. Bu evlilikten de Emir isimli bir çocukları vardır.

Şevval Sam'ın Oynadığı Diziler

Yasak Elma / Ender / 2018 Bodrum Masalı / Yıldız / 2016 Kara Kutu / Adalet / 2015 Acayip Hikayeler / 2012 Yalan Dünya / 2011 Derman / Derman / 2008 Yaşanmış Şehir Hikayeleri / Ece / 2006 Çocuğun Var Derdin Var / Zeynep / 2004 Müjgan Bey / Müjgan / 2004 Yıldızların Altında / Türkan / 2002 Karaoğlan / 2002 Gülbeyaz / Gülbeyaz / 2002 Aşkın Dağlarda Gezer / Kajal / 1999 Feride / Feride / 1996 Süper Baba / Deniz / 1993

Şevval Sam'ın Oynadığı Filmler

Black Horse Memories / 2015 Yüreğine Sor / 2009 Siyah Beyaz / Ayten / 2009 Yaşamın Kıyısında / 2007 Martılar ve Istanbul / Pınar / 2000

Yasak Elma Alihan Taşdemir Kimdir - Gerçek Adı Onur Tuna

Yasak Elma Alihan Taşdemir Kimdir - Gerçek Adı Onur Tuna

İstanbul’un en gözde ve en yakışıklı bekarıdır. Gittiği her yerde dikkatleri üzerine toplar. Kadınlar etrafında pervanedir. Mükemmeliyetçidir, asla hata kabul etmez. İşinde acımasızdır, ikinci bir şansı asla vermez. Hayatta değer verdiği ve güvendiği kişiler azdır. Acımasız görünmekten hoşlanır. İnsanların ondan çekinmesini ister.

Onur Tuna Kimdir?

Doğum: 16 Temmuz 1988 Çanakkale Eğitim: 9 Eylül Üniversitesi İktisat Fakültesi Boy: 1.95 m veya 195 cm Kilo: 83 Burcu: Yengeç Medeni Durum: Bekar Göz Rengi: Mavi Saç Rengi: Açık Kahverengi

Onur Tuna, 16 Temmuz 1988 tarihinde Çanakkale’de doğmuştur. 9 Eylül Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Ege Üniversitesi Konservatuvar'ında Sanat Müziği ses eğitimi de almıştır. Gitar çalmasını bilen Onur Tuna’nın "Acın Verdi" ve "Tıpkı Sen" şarkıları dışında 70'e yakın şarkısı vardır. 1,95 boyunda olan Onur Tuna, ortaokul yıllarından itibaren lisanslı voleybol ve basketbol oynamıştır. Ortaokul ve lise yıllarında tiyatro oyunlarında yer almaya başlayan Tuna, İzmir’de üniversite okurken 4 yıl profosyonel mankenlik yaptı.

İzmir Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde oyunculuk eğitimi aldı. Senaryosunu Mahsun Kırmızıgül’ün yazdığı 2011 yılında yayınlanan “Hayat Devam Ediyor” adlı dizide Sıraç Bakırcı karakterini canlandırdı. 2014 yılında başrolleri Farah Zeynep Abdullah ve Engin Akyürek’in paylaştığı “Bir Küçük Eylül Meselesi” adlı sinema filminde rol aldı. 23 Aralık 2014 tarihinde yayınına başlayan Bir Osmanlı Polisiyesi olan “Filinta” adlı dizide "Filinta Mustafa" karakterini canlandırmıştır.

Onur Tuna 16 Temmuz 1988’de tapuda çalışan bir anne ve matematik öğretmeni bir babanın oğlu olarak Çanakkale’de doğdu. Henüz ortaokul yıllarındayken lisansını alarak profesyonel voleybol kariyerine başladı. Liseyi tamamladıktan sonraysa İzmir’e giderek 9 Eylül Üniversitesi’nde iktisat üzerine eğitim aldı. Üniversite yıllarında yaklaşık dört yıl boyu mankenlik yaptı ve mezuniyetinin ardından Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde oyunculuk üzerine ayrı bir öğrenim gördü.

2011 yılında Atv’de yayınlanmaya başlayan ”Hayat Devam Ediyor” adlı dizide rol alma şansı bularak ilk kez oyunculukla tanıştı. 2014 yılındaysa Kerem Deren’in senaryosunu yazıp yönettiği ”Bi Küçük Eylül Meselesi” filminde Atıl karakterini canlandırdı. Oyunculukla geç tanışsa da şöhreti erken yakalayan Onur Tuna, gençlik yıllarında sanat müziği eğitimleri de aldı ve 70’e yakın şarkı seslendirdi.

Onur Tuna'nın Oynadığı Diziler

Yasak Elma / Alihan / 2018 Cesur Yürek / Ömer / 2016 Filinta "Bin Yılın Şafağında" / Mustafa / 2015 Filinta " Bir Osmanlı Polisiyesi" / Mustafa / 2014 Hayat Devam Ediyor / Sıraç / 2011-2012

Onur Tuna'nın Oynadığı Filmler

Bir Küçük Eylül Meselesi / Atıl / 2014

Yasak Elma Yıldız Yılmaz Kimdir - Gerçek Adı Eda Ece

Yasak Elma Yıldız Yılmaz Kimdir - Gerçek Adı Eda Ece

Gencecik yaşına rağmen hayatından sıkılmıştır. Ona göre mutluluğun anahtarı zengin bir koca bulup evlenmek ve lüks içinde bir hayat yaşamaktır. Sosyeteye ve lüks insanlara hayranlık duyar. Yıllar sonra Ender’in teklifiyle hayatının değişebileceğini anlayıp, aklını Halit’i tavlamak ve onun karısı olabilmek için kullanacaktır.

Eda Ece Uzunalioğlu Kimdir?

Doğum: 20 Haziran 1990 İstanbul Eğitim: İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümünü Boy: 1.67 m veya 167 cm Kilo: 53 kg Burcu: İkizler Medeni Durum: Bekar Göz Rengi: Yeşil Saç Rengi: Açık Sarı

Eda Ece 1990 yılının Haziran ayında üç çocuklu bir ailenin en küçük kızı olarak dünyaya geldi. Ortaokulu ve liseyi doğduğu il olan İstanbul’da tamamladı. Ardından üniversitede psikoloji bölümünden mezun oldu. Okulun tiyatro oyunlarında yer aldı ve buradan ajans sahibi olan Tümay Özokur’un dikkatini çekti. Eğitimi bitirdikten sonra sanat ve tarih kurslarına gitti. İlk olarak 2003 yılında ”Hayat Bilgisi” isimli popüler gençlik dizisine konuk oyuncu olarak girdi. Sonrasında ”Bez Bebek” ve ”Adını Feriha Koydum” dizilerinde de yine konuk oyuncu oldu.

20 Haziran 1990'da İstanbul'da doğmuştur. Şişli Terakki Lisesi ve ardından İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümünü bitirdikten sonra, Sanat Tarihi üzerine ders aldı ve bir galeride çalışmaya başladı. Ayrıca okul yıllarında tiyatro kollarına üye olan ve oyunlarda görev alan Eda Ece, bir gün oynamış olduğu bir tiyatro oyununda menajer Tümay Özokur'un dikkati çekerek oyunculuk teklifleri almıştır.

2011 yılında ”Pis Yedili” adlı dizide Günçiçek Seymen (Cimbom) karakterini canlandırdı. Gani Müjde’nin yapımını üstlendiği bu dizinin öne çıkan isimlerinden biri oldu. Diziyle beraber özellikle gençler üzerinde hatırı sayılır bir hayran kitlesine erişti. 2013 yılının Aralık ayında gösterime giren ”Kızım İçin” isimli sinema filminde İnci Türkay ile beraber rol aldı. İngilizce ve Almanca dillerini akıcı bir şekilde konuşabilen Eda Ece, 2015 yılında Show Tv ekranlarında yayınlanan ve Full House’un Türkiye uyarlaması olan ”İlişki Durumu Karışık” dizisinde oynadı. Ünlü oyuncu romantik komedi türündeki bu dizide Berk Oktay ile beraber başrol oyunculuğunu paylaştı ve Elif karakterini canlandırdı.

Eda Ece'nin Oynadığı Diziler

Yasak Elma / Yıldız / 2018 Ali Ekber Cevahir / Eda / 2017 İlişki Durumu: Karışık / Elif / 2015 Beni Böyle Sev / Zeyno / 2013-2014 Pis Yedili / Günçiçek / 2011-2013 Aşkın Mucizeleri / 2004 Mihriban / 2002

Eda Ece'nin Oynadığı Filmler

Deliha 2 / 2018 Yol Arkadaşım / Aysun / 2017 Salur Kazan: Zoraki Kahraman / 2017 Mahrumlar / Ela / 2016 Kocan Kadar Konuş: Diriliş / Ceren / 2016 Görümce / Deniz / 2016 Deli Dumrul / 2016 Kocan Kadar Konuş / Ceren / 2015 Kızım İçin / Tuba / 2013 Mahpeyker Kösem Sultan / 2010

Yasak Elma Zeynep Yılmaz Kimdir - Gerçek Adı Sevda Erginci

Yasak Elma Zeynep Yılmaz Kimdir - Gerçek Adı Sevda Erginci

Yıldız’ın iki yaş küçük kız kardeşidir. Yıldız kadar gösterişli ve süslü değildir. Daha doğal, yaşının gerektirdiği gibi olan bir kızdır. Zeynep’te insanları etkilen şey karakteridir. Dürüst, çalışkan, akıllı, idealisttir. Haksızlığa gelemez. Karşısında patronu da olsa, ortada bir haksızlık varsa bunu söyler. Lafını esirgemez, korkmaz. Çok akıllı ve beceriklidir.

Sevda Erginci Kimdir?

Doğum: 3 Ekim 1993 İstanbul Eğitim: 1,5 yıl oyunculuk eğitimi Boy: 1.65 m veya 165 cm Kilo: 52 Burcu: Terazi Medeni Durum: Bekar Göz Rengi: Kahverengi Saç Rengi: Açık Kahverengi

Sevda Erginci, 3 Ekim 1993 tarihinde İstanbul'da doğmuştur. 15 yaşından itibaren oyunculuk ve tiyatro ile ilgilenen Sevda Erginci'nin tiyatro ile ilk buluşması Semaver Kumpanya'da çocuk tiyatrosunda "Paki ve Sevgi Çiçekleri" oyunu ile olmuştur. 1,5 yıl oyunculuk eğitimi almıştır.

Sevda Erginci 3 Ekim 1993 tarihinde İstanbul’da doğdu ve doğumundan birkaç yıl sonra anne babası ayrıldı. Henüz liseye yeni başlamışken profesyonel tiyatro kariyerine ilk adımlarını atmaya başladı. Semaver Kumpanya’nın çocuk tiyatrosuna girerek birçok oyunda sahneye çıktı ve yaklaşık iki yıl oyunculuk üzerine eğitim alarak kendini bu alanda geliştirdi. Çok sürmeden yapımcılarında ilgisini çekerek tiyatrodan ekran karşısında oyunculuğa yöneldi.

2012 yılında ünlü oyuncu Özgü Namal’ın başrol oynadığı ”Koyu Kırmızı” dizisinde oynama şansı yakaladı ve böylece ilk kez ekranlara çıktı. 2015 yılındaysa Türkan Şoray’ın yönetmenliğini yaptığı ”Uzaklarda Arama” filminde başrol oynayarak adını daha geniş kitlelere duyurmuş oldu. Oyunculuğun yanı sıra aşçılıkla da ilgilenen ve ilerde eğitimini almayı düşündüğünü belirten Sevda Erginci, son olarak 2017’de ”Ver Elini Aşk” dizisinde oynadı.

Sevda Erginci'nin Oynadığı Diziler

Yasak Elma / Zeynep / 2018 Ver Elini Aşk / Ayperi / 2017 Hayat Bazen Tatlıdır / Sevda / 2016 Karagül / Ayşe / 2013-2015 Veda / Lamia / 2012 Koyu Kırmızı / Ayşe / 2012

Sevda Erginci'nin Oynadığı Filmler

Uzaklarda Arama / Nazlı / 2015

Yasak Elma Zehra Argun Kimdir - Gerçek Adı Şafak Pekdemir

Yasak Elma Zehra Argun Kimdir - Gerçek Adı Şafak Pekdemir

Halit’in ilk eşinden olan kızıdır. Halit’in çocuklarının içinde en büyüğü ve çok iyi bir abladır. Her zaman babasının bütün eşlerini kıskanmıştır. Bugüne kadar hiç aşık olmamıştır, içten içe evde kalmış olduğuna inanır.

Şafak Pekdemir Kimdir?

Doğum: 19 Haziran 1988 İstanbul Eğitim: Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Boy: 1.74 m veya 174 cm Kilo: 57 Burcu: İkizler Medeni Durum: Bekar Göz Rengi: Ela Saç Rengi: Koyu Kahverengi

19 Haziran 1988 yılında İstanbul'da dünyaya gelen Pekdemir, Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin Oyunculuk bölümünden mezun olmuştur. 2009 tarihinde Tersine Dünya isimli tiyatrosu ile Bakırköy Belediye Tiyatrolarında izlenmiştir. 2010 tarihinde Savaş ve Barış isimli tiyatroda rol aldıktan sonra 2011'de Şüphe adındaki dizide Aslı Demircan karakterini canlandırmıştır. 2012 senesinde Leyla ile Mecnun dizisinde rol almış ve Nisan larakterini oynamıştır. Bu dizinin ardından ise 2014 senesinde İncir Reçeli 2 filminde Halil Sezai ile başrol oyuncusu olmuştur.

Şafak Pekdemir 1988 yılının Haziran ayında İstanbul’da dünyaya geldi. Beykent üniversitesinden mezun olduktan sonra oyunculuk alanında kendini geliştirmek için özel eğitim aldı. İstanbul’un Avrupa yakasında yer alan Bakırköy ilçesine giderek tiyatro gruplarına katıldı ve ”Tersine Dünya” adlı tiyatro oyununda sahne alarak oyunculuğa başladı. Bir süre tiyatro oyunlarında sahne aldıktan sonra dizi yönetmenlerinin ilgisini çekti.

2011 yılında gösterilmeye başlayan ”Şüphe” isimli televizyon dizisinde Aslı karakterini canlandırarak ilk kez ekran karşısına çıktı. Bir yıl sonra ”Leyla İle Mecnun” dizisinin üçüncü sezonuna dahil oldu ve buradaki rolüyle geniş kitlelerce adını duyurdu. 2014 yılındaysa Aytaç Ağırlar’ın yazıp yönettiği ve gişede büyük çıkış yakalayan ”İncir Reçeli 2” adlı sinema filminde rol aldı. Kısa zamanda şöhrete uzanan Şafak Pekdemir, son yıllarda Show Tv kanalında yayınlanan ve reyting listelerinde zirveye oynayan ”Asla Vazgeçmem” dizisinde Tolgahan Sayışman ile birlikte başrol oynadı.

Şafak Pekdemir'in Oynadığı Diziler

Yasak Elma / Zehra / 2018 Asla Vazgeçmem / İclal / 2015-2016 Leyla ile Mecnun / Nisan / 2012 Şüphe / Aslı / 2011 Türk Malı / Zehra / 2010

Şafak Pekdemir'in Oynadığı Filmler

Deli Aşk / Zeynep / 2017 İncir Reçeli 2 / Gizem / 2014

Yasak Elma Caner Çelebi Kimdir - Gerçek Adı Barış Aytaç

Yasak Elma Caner Çelebi Kimdir - Gerçek Adı Barış Aytaç

Ender’in erkek kardeşdir. Hiçbir vasfı yoktur. Tembeldir. Hazırdan yemeğe bayılır. Kaz gelecek yerden tavuk esirgemez. Kime ne iyilik yapacağını bilir. Kendine çok güvenir ve beğenir. Kendini ve Ender’i elit görür. Komik ve esprilidir.

Barış Aytaç Kimdir?

Doğum: 08.12.1985 Ankara Eğitim: Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Oyunculuk Bölümü Burcu: Yay Kilosu: 88 Kg Boyu: 1.90 Göz Rengi: Yeşil Saç Rengi: Siyah Medeni Durum: Bekar instagram Hesabı: www.instagram.com/barisaytac Twitter Hesabı: twitter.com/baris_aytacc Facebook Hesabı: Yok

1985 yılında Ankara’da doğmuştur. Eğitimini Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Oyunculuk Bölümü’nde tamamlamıştır. 2011 yılında rol aldığı Gün akşam Oldu dizisi ile ilk oyunculuk deneyimini yaşayan Barış Aytaç; Gülümse Yeter, Acil Aşk Aranıyor, Tutar Mı Tutar, Aşkın Dili Yok, Boynu Bükükler, Aramızda Kalsın ve Evlerden Biri dizilerinde rol almıştır. Kadrosunda Öykü Karayel, Gökhan Alkan, Ege Kökenli, Ali Burak Ceylan, Hakan Gerçek, Fatih Dönmez, Barış Aytaç, Metin Coşkun, gibi isimlerin yer aldığı Kalp Atışı dizisinde Fatih karakterini canlandırmıştır.

Barış Aytaç'ın Oynadığı Diziler

Yasak Elma / Caner / 2018 Kalp Atışı / Fatih / 2017 Gülümse Yeter / Emre / 2016 Acil Aşk Aranıyor / Özgür / 2015-2016 Tutar mı Tutar / Efe / 2015 Boynu Bükükler / Doruk / 2014 Aramızda Kalsın / Taylan / 2013-2014 Evlerden Biei / Erdal / 2012 Gün Akşam Oldu / 2011

Barış Aytaç'ın Oynadığı Filmler

Delibal / Onur / 2015

Yasak Elma Şengül Doğan Kimdir - Gerçek Adı İrem Kahyaoğlu

Yasak Elma Şengül Doğan Kimdir - Gerçek Adı İrem Kahyaoğlu

Yıldız’ın eski patronu, mahalledeki güzellik salonunun sahibesidir. Orta yaşlarda iki çocuklu dul bir kadındır. Neşeli, esprili ve güleçtir. Kızlara ablalık yapmayı ve nasihat etmeyi sever. Kendine göre görmüş geçirmiştir. Yıldız’ı sever ve kollar.

İrem Kahyaoğlu Kimdir?

Doğum: 17 Ekim 1980 İzmit Eğitim: Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Ana Sanat Dalı Boy: 166 cm Kilo: 56 kg Burcu: Terazi Medeni Durum: Bekar

17 Ekim 1980 yılında İzmit’te doğmuştur. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Ana Sanat Dalı Bölümünde okumuştur. Tiyatro oyunculuğunda ilerleyen İrem, ilk defa Aliye Dizisi ile ekranlara çıkmıştır.

İrem Kahyaoğlu'nun Oynadığı Diziler

Yasak Elma / Şengül / 2018 Yıldızlar Şahidim / Mebruke / 2017 Aşk Yalanı Sever / 2016-2017 Karadayı / Suna / 2012-2013 Aynı Çatı Altında / 2006 Aliye / 2004

İrem Kahyaoğlu'nun Oynadığı Filmler

Şeytan Tüyü / 2015

Yasak Elma Sinan Kimdir - Gerçek Adı Kıvanç Kasabalı

Yasak Elma Sinan Kimdir - Gerçek Adı Kıvanç Kasabalı

Kıvanç Kasabalı Kimdir?

Doğum: 24 Şubat 1975 İstanbul Eğitim: Uludağ Üniversitesi İşletme Boy: 1,85 m Kilo: 82 kg Burcu: Balık Medeni Durum: Evli (Sedef Avcı 2005) Çocuklar: Can Kasabalı Göz Rengi: Mavi

Ünlü model Kıvanç Kasabalı 24 Şubat 1975 tarihinde İstanbul şehrinde doğmuştur.43 yaşında olan Kıvanç Kasabalı Balık burcudur. Kıvanç Kasabalı model ve oyuncu olarak tanınmaktadır. Kasabalı Sedef Avcı ile evlidir. Kıvanç Kasabalı 185 cm boyunda ve 82 kilodur. Gözleri mavi renktir.

Bursa, Uludağ Üniversitesi İşletme Bölümünden mezun olmuştur. Gaye Sökmen Ajansına bağlı olarak çalışmaktadır. Reşat Nuri Güntekin'in aynı adlı romanından 2006 yılında uyarlanan "Yaprak Dökümü" adlı dizide (Cem) karakterini canlandırırken, Halil Ergün, Güven Hokna, Bennu Yıldırımlar, Tolga Karel, Caner Kurtaran, Bedia Ener, Deniz Çakır, Gökçe Bahadır, Fahriye Evcen, Ege Aydan ile beraber oynamıştır.

2013 yılında Hande Altaylı'nın romanından senarist Mahinur Ergun tarafından uyarlanan başrollerinde Özgü Namal, İbrahim Çelikkol, Burçin Terzioğlu, Mustafa Üstündağ,Yasemin Allen'in oynadığı "Merhamet" adlı dizide Sinan karakterini canlandırdı.

2014 yılında "Ağlatan Dans" adlı dizide Öykü Çelik, Arsen Gürzap ile birlikte oynadı. Kıvanç Kasabalı, ile 2005 Temmuz ayında oyuncu ve model olan Sedef Avcı ile evlendi. Can (d.2013) adında bir oğlu vardır. Oscar adında bir de köpekleri vardır.

Kıvanç Kasabalı Oynadığı Filmleri ve Dizileri

2014 - Ağlatan Dans (Mert Zoloy) (TV Dizisi) 2013 - Merhamet (Sinan) (TV Dizisi) 2010 - Samanyolu (Ali) (TV Dizisi) 2010 - Küçük Kadınlar 3. Sezon (Ozan) (TV Dizisi) 2006 - 2010 - Yaprak Dökümü (Cem) (TV Dizisi) 2005 - Kanlı Düğün (Cemal) (TV Dizisi) 1999 - Ayrılsak da Beraberiz 1. Sezon (İtalyan Adam) (TV Dizisi)

Yasak Elma Zerrin Taşdemir Kimdir - Gerçek Adı Nilgün Türksever

Yasak Elma Zerrin Taşdemir Kimdir - Gerçek Adı Nilgün Türksever

Halit’in ikinci karısı ve Alihan’ın ablasıdır. Onun hayatı Halit’le evlendiği gün başlamış ve onunla boşandığı gün bitmiştir. Zerrin’e göre kendi haricinde herkes Halit’le parası için birliktedir. Yıllar geçse bile Zerrin hep Halit’i bekleyecektir. Köklü ve çok varlıklı bir aileye mensuptur.

Nilgün Türksever Kimdir?

Doğum: 30 Eylül 1977 Bursa Eğitim: Eskişehir Anadolu Üniversitesi Boy: 1.68 Kilo: 56 Burcu: Terazi Medeni Durum: Evli

İlk dizi oyunculuğunu yine Kara Yazı dizisinde İclal karakteri ile gerçekleştiren Nilgün Türksever 2005’ten beri Bursa Büyük Şehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nda görev yapmaktadır. Star Tv’de yayınlanan Kara Yazı dizisinde İclal karakterini canlandırmış, 2018 yılında ise Fox Tv ekranlarında yayınlanmakta olan Yasak Elma dizisinde Zerrin karakterine can vermiştir.

Yasak Elma Erim Argun Kimdir - Gerçek Adı İlber Kaboğlu

Yasak Elma Erim Argun Kimdir - Gerçek Adı İlber Kaboğlu

Halit ve Ender’in ergen yaştaki oğludur. Bu aileden bu çocuk nasıl çıkmış dedirtecek kadar olgun, aklı başında, şımarıklık nedir bilmeyen örnek evlattır. Her zaman babacı olacaktır. Herkesle konuşup arkadaş olabilecek bir yapısı vardır.

İlber Kaboğlu Kimdir?

Doğum: 05 Eylül 2004 İstanbul Eğitim: Ortaokul Boy: 1.65 Kilo: 55 Burcu: Başak

2004 yılında İstanbul‘da dünyaya gelen İlber Uygar Kaboğlu ortaokul eğitimini sürdürmektedir. Başak burcudur. Aynı zamanda Saha Atölye’de oyunculuk eğitimi alan İlber Uygar Kaboğlu Nestle markasının reklamında 2016 yılında yer alarak ilk reklam filmini gerçekleştirmiştir.

Show Tv’de yayınlanan İçerde dizisinde Mustafa karakterini canlandırmış, 2017 yılında yönetmenliğini Şükrü Alaçam’ın yaptığı Locman isimli sinema filminde rol almıştır.

Yasak Elma Lila Argun Kimdir - Gerçek Adı Ayşegül Çınar

Yasak Elma Lila Argun Kimdir - Gerçek Adı Ayşegül Çınar

Halit’in Zerrin’den olan kızıdır. Babasına çok düşkündür. Annesinin babasına olan takıntılı aşkını saçma bulur. Sırtının yere gelmeyeceğini çok iyi bilir. Neticede Babası Halit Argun, dayısı Alihan Taşdemir’dir.

Ayşegül Çınar Kimdir?

Doğum: 01 Ocak 1999 Manavgat, Antalya Eğitim: Müjdat Gezen Sanat Merkezi Tiyatro Bölümü Boy: 1.64 cm Kilo: 50 kg Burcu: Oğlak Medeni Durum: Bekar Göz Rengi: Kahverengi

Yasak Elma dizisinin Lila'sı Ayşegül Çınar 1999 yılında Manavgat, Antalya'da dünyaya gelmiştir. Oyunculuk hayalini gerçekleştirmek üzere İstanbul'a taşınan güzel oyuncu Müjdat Gezen Sanat Merkezinde oyunculuk eğitimi almıştır. İlk dizi deneyimine ise, Fox Tv ekranlarında yayınlanan ve yayınlandığı gece reyting listelerinde 1. sıraya yerleşen Yasak Elma dizisinde Lila karakterine hayat vererek adım atmıştır. Ayşegül Çınar, 2018 yılında Eylül ayında dizide rol arkadaşı Talat Bulut'un sette bulunan bir bayanı taciz ettiği iddialarına karşı Talat Bulut'u koruyan ifadeleriyle magazin gündemini meşgul etmiştir. Oyunculuğu ve güzelliği ile dikkat çeken Ayşegül Çınar'ın sevgilisi yoktur.

Yasak Elma Lal Uzun Kimdir - Gerçek Adı Tuğçe Koçak

Yasak Elma Lal Uzun Kimdir - Gerçek Adı Tuğçe Koçak

Alihan’ın uzatmalı sevgilisidir. Hayali Alihan’la evlenmektir. Onu kimseye kaptırmak istemez. Alihan’ın onu sevmediğini bilir ama; o, tutkulu bir aşıktan çok izdivaç peşinde koşan sosyetik bir kızdır.

Tuğçe Koçak Kimdir?

Doğum: 10 Mart 1983 İstanbul Eğitim: Müjdat gezen sanat merkezi Boy: 176 cm Kilo: 55 kg Burcu: Balık Medeni Durum: Bekar

Ünlü oyuncu Tuğçe Koçak 10 Mart 1983 tarihinde İstanbul şehrinde doğmuştur.34 yaşında olan Tuğçe Koçak Balık burcudur. Tuğçe Koçak oyuncu olarak tanınmaktadır. Bilinen bir ilişkisi yoktur ve bekardır. Tuğçe Koçak 176 cm boyunda ve 55 kilodur. Müjdat gezen sanat merkezi mezunudur. Yasak Elma dizisinde Lal Uzun rolüyle ekranlarımıza konuk olan Tuğçe Koçak başarılı bir oyunculuk sergilemektedir.

Bugüne kadar Gurbet Kadını, Haziran Gecesi, Hababam Sınıfı 3.5, Arka Sokaklar, Fırtınalı Aşk, Ayakta Kal, Ceza ve Yasak Elma isimli dizi ve sinema filmlerinde rol almıştır.

Tümay Özokur Film Reklam Ajansına bağlı olarak oyunculuk çalışmalarını sürdüren Tuğçe Koçak Müjdat Gezen Sanat Merkezi ve Türvak’ta oyunculuk eğitimi almıştır.

Yasak Elma Cem Kimdir - Gerçek Adı Gün Akıncı

Yasak Elma Cem Kimdir - Gerçek Adı Gün Akıncı

Cem Zeynep ve Alihan’ın şirketine yurt dışından muhtemelen ortak olarak gelecek ve Zeynep karakteriyle yakınlaşacak.

Gün Akıncı Kimdir?

Doğum: 21 Eylül 1988 İstanbul Eğitim: İstanbul Teknik Üniversitesi Boy: 1.92 Kilo: 80 Burcu: Başak Medeni Durum: Bekar

Gün Akıncı İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü mezunudur. 1988 yılında dünyaya gelen Gün Akıncı oyunculuk öncesi spor geçmişine sahiptir. Efes’in pilot takımı olan Pertevniyal A Takımı kadrosuna kadar yükselen oyuncu sakatlık sonucunda basketbol yaşantısını noktalamak zorunda kalmıştır. Ardından model olarak çalışmalarını sürdürmüş ve modellik döneminde ayrıca oyunculuk eğitimi almaya başlamıştır.

Oyunculuk öncesi bir çok gece kulübü ve restaurant’ta halkla ilişkiler müdürlüğü ve işletmecilik yapmıştır. Günümüzde ise Fox Tv ekranlarında yayınlanan Kırlangıç Fırtınası isimli dizinin oyuncu kadrosunda yer almaktadır. Gün Akıncı bu dizide Yusuf karakterini canlandırmaktadır.

Gün Akıncı son olarak Kırlangıç Fırtınası dizisinde rol almıştır. Yakışıklı oyuncu Gün Akıncı 1988 İstanbul doğumludur ve 30 yaşındadır.

Yasak Elma Eda Kimdir - Gerçek Adı Derya Bilger

Yasak Elma Eda Kimdir - Gerçek Adı Derya Bilger

Derya Bilger Kimdir?

Doğum: 1992 Eğitim: Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Boy: 1.68 m Kilo: 55 kg Saç Rengi: Kumral Göz Rengi: Yeşil Ten Rengi: Beyaz Beden: 38 Ayakkabı No: 38 Yabancı Dil: İngilizce

Ünlü oyuncu Derya Bilger 1992 tarihinde doğmuştur.

26 yaşında olan Derya Bilger Oğlak burcudur. Derya Bilger oyuncu olarak tanınmaktadır. Derya Bilger 1.68 cm boyunda ve 54 kilodur. Gözleri yeşil renktir. Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı bölümünden mezun olmuştur.

Yasak Elma dizisinde Eda rolüyle ekranlarımıza konuk olan Derya Bilger başarılı bir oyunculuk sergilemektedir.

Bugüne kadar Kaderimin Yazıldığı Gün, Şimdi Onlar Düşünsün, Küçük Kıyamet, Küçük Ağa, Arka Sokaklar, Medcezir, Ulan İstanbul, Kurtlar Vadisi ve Ötesiz İnsanlar isimli dizilerde rol almıştır.

Ayrıca Çanakkale Geçilmez isimli tiyatro oyununda Türkan Saylan Kültür Merkezinde sahne almıştır. Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Oyunculuk bölümünden mezun olmuş, Beykent Üniversitesinde oyunculuk ve tiyatro bölümünde eğitimini sürdürmektedir.

Günümüzde Yasak Elma dizisinde Eda karakterini canlandırmaktadır.

Derya Bilger Oynadığı Yapımlar

Kaderimin Yazıldığı Gün Şimdi Onlar Düşünsün Küçük Kıyamet Küçük Ağa Arka Sokaklar Medcezir Ulan İstanbul Kurtlar Vadisi Ötesiz İnsanlar

Yasak Elma Asuman Kimdir - Gerçek Adı Melisa Doğu

Yasak Elma Asuman Kimdir - Gerçek Adı Melisa Doğu

Yasak Elma Dizisinde Zeynep ve Yıldız'ın annesi karakterini canlandırmakta.

Melisa Doğu Kimdir?

Doğum: 4 Şubat 1981 İstanbul Eğitim: Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü Boy: 1.74 m Kilo: 50 kg Burcu: Kova Medeni Durum: Bekar

Melisa Doğu Korkmaz Yiğit Lisesinde öğrenim gördükten sonra, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro bölümünü kazanmış ve oradan mezun olmuştur. Bu güne kadar bir çok dizide rol almıştır. Başarılı oyuncu Melisa Doğu oyunculuk kariyerine ilk adımını Şöhret dizisi ile atmıştır.

Melisa Doğu daha sonra Doktorlar, Geniş Aile, Avrupa Yakası ve Yalan Dünya gibi bir çok önemli dizide rol alarak adını duyurmuştur. Başarılı oyuncu Melisa Doğu 50 kg ağırlığında ve 1.74 cm boyundadır. Melisa Doğu dizilerin yanı sıra Gen adlı sinema filminde de yer almıştır. Çok sevilen dizilerde rol alan güzel oyuncu Melisa Doğu Kocamın Ailesi dizisinde başrolerrini Yeliz Kuvancı ve Gökhan Alkan‘ın paylaşmışlardır. Dizide Fulden karakterine hayat vermiştir.

Melisa Doğu, şuan Show TV ekranlarında henüz ilk bölümüyle izleyicileriyle buluşmuş Keşke Hiç Büyümeseydik dizisinde Ayten karakterinde rol almaktadır.

Yukarı Çık